81 İlin Oda Ve Borsa Başkanları Kalkınma Ajansları Toplantısı’nda Bir Araya Geldi

81 İlin Oda Ve Borsa Başkanları Kalkınma Ajansları Toplantısı’nda Bir Araya Geldi

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Yerel düzeyde yerel aktörleri harekete geçiremediğimiz sürece hedeflerimize ulaşmamız mümkün değil. Kalkınma ajanslarını şekillendirirken uzmanlığı unutmadık” dedi.
Kalkınma Ajansları Toplantısı, TOBB Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Toplantıya Kalkınma Bakanı Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 81 il oda ve borsa başkanları ve diğer yetkililer katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Yılmaz, Türkiye’nin gelir açısından son 10-12 yılda 230 milyar dolarlık büyüklükten 2013 yılında 820 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını ifade ederek, “Kişi başına düşen milli gelir açısından 3 bin 500 dolar seviyelerinden 10 bin 500 dolar seviyelerini aşan konuma gelmiş durumdayız. Dünyada geneli sınıflandırırken 4 gruptan bahsediyorlar. Bir düşük gelirli ülkeler var. Bir alt orta denen grup var. Üst orta denen grup var. Bir de yüksek gelirli grup var. Türkiye geçtiğimiz dönemde alt-orta grubundan üst-orta grubuna geçen ülke oldu. Şimdi önümüzde hedefimiz orta gelir grubundan yüksek grubuna geçmek. Burada kritik sınır aşağı yukarı 13 bin dolar. Bunu geçtiğimiz zaman üst gelir grubuna adım atmış olacağız. 2023 yılında 25 bin kişi başına düşen milli gelir hedefimiz var” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, insani kalkınma alanında da sınıflandırma olduğunu söyleyerek, insani kalkınma alanında da düşük, orta, yüksek ve en yüksek insani kalkınma kategorisinde ülkeler olarak dörde ayrıldığını ifade etti. Bakan Yılmaz, “Türkiye 187 ülke arasında 69. sırada. Son yıllarda ilerleme sağladık. Ama istediğimiz noktada değiliz. Bu sınıflandırma çerçevesinde de Türkiye şu anda yüksek insani gelişme kategorisinde yer alıyor” şeklinde konuştu.
Bakan Yılmaz, 10 yıllık planı yaparken Kalkınma Ajansları’nın büyük desteğini aldıklarını kaydederek, “Kalkınma Ajansları kanalıyla Anadolu’nun dört bir yanından fikirler topladık. Bu fikirlerle kalkınma planı şekillendi. İlk defa yerel düzeyden bu ölçüde katkı almış olduk. Şu anda 25 tane eylem planıyla devam edecek çalışmaları yürütüyoruz. 25 tane kritik dönüşüm programını ele alıyoruz. Yol haritası çiziyoruz. 2018-2019 yıllarında yol haritamızı netleştiriyoruz” diye konuştu.
Bölgesel politikada yeni bir politika şekillendirdiklerini söyleyen Yılmaz, hakkaniyet, rekabet olduğunu ifade etti. Bakan Yılmaz, “Her bölgenin kendi içinde rekabetini arttıralım. Gerek bölgeler arası, gerek bölge içinde dengesizlikleri azaltalım. Bir taraftan rekabet gücünü arttıralım, bir taraftan dengeyi arttıralım. Bu iki kavram içinde yeni bir yapı oluşturduk” ifadelerini kullandı.
Yerel yönetimleri yerel kalkınmanın bir unsuru olarak gördüklerini söyleyen Bakan Yılmaz, kalkınmanın sadece yerel yönetimlerle değil, özel sektörün de katkısının olması gerektiğini vurguladı. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kalkınma Kurulu oluşturduk. Yerel düzeydeki tüm aktörleri kapsamaya çalıştık. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, kalkınmayla ilgili kuruluşları sistemle bağlantılı hale getirmeye dikkat ettik. Yerel düzeyde yerel aktörleri harekete geçiremediğimiz sürece hedeflerimize ulaşmamız mümkün değil. Kalkınma Ajansları’nı şekillendirirken uzmanlığı unutmadık. Genel sekreterlik dediğimiz yapı içinde uzmanlık boyutunu düşündük. Kariyer, uzmanlık boyutunu oluşturacak şekilde bir genel sekreterlik oluşturduk.”
Tüm Türkiye’yi kapsar şekilde 26 ajans oluşturduklarını belirten Yılmaz, “Bu yapı gelişime, değişime açık. Yaşadığımız tecrübelerle, çıkardığımız derslerle mutlaka daha iyiye gitmesi gereken yapı. Kalkınma Ajansları hepimizin kurumları. Kalkınma Ajansları’na merkezi bütçeden 2008-2013 yılları arasında 1.3 milyar TL, belediyelerden 694 milyon, Ticaret ve Sanayi Odaları’ndan 24 milyon kaynak aktardık” şeklinde konuştu.
Ajansların bin 821 destek programı uyguladıklarını kaydeden Bakan Yılmaz, 32 bin 678 proje başvurusu aldıklarını ve 6 bin 968 projeye de hibe desteği sağladıklarını ifade etti.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise, Kalkınma Ajansları’nın son derece doğru bir yaklaşımla kamunun bilgi birikimini, özel sektörün dinamizmini ve pratik iş yapma refleksini bir araya getirerek kalkınmayı yerelden başlatmak için kurulduğunu hatırlatarak, TOBB camiası olarak bu yerel kalkınma anlayışına hem maddi hem manevi destek verdiklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu, bugünün dünyasında merkezden karar almakla olmadığını belirterek, “Ankara’dan karar alalım, Anadolu’dan ses gelsin dönemi bitti. Çünkü her ilimizin ihtiyaçları farklı. Yerel hedefler koymalı ve bu hedefler etrafında kenetlenmeliyiz. Yerel değerlerimizi, şehirlerimizi öne çıkarmalıyız. Çünkü dünyanın yeni markaları artık ülkeler değil, şehirler” dedi.
Şehirlerin son 60 yılda ne kadar hızlı büyüdüğünün görüldüğüne dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “2025’e geldiğimizde nüfusu 1 milyonun üzerinde olan şehir sayısı 616’ya çıkacak. Bu şehirlerin toplam nüfusu ise 2,1 milyara yaklaşacak. Müthiş bir rekabet. Geride kalan şehir kaybedecek. Kendini gösterenler yarının yıldız şehirleri olacak. Bu noktada geri kalmamak için illerimizin bu kıyasıya rekabetten başarılı biçimde, yüzünün akıyla çıkması lazım” şeklinde konuştu.
Hisarcıklıoğlu, başarı için gerekli şartları ise şöyle sıraladı:
“1. koşul; önce insan. Şehirleri marka haline getirecek olan en başta o şehirde yaşayan insanlar. Şehirde yaşayan insanların mümkün olduğunca nitelikli olması şehrin kalkınmasında fark yaratacaktır. Yani her şeyin başı eğitim. Mesleki eğitimden üniversite eğitimine kadar her alanda başarılı olmak zorundayız. 2. koşul; yaşam kalitesi. İlinizdeki nitelikli insanları tutmak ya da yüksek niteliklere sahip insanların şehrinize gelmesini istiyorsunuz. Ne yapacaksınız? Cevap kolay; bu insanları mutlu edecek, kaliteli bir ortam sağlayacaksınız. Yaşanabilir şehirler oluşturacaksınız. Fabrikanızda çalışacak mühendisin gidebileceği hastane de, sosyal imkanlar da olacak. 3. koşul; özel sektör dostu iş ortamı. Şehre nitelikli insan gücünü çektik, onlara kaliteli bir ortam da sağladık. Üçüncü aşamada onlara uygun iş ortamını da sağlamamız lazım. Şehrimizde nitelikli insanların çalışabileceği çok yönlü ve nitelikli bir işletmeler ağı da olmazsa olmaz. Bunun için de güçlü bir özel sektöre ihtiyacınız var. Sadece olanı korumayı değil, olmayanı getirmeyi de amaçlayacağız. Girişimcilerin ve yatırımcıların desteklenmesini birinci öncelik haline getireceğiz. 4. koşul; şehrin diğer şehirlerle ve ülkelerle bağlantısı. Günümüzün yükselen trendlerinden bir diğeri de güçlü bağlantılar. Artık kendi içime kapanayım, kendi yağımda kavrulayım dönemi bitti. Şehirlerin ticaretlerini güçlendirmesi için gelişmiş hava, deniz ve kara bağlantılarına ihtiyacı var. Bunun en güzel örneği Güneydoğu illerimiz. Irak açılınca bu illerin çehrelerinin nasıl değiştiğini hep beraber gördük. Demek ki bölgelerimizi ulaşabileceği tüm çevre coğrafyayla birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. 5. koşul ise güçlü liderlik. Tüm bu koşulların eşgüdümlü biçimde sağlanabilmesi için son bir koşul daha var. O da ilde güçlü bir liderliğin, iradenin olması. Eğer ilde bunları hayata geçirecek güçlü bir irade varsa, beraber çalışacak bir ortak akıl varsa başarı peşi sıra gelir. İşte bu liderliği ortaya koyacak asli unsurlar da Kalkınma Ajansları ve oda-borsalardır. Eğer Kalkınma Ajansları ile oda-borsalar birlikte çalışırsa, yerelde özel sektör odaklı bir kalkınmayı hayata geçirirse bizim onlarca yıldız şehrimiz olur. Küresel rekabette öne çıkarız, Türkiye hedeflerine güvenle yürür.”