Ali Babacan’dan ‘yargıda Tarafsızlık" Vurgusu

Ali Babacan’dan ‘yargıda Tarafsızlık" Vurgusu

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yargının bağımsızlığı kadar tarafsızlığının da önemli olduğunu vurgulayarak, “Maalesef mevcut hakim ve savcılarımıza baktığımızda önemli bir yüzdenin belirli bir emir-komuta zinciri içerisinde çalıştığı anlaşılıyor” dedi.
Babacan, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) 10. Kuruluş Yılı Zirvesi’nin Sabancı Center’daki açılışında yaptığı konuşmada, yargının bağımsızlığına vurgu yaptı. Babacan, hükümetin 25 maddelik dönüşüm programı içinde yer alan maddelere ilişkin bilgiler aktardı. Başbakan Yardımcısı Babacan, “Bu 25 konu her şeyi kuşatıyor mu? Hayır. Bu 25 konunun içerisinde yer almayan, ama şiddetle ihtiyaç duyduğumuz 2 konu daha var; Yüksek Öğretim ve hukuk. Bununla ilgili özel bir çalışma yapılması gerektiğini düşündüğümüz için bu 25’in arasına koymadık. Çok sayıda hakim ve savcı alacağız. Maalesef mevcut hakim ve savcılarımıza baktığımızda en son HSYK seçimlerinde de ortaya çıktığı gibi, önemli bir yüzdenin belirli bir emir komuta zinciri içerisinde çalıştığı anlaşılıyor. Yargının bağımsızlığı önemli ama, bir o kadar da tarafsızlığı önemli. Evrensel hukuk kanunlarımız ve vicdan. Yargı buna göre karar vermeli. Dışarıdan telkinlere açık bir yargı ile Türkiye işte böyle orta gelir tuzağına düşebilir” şeklinde konuştu.
Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yapıyoruz; 3 yıl avukatlık yapmış olanlar arasından sınav açarak yeni hakimler, savcılar alacağız. Hem kapasiteyi genişletmek için, hem de bağımsız ama tarafsız çalışabilecek bir yargıyı oluşturmak için. Bilir kişilik sistemini yeniden sıfırdan reforme etmemiz gerekiyor. Çok ciddi problem alanı. Burada detaylarını anlatmama gerek yok. Şu salonda mahkemeye işi düşün bilir, kişi ile o müessese ile muhatap olan bir yüz kişi seçelim, 80’ine soralım ‘nasıl oldu çalışma’ diye hepiniz biliyorsunuz. Yüksek öğrenimde önemli bir adım attık. Bu son yaptığımız yasal düzenlemeyle birlikte performans kavramını getirdik. Açıkçası Hem YÖK tarafından, hem bakanlık tarafından biraz rezistans oldu. Eğitim çok kutsal bir konu performans fazla ticari ekonomik bir bakış açısı. Dolayısıyla bu kutsal alanla performansı bir arada düşünmeyelim görüşü ağırlıktaydı. Ama uğraştık Sayın Başbakanımız, biliyorsunuz, kendisi de biliyorsunuz akademisyen kökenli, onunda desteği ve talimatıyla kanuna ilk defa koyduk. Araştırma görevlilerinden tutun da profesörlere kadar artık herksin performansı ölçülecek. Ve gelirinin yüzde 20’si kadarı da bu performansa bağlı olacak. Yarışma yoksa, rekabet yoksa, eğer başarıyı siz ölçmüyorsanız o kurumdan olumlu bir şey çıkmaz. 76 olan üniversite sayımızı 176’ya çıkarttık. Peki dünyanın en iyi 500 üniversitesinde kaç üniversitemiz var. Dünyanın en iyi 100 üniversitesine bir tane bile üniversitemiz giriyor mu? Burası kutsal alan, biz öyle rekabet, yarışma falan biz öyle kavramları sevmeyiz, biz maaşımızı alalım öyle yok. Herkes terleyecek, herkes daha iyi olmanın mücadelesini verecek.”