Bağımlıya zorunlu tedavi tartışma yarattı

Bağımlıya zorunlu tedavi tartışma yarattı

Alkol ve uyuşturucu bağımlılarına tıbbi müdahale zorunluluğu öngören yasa tasarısı, konunun uzmanları ve hukukçular arasında tartışma yarattı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na (TBMM) sunulan yasa teklifiyle akıl sağlığı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi sebeplerle toplum için tehlike oluşturan tehlikeli kişilere tıbbi müdahale zorunluluğu tartışma yarattı. Uzmanlar, uygulamanın hastada bir geriye dönüşe neden olacağını ve sonraki müdahaleleri geçersiz hale getireceğini belirtti.

Hukukçular ise, bu müdahalenin ancak kişinin kendi isteği, mahkeme kararı ya da ilgilinin vasi veya velisinin izni ile olabileceğini ifade ediyor.

AK Parti'nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu 95 maddelik yeni yasa teklifinde Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) önemli değişiklikler öngörülüyor. Teklife göre, tıbbi müdahalelerin yapılması amacıyla; akıl sağlığı, akıl zayıflığı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan ergin kişilerden kan veya benzeri biyolojik örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi numuneler alınabilecek. Ayrıca kişiye gerektiğinde tıbbi müdahaleler de yapılabilecek. Uzmanlar ve hukukçular teklifin madde bağımlılığı ile ilgili olan kısmı hakkında Milliyet'e şu değerlendirmelerde bulundu.

'Geriye dönüşlere sebep olur'

Prof. Dr. Kültekin Ögel (Psikiyatrist): "Yeni bir kanun tamamen Türkiye'de bağımlılık hizmetlerinde bir geriye gidişe sebep olur. Denetimli serbestlik ile 2005 yılında büyük ilerleme yakaladığımızı düşünüyorum. Bir bağımlıyı zorunlu olarak tedavi altına almak ayrı, tedavi etmek ayrı bir şey. Zorla tedavi altına aldığınız bir kişiyi tedavi etme şansınız çok azdır.

Biz bağımlıya bir tercih sunuyoruz. Ya tedavi olacaksın, ya da denetimli serbestlik. Artık bu tercihten ziyade zorunlu tedaviye tabi tutulacaklar. Tek seçenek sunarsanız direnç geliştirir. Seçenekler sunduğumuzda kendi kontrolü çerçevesinde bırakma eğilimi çok daha fazla olur. Tamamen insan haklarına da aykırı bir durum. Bu tür bağımlı insan görmemiş kişiler, kanun teklifi sunarak sorunu çözeceklerini sanıyorlar. Öyle olmuyor. Zorla iyileştirme olmaz."

'Toplumun zararları önlenecek'

Prof. Dr. Durmuş Tezcan (İnsan hakları hukuku uzmanı): "Eğer toplum için tehlike oluşturuyorsa mahkeme ve hakim kararıyla (hekim raporuna dayalı) tedavi altına alınabilir. Bu konuda serserilerle ilgili ilk kararlardan biri Belçika'da verilmiştir. Orada bu kişinin idari kararla tutuklanmayacağı, mutlaka hakim kararıyla dayanağı ile tıbbi zorunluluklara tabi olacağı belirtilmişti. Bu olayda da söz konusuysa böyle bir değişiklik olabilir. Ancak koşullarının iyi belirlenmesi gerekir. Eğer bağımlı madde kullandığında insanların hayatına zarar verecek bir takım şiddet davranışlarına girişiyorsa böyle eğilimi varsa toplumu korumak açısından tedavi altına alınabilir. Sürekli değildir, hastanın iyileşip iyileşmediği raporlarla zaman zaman kontrol edilmelidir."

'İlgili kişilerin görüşü alınmadan çıkarılmış'

Prof. Dr. Ömer Böke (Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı): "Bağımlılar için zorunlu tedavi diye bir şey söz konusu değil. Bu pek işe yaracak bir durum gibi görünmüyor. Böyle olursa hastada geri dönüş olur, sonraki müdahaleleri geçersiz hale getirir. Yasayı böyle çıkarıyorlar ama buna uygun hastane yatağı yok. Temelsiz, yeteri kadar hazırlanmadan, ilgili kişilerin görüşleri alınmadan çıkarılmış bir taslaktır bu."

'18 yaş altı için olmalı'

Dr. Arzu Çiftçi (Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) Koordinatörü): "18 yaş altı bireyler için olması gerektiğini düşünüyorum. 18 yaş üstü kişiler için çok karışık. Böyle bir şeyin önü açılırsa birilerinin 'Bu bağımlı' denilerek zorla hastaneye yatırılmalara sebep olabilir. 18 yaş altı yapılan çalışmalarda çocukların tedavi ile tanışmalarının başarılı sonuçlar verdiği söyleniyor. Otokontrol merkezleri çalışmadığı için uyuşturucunun etkisinde uyuşturucuya esir oluyorlar.

Aynı zamanda da uyuşturucu olmadığında da yoğun isteği kontrol edemiyorlar. Hastane koşulları kişinin madde kullanmadan yaşayabileceğini bir nebze ayıkken gösterilmesini sağlayacak bir yer. Buna uygun kurumlar da açılmalı."

'Üç şekilde yapılabilir'

Prof. Dr. Ersan Şen (Ceza hukuku uzmanı): "Anayasa'nın 17'nci maddesinin 12'nci fıkrasına göre, istisnai olarak insanların bedenlerine müdahale edilebilir. Fakat bunun yapılabilmesi için ya hakim kararı ya ilgilinin aklı başında olup buna rıza göstermesi ya da aklı başında değilse vasisi veya velisinin izni ile olmalı.

Bunların dışında kimse dokunamaz. Hukuk devletinde asla böyle bir şey olamaz. Siz o kişinin itirazına rağmen bir zorunluluk yoksa o şahsın hiçbir gerekçeyle vücuduna müdahale edemezsiniz. Bunun dışında keyfilik ortaya çıkar. Birileri birilerini ihbar eder, 'Bunun aklı başında değildir' der. Alıp yatırırlar buna müdahale etmemiz gerekiyor. Bir insanın vücut bütünlüğüne ancak bu şekilde müdahale edilebilir