Bahçeli'den istifa çağrısı!

Bahçeli'den istifa çağrısı!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grubunda konuştu.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Hakkari'de 7 askerimiz şehit oldu. Patlamaya arızalı bir mühimmatın neden olduğu açıklandı. Durum, tahkikat sonucu ortaya çıkacaktır. Süngütepe'deki patlamada ihmal varsa sorumlular bulunup ağır şekilde cezalandırılmalıdır... Tunceli'de donmak, Hakkari'de yanmak kaderimiz olmamalıdır.

Emperyalist güçler dağılmamızı projelendirdiler, çok şükür buna karşı durduk. Bölünmemizi planladılar, kenetlenerek planlarını buruşturup yüzlerine fırlattık. Başaramadılar, milli haysiyetimize leke süremediler. Ancak hala vazgeçmiyorlar. Bu amaca hizmet etmek için terör örgütlerini tembihleyerek emellerini diri tutuyorlar. Uyuyor muyuz yoksa uyanık mı bunu araştırıyorlar... Türkiye'ye kafa tutan kim olursa olsun doğduğuna doğacağına pişman etmek tarihi görevdir.

ABD'NİN KOYDUĞU PARA ÖDÜLÜ

Türkiye'nin hayat damarlarını kesmek istiyorlar, oyun kuruyorlar. Emperyalizm, terörizmi siyasi ve stratejik amaçların doğrultusunda kullanıyorlar. ABD de terör örgütleriyle aynı hizaya girmekten rahatsız olmuyor. 3 terör örgütü üyesiyle ilgili para ödülü vermeyi açıkladı ABD. Bu niyet ve zamanlama itibarıyla kuşku vericidir. YPG'yi PKK'nın aksine terör örgütü olarak tanımadıklarını söylediler. İşin püf noktası budur. Bu yeni bir aldatma serüvenidir. Tüm dünya bilir ki PKK eşittir YPG'dir... Bu para ödülü YPG'yi perdelemek, gözlerden uzak tutmak demektir. Bir dolarlık FETÖ'cüler neyse YPG ve PKK'lı teröristler aynısıdır... İsmi ne olursa olsun Türkiye'ye silah doğrultmuş hangi örgüt varsa yok edilmesi sonuna kadar meşrudur, müstahaktır. Ödül yemi 'vahşi batı' alışkanlığıdır. Merak ediyoruz, bu ödül parasının sponsoru kim olacaktır... 6 Kasım'da demokratik uyarı alan Trump yönetiminin, karşılıklı egemenlik haklarına riayet eden bir politikaya dönüş yapması beklentimizdir.

"ASIL HEDEF TÜRKİYE'DİR, TÜRK MİLLETİDİR"

ABD'nin İran'a uyguladığı haksız yaptırım kararları ve Cemal Kaşıkçı olayı hep aynı kapıya açılmaktadır. Ortadoğu'nun kargaşaya ve krize sokulması büyük bir tehdittir. 1. Dünya Savaşı'nın gerilim ve sancıları henüz geçmiş değildir. Asıl mesele Türkiye'nin çözülüp çözülmeyeceğidir. Asıl hedef Türkiye'dir, Türk milleti ve Türk vatanıdır. Yabancı odaklar ve yerli işbirlikçileri batışımızı projelendirilmişlerdir... Terörizme karşı bir olacağız, zalimlere karşı dimdik duracağız...

"SÖMÜRGECİLİK BAŞKA MİLLİYETÇİLİK BAŞKA"

Tarih şuuru, tarih birliği ve eskiliğinden daha önemlidir. Gelecek, geçmişin gölgesi ve güvencesinde hayat bulmaktadır. 1. Dünya Savaşı'nın bitişi Paris'te anıldı. Alayı birden yüzyıl öncesi için sahte üzüntülerini paylaşırken şu an Ortadoğu'da yaptıkları için acaba ne diyeceklerdir. Milliyetçilik nefret objesi gibi takdim edilmiştir. Bu ülkeleirn insanlığın felaketinden birinci derecede mesul olduklarını görmeden milliyetçiliği suçlamaları nasıl izah edilecektir. Sömürgecilik başka milliyetçilik başka şeydir. Bunları bir görmek, Fransa horozunun yumurtlamasını beklemek kadar aptalcadır...

(Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kayıplarını aktardı) "Bu bir felakettir... Üstelik Allah muhafaza Sevr sonuç verseydi bu kayıplar sürecekti. Türklere kala kala 200 bin kilometrekarelik bir alan kalacaktı. Hedef buydu, plan buydu. Fakat Türk milleti enkazın içinden doğrulmayı bildi. Biz 1. Dünya Savaşı'nı bitiren makus antlaşmanın nesini anacağız, neresini tutup, nesine saygı duyacağız Osmanlı'nın cellatlarından neyi öğreneceğiz. Bize Macron, Merkel ve diğerleri ne söylüyor ve ne anlatıyorlar. Söyleselerde inandırıcılıkları oalcak mı? Utanmayan bu sömürgeciler bize hangi demokrasi, barış, insanlık ve huzurdan bahsediyorlar. 1. Dünya Savası bitmiş değildir, çatışmalar bünye değiştirmiştir. Paris'te infazımızın ilanı olan ateşkes antlaşması ayaklarımız altındadır...

"CAMİ DE CEMEVİ DE BİZİMDİR"

Ayrımlar körükleniyor, milli ve tarihi değerlerimiz üzerinden kutuplaşmalar alçakça kışkırtılıyor. Atatürk'ü sevenler sevcmeyenler diye bölünmeler yapılıyor; bu yanlıştır ve cepheleşme tetikçiliğidir. Hiç kimse karanlıkta göz kırpmasın, Atatürk'te bizimdir Ankara'da bizimdir cami de bizimdir cemevi de bizimdir. Doğulusu da batılısı da güneylisi ve kuzeylisi de bizdendir. Anıtkabir ve Kocatepe arasında bozgunculuk yapmaya, pis oyunlarına alet etmeye asla kalkışmasınlar, bedeli çok ağır olacaktır. Gelişmeler hayra alamet değildir.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NA İSTİFA ÇAĞRISI

Atatürk üzerinden cumhuriyetle hesaplaşılmaktadır. Türklük üzerinden milletle hesap görülmektedir. Bitmiş olan Türkçe ezan tartışmalarıyla manevi değerlerimiz örselenmektedir...

Bir yanda bunlar oluyorken diğer yanda Diyanet İşleri Başkanı'nın esef verici ziyareti gerçekleşmiştir. 9 Kasım saat 14.30'da cüppesini giyip eline vereceği hediyesini de alarak Atatürk'e hakaret eden, Yunan tezlerine methiyeler düzen fesli Türk düşmanını ziyarete gitmiştir. Bunun tamamen insani duygularla yapılan hasta ziyareti olduğu bizzat Diyanet İşleri Başkanı tarafından açıklanmıştır. Kimin kime gideceğiyle, düşüp kalkacağıyla ilgilenmiyoruz. Herkes beşeri münasebetlerinde toplumsal adap ve ölçülere uyduğu sürece özgürdür. Anlayamadığımız husus, Diyanet İşleri Başkanı'nın fesli provokatörü ziyaret tarihindeki manidarlıktır. Diyanet İşleri'nin Sayın Başkanı sorarım sana, meçzubu ziyaret tarihi olarak bula bula 9 Kasım'ı mı buldun. Diğer günlerin suyu mu çıktı? Durdun durdun da 10 Kasım'dan 1 gün önce mi hasta ziyaretini aklına getirdin. Mustafa Kemal'e saldıran şahsı 10 Kasım'ın arefesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın mahsulüdür.

'10 Kasım saat 9'u 5 geçe kenefe gidin' diyen, Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek, bunu da milletimize kafa tutar gibi ulu orta yapmak, fesli münafığı manen onaylamak, yanında olmak, arka çıkmak değil midir? Ne istiyorsunuz cumhuriyetten, Atatürk' düşmalarına zırh olmaktaki gayeniz nedir? Diyanet İşleri Başkanı'nın görevi, Türkiye Cumhuriyeti'ne söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere galiz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama, anma ve alkışlama değildir. Aksi tavır ayıptır, günahtır; buna hoşgörü olmayacaktır.

Hangi kurumuş vicdan, hangi satışlmış ruh, hangi işgal artığı varsa duysun ve bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir, bu gerçek değişmeyecektir. Ancak Atatürk üzerinden Anıtkabir'e gelen kalabalıklar gerekçesiyle yeni bir karşıtlık oluşturmaya, yeni bir güç devşirmeye de hiç kimse heves etmemelidir. Bu yolun sonu karanlıktır, çıkmazdır, hüsrandır ve buhrandır. Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı'nın kendi durumunu gözden geçirip, erdemli davranması ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir.

(Andımız tartışması) MEB'in yargı kararına itiraz dilekçesinde örtülemez yanlışlıklar vardır. Türk milletini, bilincine en geç ulaşan topluluk olarak değerlendirmek, tarih ihanetidir. Bunu yazan şahsa sesleniyorum; asıl sizin sabah akşam andımızı okumaya ihtiyacınız vardır. Türk milletini öğrenmeniz şarttır ve ödevdir.