Bahçeli'den bayrak olayına ilk yorum

Bahçeli'den bayrak olayına ilk yorum

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, "Hükümetin tavizkar tutumu PKK'yı yüreklendiriyor. Başbakan çözüm dedikçe PKK Türkiye'yi çözmeye ve çökertmeye heveslenmiştir" dedi. Bahçeli, Lice'de bayrak indirme olayıyla tırmanan olaylara ilişkin Erdoğan'a seslenerek, "Asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu neden itiraf etmiyorsun. Atıp tutmaktan başka ne planlıyorsun. Bayrak direğine tırmanacak kadar cüretkar bir sefilin alnı çatından devrilmesi haktır, hukuktur, helaldir. Maşeri vicdanın şaşmaz adaletidir" ifadesini kullandı. 


Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları;

Afetlerden zarar gören çiftçilerimizin biriken ve can yakan borçlarının ertelemek doğru ama eksik bir tedbirdir. Ürünler hayvan varlıkları tesisler en az yüzde 30 oranında zarar gören ve hasarları kayıt altına alınan çiftçilerimizin borçları yüzde 3 faizle erteleniyor. Elde avuçta bir şeyi kalmayan çiftçilerimizin borçlarına faiz yükü bindirmek insafsızlıktır. Faizden yakınan Başbakan kendisiyle çelişmekte ve çiftçiye zulmetmektedir.

Erdoğan: Kutsalımıza dokunan çocuk olsa bile bedel ödeyecek


"VUR PATLASIN ÇAL OYNASIN"

Şunu biliyoruz ki Erdoğan'ın villasında eritemediği milyarlar çiftçilerimizin alınterinden helal kazancından kırpılmıştşır. Havuzda toplanan haraçlar tarlada ömür tüketenlerin elinden alınmıştır. Ayakkabı kutularına dizilen milyon dolarlar kasalardan çıkan servetler borcun pençesindeki kardeşlerimizin sofrasından çalınmış ekmeğinden bölünmüştür. Türk çiftçisi yoksullukta boğulmuş, Başbakan ve Bakan aileleri zenginlik ile gününü gün etmiş, vur patlasın çal oynasın havasında lükse gömülmüştür.

Çiftçilerimizin haksızlığa tahammül etmeyeceğini ümit ediyorum. MHP işçinin emeklinin memurun esnafın ve çiftçinin yanında kaya gibi durmaya devam edecektir. Üreten çalışan yatıran kardeşlerimizin sözcüsü ve tercümanı olacaktır.

"BARBARLIK ÜNİVERSİTEYE KADAR SIÇRADI"

Toplumsal gerilim artmakta Türkiye cinnet geçirmektedir. Barbarlık üniversiteye kadar sıçramıştır. Akademik hayatta yer alan öğretim üyeleri dahi birbirlerini doğramakta. Toplumsal ahenk kaybolmak üzeredir. Kadına yönelik şiddet hız kesmeden devam etmektedir. Başbakan ve hükümeti ise fuzuli işlerle oyalanmakta. Delil yok etmenin adaleti kösteklemenin peşindedir.

"AKP'Lİ MEMURLAR ÜLKEMİZE YAZIK ETMEKTEDİR"

24 Şubat'ta sanal medyaya düşen Erdoğan ve gıpta edilecek mahdumu arasındaki konuşma Tübitak tarafından incelenmiş ve montaj demiştir. Bu kurum AB eski bakanının bir gazeteciyle yaptığı ve Bakara ayetimizle dalga geçtiği konuşmalara da montaj demiştir. Tübitak'ın kararması hırsızlığın izlerini silmeye memur edilmesi büyük bir ayıptır. İlgisiz yerlerden toplanarak Tübitak'tan görevlendirilmiş AKP'li memurlar milletimize ve ülkemize yazık etmektedir. Rüşvetin kapakçıkları nöbetçileri Başbakan talimatlı temizlik işine soyulmuşlar, menfaat karşısında kararlarını satmışlardır. Tübitak bu kadar ucuz bir kurum olduktan sonra vay halimize dememiz lazım. Hece hece montaj diyerek aklamaya çalışanlar hece hece varsa vicdanlarını kelime kelime varsa beyinlerini Başbakan'a kiralamışlardır.

"FOYASI ORTAYA ÇIKACAKTIR"

Hisleriyle konuşan Bilim bakanına montaj daha önceden gaipten malum olmuştur. Son hamleyi de Tübitak yapmıştır. Başbakan parlak zekalı oğluyla konuşmalarını montaj dublaj diyerek inkar etmişti. Bakaracı rüşvet afyonu yutmuş bakan da hakkındaki iddiaları reddetmiş ne var ki telefonda konuştuğu gazeteci dostu olanlardan dolayı özür dilemiştir. Şüphe etmiyoruz ki gerçekler elbet bir gün bağımsız mahkemeler nezdinde ortaya çıkarılacaktır. İşte o zaman el mi bey mi yaman herkes anlayacaktır. Rüşvete haram gocuğunda modellik yapanların foyası ortaya çıkacaktır. Başbakan'ı tübitak mı kuracak havuza para yığarak üçüncü hava limanı ihalesini kelepirden kapan işadamları mı kurtaracaktır.

SIRRI SAKIK'A SERT ELEŞTİRİ

Belediye başkanı seçilen bölücüler henüz göreve başlamadan tahriklerini sıralamaktadır. Ağrı'da milli mücadele kahramanı Kaızm Karabekir isminin silineceğini duyurmuştur. Bu zihniyet sanıyorum atalarının Mıdirdiç Prinyan veya Paro Terziyan isimlerini yerine mi yazacaktır. Güroymak'a Norşin denilirse yerleşim yerleri değiştirilip TC ifadeleri de sökülürse en sonunda sıra Kazım Karabekir ve hatta Gazi Mustafa Kemal'e kadar gelecektir. AKP yol açmış siyasi bölücüler bu yolda yürümüştür. Ermeni çeteleri dünyayı dar eden kahraman komutan Kazım Karabekir'i kimse hafızamızdan silemeyecektir.

"PKK YILAN VE ÇİYANLARI MAĞARALARA DOLDURDU"

Hükümetin tavizkar tutumu PKK'yı yüreklendiriyor. Başbakan çözüm dedikçe PKK Türkiye'yi çözmeye ve çökertmeye heveslenmiştir. Süreç ihaneti Türkiye'nin varlığını tartışmaya açmış bin yıllık kardeşliği riske atmıştır. Geçmişten bugüne kadar Başbakan'ın çözüm süreci isimli çözülme süreciyle ilgili tüm söz ve beyanları yalan çıkmıştır. Erdoğan çözüm sürecini silahı aradan çıkarma süreci olarak aldatmıştır. Çözüm süreci tavizlerin verildiği pazarlıkların yapıldığı teröre karşı geri adımların atıldığı bir süreç değildir diyerek kandırmıştır. Yalancılıkta ve münafıklıkta zirve yapmıştır. Yani Başbakan geçtiğimiz yıl terörün bittiğini utanmadan sıkılmadan en ufak rahatsızlık duymadan açıklamıştır. Daha da ileri gitmiş Cudi dağında çiçek toplamaktan Ağrı'da piknik yapmaktan, Dilce ve Fırat'ın sularında serinlemekten bahsetmiştir. Allah var ya görüntüde daha piknik için çıkanlar çok olmuştur. Fakat ilginç yanı dağa gidenler çiçek yerine silaha sarılmıştır. Daha ilginci dağ yolu öylesine kalabalıklaşmış sıkışmıştır ki ipini koparan pusulasını kayeden kim varsa kah gönüllü kah zorla Kandil'e sürüklenmiştir. Başbakan çiçek böcekle uğraşırken PKK yılan ve çiyanları mağaralara doldurmuş ve kamplarda vampir imalatına girmiştir.

"SÜRECİN TEK KAZANANI PKK OLDU"

23 Nisan günü PKK çocuk demeden insaf ve vicdan tanımadan dağa insan kaldırmıştır. Çocukları dağa kaçırılan anaları ağlayan bir ülkenin iyi yönetildiğini hiç kimse söyleyemez. Yanılıp başbakana inansaydık çözüm süreci umut yolculuğuydu. Çözüm süreciyle boşalan köylere dönüş olacaktı. Terör sonlanıyordu. Süreç denen ihanet yarışında Türkiye ve demokrasi kazanacaktı. Açıkça söylüyorum ki sürecin tek kazananı PKK olmuştur. Analar ağlamasın tezi iflas etmiştir. Çözüm yemleri terörist pirinaları yakalamak yerine beslemiş irileştirmiştir. Hükümet sözcüsünün gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde, katıldığı Türkiye'nin demokratikleşme süreci konferansında söylediği sözler ibretliktir: "Sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendine ait bayrağını taşımak Öcalan posterini taşımak suç olmaktan çıktı."

Evet gözü yaşaran fakat yüzü kızarmayan Başbakan yadımcısının hakkı var. Türküm demek suç oldu. Milliyetçilik yasaklandı. Şehide kelle katile sayın demek, PKK paçavralarına bayrak demek alkışlandı aklandı. Hatta çirkin ve rüküş bir moda oldu. Başbakan'ın Türkiye'yi getirdiği tablo budur.

"AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZ İNDİRİLMİŞTİR"

İnlerine gireceğiz diyerek kendi büyüttüğü çevrelere hakaret eden Başbakan çoktan Kandil'deki inlere oturmuştur. Başbakan düşman ile aynı fikir niyet ve amaca sahiptir. Bunu devlet politikası haline getirmiştir. Bu 1919'dan beri görülmemiş bir ihanettir. Başbakan'ın Türkiye'yi peşkeş çekme arzusu ancak ve ancak yeminli bir Türk düşmanına has küçülme halidir. Diyarbakır başta olmak üzere farklı yerlerde baş gösteren terörist saldırılar Başbakan ve hükümetinin sunduğu geniş imkanlardan ilham almaktadır. Teröristler ülkemizi yakıp yıkmaktadır. Van'ın çatak ilçesinde görüldüğü gibi PKK tabela asmakta yol ve kimlik kontrolü yapmakta vergi adı altında haraç toplamaktadır. İnsanlarımız kaçırılmaktadır. Karakol ve baraj inşaatlarına düzenli eylemler icra edilmektedir. Hepsinden önemlisi burası çok mühimdir. Bağımsızlığımızın sembolü milli şerefimizin simgesi kardeşliğimizin timsali Ay yıldızlı bayrağımız indirilmiştir.

"ŞEREFSİZCE İNDİRMİŞLERDİR"

Yüzleri kapalı bir grup 2. Hava kuvvet komutanlığının etrafını sarmıştır. Bu gruptan öne çıkan hain tel örgülü duvarı aşmış. Bahçeye girmiş ve ne acıdır ki bayrak direğine tırmanarak şehidimizin emanetini varlığımızın nişanesini şerefsizce indirmiştir. İnen bayrağımız eşkiya sürüsü tarafından yerlerde sürülmüştür. 17-25 erDoğan soruyorum sana en ufak bir rahatsızlık duydun mu? Asker bedel ödeyecek diyorsun da asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu niçin itiraf etmiyorsun. Eften püften konuşmaktan başka ne yapmayı planlıyorsun? Yoksa sinsi sinsi gülümseyerek hadi çocuklar gayret edin sona yaklaşıyorsun diyerek millet nedir bilmeyen alçaklara sevgi ve sempati mi gösteriyorsun.

"PİLOTLAR NEREYE UÇMUŞTUR"

LÜtfen dikkat ediniz indirilen tekmelenen çiğnenen bayrak 2. hava kuvvet komutanlığının bahçesinden gaspedilen sancağımızdır. Sancak düşerse vatan düşecektir. 2. Hava kuvvet komutanlığında hiç mi duyarlı helal lokma yemiş vatan ve bayrak sevgisiyle kalbi çarpan bir asker çıkıp da şerefsize gününü göstermemiştir. Türk bayrağını korumaktan aciz personel nerdedir? Nöbetçiler neyle uğraşmaktadır. Pilotlar nereye uçmuştur. Böylesi bir acziyet yenilmişlik nasıl izah ve tevil edilecektir. Farzedelim ki düşman saldırmış her tarafı çevrelemiştir. Silahlar tek kurşun atmadan orası teslim mi edilecektir. Bayrağımı muhafaza edemeyenler hava sahamızın güvenliğini nasıl temin edecektir? Müzakereci başbakanı geçtik diyelim genel kurmay karargahında terör örgütü mensuplarının ölüm haberlerini yayınlamakla meşgul omzu yıldızlardan görülmeyen zevat bu gelişmelerden hiç mi vicdan azabı duymamaktadır.

İSTİFA ÇAĞRISI

Milli namusumuzu temsil eden bayrağımızı korumaktan bi haber komutanlar yarın makamlarına gelerek silah çeken teröristler olduğunda ne yapacaktır? Çözüm ziyan olmasın kimse darılmasın yanlış anlamasın diyerek pısırıklığı devam mı ettireceklerdir? Diyarbakır'da görev yapan 2. hava kuvvet komutanı ve genelkurmay başkanı istifa edecek kadar erdemli ve onurlu olmayı deneyecekler midir?