Bakan Bozkır: "ab Türkiye İlerleme Raporu Objektif Ve Dengeli"

Bakan Bozkır: "ab Türkiye İlerleme Raporu Objektif Ve Dengeli"

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, AB Türkiye İlerleme Raporu’nun "objektif ve dengeli" olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, 2014 Yılı Türkiye İlerleme Raporuna ilişkin bakanlıkta basın toplantısı düzenledi.
Avrupa Komisyonu 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nun bugün açıklandığını ifade eden Bozkır, “Cumhuriyet tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi ve yeni Başbakan, yeni Hükümetin göreve gelmesi ile yeni bir Türkiye’den bahsediyoruz. Aynı şekilde, Komisyon, Zirve üst yönetimleri ve Parlamentosu yenilenmiş AB de yeni bir çehreye bürünmüştür. 2014 yılı, böylece Türkiye-AB ilişkilerinde yeni başlangıçlara vesile olmuştur. 2015 yılında ivme kazanarak devam edecek olan bu yeni dönem sayesinde, ülkemizin katılım süreci de kuşkusuz hız kazanacaktır. Esasen bölgesel ve küresel sınamalar hem Türkiye hem AB için katılım sürecimizin değerini daha iyi ortaya koymaktadır. Uluslararası toplum kritik bir zaman dilimindedir. Bu nedenle, Avrupa Projesi’nin geleceği bugün her zamankinden daha çok, güçlü liderlik, vizyon, pozitif enerji ve insan onurunu temel alan politikalara ihtiyaç duymaktadır. Nitekim AB’nin Genişleme Strateji Belgesi’nde, genişlemenin AB’ne stratejik faydaları olacağı açıkça vurgulanmıştır” diye konuştu.
Yazılı katkının her zaman şahsi temaslarla desteklenmesinin yararlı olduğunu belirten Bozkır, bu çerçevede komisyonun İlerleme Raporu’nda yer almasını düşündüğü yorum ve eleştirilerin dengeli olabilmesi için gerek İlerleme Raporuna gerek Türkiye’nin AB süreci hakkında, Brüksel ve Strazburg’da son dakikaya kadar yoğun temaslar gerçekleştirdiğini kaydetti.
İlerleme Raporu Avrupa Komisyonu’nun belgesi olmadığının altını çizen Bakan Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlerleme Raporu Türkiye ve AB’nin ortak belgesi olarak okunabilmelidir. Temaslarımız sırasında, Raporda, tabiatıyla Türkiye’ye yönelik eleştirilerin olacağını, ancak, eleştirilerin ifade edilmesinde yapıcı ve olumlu bir üslubun kullanılmasının büyük önem arz ettiğini bütün görüşmelerimde dile getirdim. Raporu değerlendirdiğimizde, yoğun çabalarımızın olumlu sonuç vermiş olduğunu müşahede ediyoruz. Nitekim Komisyonla verimli bir etkileşim içinde, raporun hazırlık sürecinde getirdiğimiz birçok önerimizin dikkate alındığını görüyoruz. Gerçekten de, bu yılki İlerleme Raporu’nun geçmiş yıllara nazaran daha teknik bir dil kullanılarak ve üsluba dikkat edilerek kaleme alındığını, Raporun lafzında daha ziyade Komisyon’un tespitlerine dayanıldığını ve değer yargısı içeren ifadelerden büyük ölçüde kaçınıldığını görüyoruz”
“İLERLEME RAPORU’NU TÜRKİYE’NİN AB SÜRECİNİN VE REFORM ÇALIŞMALARININ İLERLEMESİNDE YAPICI BİR UNSUR OLARAK KULLANACAĞIZ”
Raporda doğası gereği yer yer eleştirilere de yer verildiğini ifade eden Bozkır, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bununla birlikte, söz konusu eleştirilerin yapıcı bir dille ifade edildiği, bu çerçevede Raporun esas itibariyle objektif ve dengeli bir Rapor olduğunu vurgulamak istiyorum. Elbette her yıl olduğu gibi bu yıl da Raporun içerisinde yer alan haklı ve makul eleştirileri dikkatle not edeceğiz. İlerleme Raporu’nu Türkiye’nin AB sürecinin ve reform çalışmalarının ilerlemesinde yapıcı bir unsur olarak kullanacağız. Katılmadığımız eleştirileri ve maddi hataların olduğu alanları da Komisyon’un dikkatine ayrıca getireceğiz. AB süreci Türkiye’nin reform sürecinin arkasındaki en önemli itici güçlerden biridir. Bizim için temel husus, bu sürecin yarattığı ivme ile her alanda AB standartlarına ulaşmak ve temel hak ve özgürlükleri geliştirmektir. Hükümetimizin farklı alanlarda yürüttüğü kapsamlı reform çalışmaları AB’nin İlerleme Raporu’na olumlu yansımıştır. Çözüm Süreci ve Demokratikleşme Paketi başta olmak üzere pek çok reformdan övgüyle bahsedilmiştir.”
“KÜRT SORUNU, GAYRİMÜSLİM AZINLIKLARIN MÜLKİYET HAKLARI GİBİ KONULAR BUGÜN TÜRKİYE’NİN ÖVGÜYLE BAHSEDİLDİĞİ ALANLAR OLMUŞTUR”
İlerleme Raporunda askeri vesayet, işkence ve kötü muamele, Kürt sorunu, Gayrimüslim azınlıkların mülkiyet hakları gibi konular hakkında Türkiye’nin övgüyle bahsedildiği alanlar olduğuna dikkat çeken Bozkır, önemli bir husus TBMM tarafından 11 Haziran’da kabul edilen “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” başta olmak üzere, Türkiye’nin Çözüm Sürecinde izlediği kararlı politikaların takdirle karşılandığını belirtmektedir. Bu sürecin tarihi niteliği vurgulanmaktadır. Raporda, ayrıca, Demokratikleşme Paketi kapsamında hayata geçirilen düzenlemelerin de altı çizilmiştir. Bu çerçevede, seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propagandanın serbest hale gelmesi, siyasi partilere yönelik devlet yardımlarının genişletilmesi, özel okullarda anadilde eğitimin önünün açılması, alfabede yer almayan harflerin kullanılmasına yönelik cezanın kaldırılması, siyasi partilere eş-başkanlık sisteminin getirilmesi gibi düzenlemelerin raporda ön plana çıktığını görüyoruz. Öte yandan, Türkiye’de son 12 yılda, demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişlemesi, küresel ekonomiye entegre olan ekonomik restorasyon ve sosyoekonomik dönüşüm süreci de İlerleme Raporuna yansımıştır. Bu dönemde Türkiye’nin refah seviyesinin yükselmesiyle birlikte toplumsal yaşamın her alanında vatandaşlarımız çağdaş standartların talepçisi olmuşlardır. İlerleme Raporu’nda bu hususa vurgu yapılmaktadır. Raporda ayrıca, Türkiye’de aktif bir sivil toplumun gelişmeye devam ettiği de ifade edilmektedir”
Bozkır konuşmasına şöyle devam etti:
“İnsan haklarının kurumsallaşmasının önemine de değinilen İlerleme Raporu’nda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı’nın kabul edilmesinin kritik bir adım olduğu ve Kamu Denetçiliği Kurumu’nun temel demokratik ilkeleri içerecek şekilde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun biçimde işlediği raporda yer alıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında bizim gibi Avrupa Komisyonu da 23. Yargı ve Temel Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarının biran önce müzakerelere açılmasının öneminin altını çiziyor.”
“TÜRKİYE’NİN SON ON YILDA EKONOMİDE VE DIŞ POLİTİKADA GÖSTERDİĞİ PERFORMANS DA RAPORDA HAKLI YERİNİ BULMUŞTUR”
‘Sadece siyasi kriterler alanında değil, Türkiye’nin son on yılda ekonomide ve dış politikada gösterdiği performans da Raporda haklı yerini bulmuştur’ diyen Bakan Bozkır, “Türkiye’de işleyen piyasa ekonomisinin varlığı teyit edilmekte, Türkiye ekonomisinin 2011 yılından bu yana göstermiş olduğu büyüme performansından övgüyle bahsedilmektedir. Türkiye ekonomisinin 2011 yılından bu yana göstermiş olduğu büyüme performansının ekonominin temellerindeki güçlenmeyi ve küresel nitelikli ekonomik şoklara karşı dayanıklılığını teyit ettiği belirtilmiştir. Türkiye ekonomisinin 2012 yılındaki yavaşlamanın ardından 2013 yılında yeniden hızlandığı ve net ihracatın büyümeye olumlu katkı yaptığı vurgulanmıştır. Raporda, ayrıca, ülkemizin komşusu olduğu geniş coğrafyada etkin olmaya devam ettiği, önemli bir bölgesel aktör olduğu ifade edilmektedir. Şiddetten kaçan 1,5 milyon Suriyeliye verilen destek başta olmak üzere, sığınmacılara sağlanan insani yardımların AB tarafından takdirle karşılandığı belirtilmektedir” dedi.
Raporun, Türkiye-AB katılım sürecinin en önemli boyutlarından birini oluşturan AB mevzuatını üstlenebilme bölümünün, AB’ye uyum sürecindeki AK Parti hükümetinin siyasi kararlılığını yansıttığını ifade eden Bakan Bozkır, “Özellikle vurgulamak isterim ki, son 12 yılda AB’ye uyum amacıyla çıkarılan 2000’in üzerindeki mevzuat sayesinde, AB müktesebatı çerçevesinde gündelik hayatı doğrudan etkileyen pek çok kritik adım atılmış ve Türkiye, AB standartlarına yaklaşmıştır. Son bir yıl içerisinde AB’ye uyum amaçlı çıkarılan yaklaşık 170 adet mevzuat, birçok alanda halkımızın yaşam kalitesini yükselten düzenlemelere vesile olmuştur. İlerleme Raporu’nda da müktesebat uyumuna ilişkin olarak, 33 faslın 30’unda çeşitli seviyelerde ilerleme sağlandığı teyit edilmektedir. Genel uyum düzeyine bakıldığında da 26 fasılda uyum düzeyinin iyi olduğu vurgulanmaktadır. Rapordaki bu tespitler, müzakere sürecinde resmi olarak 14 fasıl açıp, 1 fasıl kapatmış olmamıza rağmen, gerçekte 27-28 fasıl açıp, 13-14 fasıl kapattığımız yolundaki iddiaların doğruluğunu gözler önüne sermektedir. Bu yüksek uyum düzeyi, ülkemizin maruz kaldığı siyasi blokajlara rağmen, Türkiye’nin çalışmalarını kesintisiz sürdürdüğünün en açık kanıtıdır” diye konuştu.
1963 yılında Ankara Anlaşması’nın imzalanması ile başlayan Türkiye -AB sürecinin, AK Parti döneminde ilk defa sistematik bir çerçeveye kavuşturulduğunu belirten Bozkır, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 1 Ekim 2014 tarihinde TBMM’nin açılış konuşmasında Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda kararlılığımızı muhafaza ettiğimizi ve müzakere sürecinde yaşanan sorunlara rağmen reformlarımızı kesintisiz sürdürdüğümüzü bir kez daha vurgulamıştır. Nitekim, İlerleme Raporu da kararlılığımıza vurgu yaparak, Hükümet Programında AB sürecine atfedilen önemin altını çizmektedir. Raporda, Sayın Cumhurbaşkanımızın, 2014 yılını AB yılı ilan ettiği ve AB sürecinin Türkiye’nin stratejik hedefi olduğunu vurguladığı belirtilmektedir. Bazı AB üyesi ülkelerin farklı siyasi yaklaşımları nedeniyle, katılım müzakereleri istediğimiz hızda ilerleyememektedir. Raporda da müzakere sürecinin üye devletler arasında mutabakat olmaması nedeniyle kesintiye uğradığı ifade edilmektedir. Buna karşın, bizim AB standartlarına ulaşmak konusundaki irademiz güçlü bir biçimde devam etmektedir. Hükümetimiz fasıllar açılsın-açılmasın Türkiye’nin reform sürecini kararlılıkla sürdürmektedir. Genişleme Strateji Belgesinde vurgulandığı üzere, katılım müzakereleri, Türkiye-AB ilişkilerinin potansiyelinden tam olarak istifade edilebilmesini sağlayacak en uygun çerçevedir. Komisyon’un da altını çizdiği üzere katılım sürecinin alternatifi yoktur” dedi.
Reform, Dönüşüm ve İletişim sözcüklerinin Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin kilit sözcükleri olduğunu vurgulayan Bakan Bozkır, “Eski Komisyon Kasım ayı başında yerini yeni Komisyon’a bırakırken, Türkiye-AB ilişkilerinin daha da güçlü kılınacağına, katılım sürecinin daha da ileri götürüleceğine inancımız tamdır. Yeni Komisyonun böyle bir bakış açısıyla ve mevcut sınamaların üstesinden gelme azmiyle AB’ye güç kazandırmasını temenni ediyorum. Türkiye olarak AB’ye katılım sürecimizde büyük bir kararlılıkla ilerlemeyi sürdüreceğimizi de vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.