CHP'den ihracı istenen Gürsel Erol bakın kimin torunu

CHP'den ihracı istenen Gürsel Erol bakın kimin torunu

24 Haziran seçimlerinde öne çıkan isimlerden Gürsel Erol milletvekili seçilmesinin üzerinden çok az bir süre geçmesine rağmen Kemal Kılıçdaroğlu'na istifa çağrısı yaptığı iddiasıyla disipline sevk edildi. Peki yıllar sonra bir ilke imza atan Gürsel Erol kimdir? diye arayanlar şaşırtan bir bilgiye ulaştı. Meğer Erol meşhur Diyap Ağa'nın torunuymuş.

DİYAP AĞA'NIN TORUNU ÇIKTI

Diyap Ağa kim derseniz? 1921 yılında Meclis'in işgale karşı taşınması gündeme geldiğinde kürsüye çıkıp 'Buraya kaçmaya mı geldik. Buyurun gidin ama ben gidemem. Tek başıma bile olsam, bayrağım, dinim ve vatanım için son kurşunuma kadar savaşırım. Son kurşunu da kafama sıkarım' diyen efsane bir isim.

CHP MİLLETVEKİLİ

Diyap Ağa CHP'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki ilk milletvekiliydi. Gürsel Erol'un annesinin dedesi oluyor. Diyap Ağa, 1852'de Çemişgezek'de dünyaya geldi. Kürt ve alevi bir ailenin çocuğu olan Diyap Ağa, Ferhatuşağı Aşireti'ndendi. Hemen hemen tüm Dersimli aşiretler gibi kökleri Orta Asya, Horasan'a dayanıyordu. 17. Yüzyılın sonlarında Dersim'e göç etmişlerdi.

Diyap Ağa'nın babası Seyithan Ağa'nın 3 çocuğu oldu. Diyap, Hüseyin ve Ane Hatun. Hüseyin hiç evlenmedi. Ane Hatun ise Diyap Ağa'nın meclise gittiği zamanlarda aşireti yönetti. Diyap Ağa çok genç yaştan itibaren aşiret reisi oldu. 2 evlilik yaptı. İlk evliliğinden çocuk sahibi olmadı. İkinci evliliği Sultan Hatun'dan ise tam 7 çocuğu oldu. Veli, Mahmut, Hüseyin, Hasan, Süleyman, Elif ve Nare. Ailenin büyük çoğunluğu soyadı kanunundan sonra Yıldırım soyadını aldı. Eski Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen de aynı aileye mensuptur.

ANKARA'YA DAVET EDİLDİ

Diyap Ağa, ilk mecliste Dersim mebusu olarak Ankara'ya davet edildi. İlk mecliste Mustafa Kemal'in Dersim özel temsilcisi gibi görülen Diyap Ağa, kısa süreli parlamento hayatında hiç komisyonda yer almadı. Ama verdiği iki önerge ve iki kürsü konuşması var ki ikisi de birbirinden etkili ve iz bırakan çıkışlar oldu. Bunlardan biri Tunceli'yle ilgiliydi. 1922'de Dersim'in yani Tunceli'nin Elazığ'dan ayrılıp vilayet yapılmasını teklif etti. Atatürk'ün de desteğiyle bu teklifi kabul edildi. Tunceli o önerge ile il oldu.

Dersimli Diyap Ağa'nın Meclis'te yaptığı kürsü konuşmasından biri Lozan'da Kürtlerin temsil edilip edilmeyeceği tartışmaları sırasında oldu. Diyap Ağa kürsüye çıktı ve ayrı bir Kürt temsilcisi gönderilmesi talebini şu sözlerle kestirip attı:

'Hepimiz biriz. Ne Türklük ne Kürtlük davası vardır. Hep biriz; kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize saldırtmak için tuzaklar kuruyorlar. Sen şöylesin, ben böyleyim filan diye hile yapıyorlar. Ülke ne kadar ileri giderse o kadar iyidir. Bizim dinimiz diyanetimiz birdir. Bazıları bilmiyorlar, birçok şey söylüyorlar. Lailahe İllallah Muhammedin Resulallah! İşte bu...'

Diyap Ağa Alevi'ydi. Buna karşın konuşmasının finalinde yaptığı gibi birleştirici temel unsur olarak hep İslam dinine vurgu yapıyordu.

Diyap Ağa'nın milli mücadeledeki en büyük rolü Koçgiri İsyanı'nda oldu. Sivas, Dersim ve Erzincan Bölgesi'ni kapsayan ve tarihimizdeki en büyük Kürt ayaklanmalarından kabul edilen Koçgiri İsyanı'na Diyap Ağa destek verseydi Ankara hükümetinin işi çok zorlaşacaktı.

Koçgiri aşiret reisi Alişan bey, bizzat gelip Diyap Ağa ile görüştü. Bağımsız Kürt devleti kurmalarının an meselesi olduğunu anlattı. Israr etti. Ama Diyap Ağa, anlatılanları dinlemedi bile. 'Hayır' dedi. 'Biz hükümetin yanındayız. Hepimiz biriz; isyanda dökülecek kanın, yitecek canların vebali boynunuzadır'. Diyap Ağa mebusluğunun sona erdiği yıllarda patlak veren Şeyh Sait isyanına da destek vermedi. Şeyh Sait'i bir bela olarak niteledi.

Diyap Ağa'yı Türk siyasi tarihinde unutulmaz kılan efsane konuşması Büyük Millet Meclisinin Kayseri'ye taşınması sırasında yaptığı konuşmadır.

Meclisin önemli bir kısmında olası bir işgale karşı meclis binasının en güvenli sayılabilecek yer olan Kayseri'ye taşınması fikri hakimdir. Diyap Ağa Meclis kürsüsüne çıkar ve şunları söyler: -'Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga edip ölmeye mi? Eğer meclisi taşımak istiyorsanız buyurun gidin. Ama ben gidemem. Tek başıma bile olsam, bayrağım, dinim ve vatanım için son kurşunuma kadar savaşırım. Son kurşunu da kafama sıkarım. Bu böyle biline...'

Diyap Ağa'nın 1923'de milletvekilliği sona erdi. 1935'de 83 yaşındayken yaşama veda etti ve Çemişgezek'deki Ekrek Köyü'ne gömüldü. Uzun yıllar mezarı yaptırılamadı. Yıllar sonra torunu Gürsel Erol dedesinin mezarını yaptırmak için çalıştı. PKK mezarın yapılmasına karşı çıktı, yıktırma tehdidinde bulundu. Ancak yine de mezar yapıldı.