Cumhurbaşkanı: '1 Kasım'ın sonucu ne olursa olsun...'

Cumhurbaşkanı: '1 Kasım'ın sonucu ne olursa olsun...'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak yayınına konuk oldu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen ve canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütleri ile mücadele, çözüm süreci, Türkiye'nin güneyinde ve Suriye'deki gelişmeler, bu seneki Cumhuriyet Bayramı törenleri ve resepsiyonları, dış politika, 1 Kasım seçimleri ve gündemdeki gelişmelere ilişkin sorularını cevaplayarak açıklamalarda bulundu.
Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "cumhurla başkanın buluştuğu" 29 Ekim Resepsiyonu'nu değerlendiren Erdoğan, "Yola çıktığımda söylediğim ve üzerinde ısrarla durduğum, farklı bir Cumhurbaşkanlığı demiştim. Cumhurun başkanı olmanın gereğin neyse bunları Anayasa çerçevesi içinde yerine getireceğimi söylemiştim. Bildiğiniz gibi bu makamlara halk hiçbir zaman çıkamamıştır, yani vatandaşın değişik kesimleri hiçbir zaman çıkamamıştır. Zaman olmuş kılığından kıyafetinden engellemeler yapılmış, zaman olmuş 'Bunun seviyesi bu işe müsait değil' denmiş, sakalına bıyığına takılmışlar. Hatta o kadar ileri gidilmiş ki bu ülkede milletvekilleri eşleriyle Cumhurbaşkanlığı makamına gelemez duruma sokulmuştur. Bir dönem başörtüsünden dolayı birçok insanlar çıkamadılar ki Başbakan olarak şahsım da dahil, biz çıkamadık. Bunları yaşadık bu ülkede. Halbuki bu makam Cumhurbaşkanlığı makamıdır, o kişinin makamı değildir. Bunu siz ideolojileriniz uğruna feda edemezsiniz ve insanlarınız arasında bir ayrım yapamazsınız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, geçen yıl 30 Ağustos kutlamalarından itibaren bu durumu peyderpey azaltmaya başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu yıl 29 Ekim kutlamaları öncesi 30 Ağustos'u farklı kutladık. Özellikle de şehitlerimizin yoğun olduğu bir döneme rastlamıştı. Burada o gün çok farklı bir kutlamayla müzik koymadık ama gayet güzel bir görüntü ortaya koyduk. Dünyanın değişik yerlerindeki askerlerimizle canlı yayın yapmak suretiyle hem onlara ne denli değer verdiğimizi gösterdik ve onlar da bu kutlamaya uluslararası boyutta katılmak suretiyle çok mutlu oldular. Bunu daha sonra ilgili makamlardan, bizzat kendilerinden dinledim. İlk defa buradan şehitlerimize bir Kur'an okumak suretiyle Beştepe Millet Camii Hocamızın okuduğu Kur'an ve onun meali orada söylenmek suretiyle şehitlerimizi bir Kur'an tilavetiyle yad ettik. Bununla bu yıl kalmıyoruz. Bu yıl çok daha farklı gidiyoruz. 81 vilayetten bini aşkın davetliyi çağırdık. Bunları valilerimiz, kaymakamlarımız vasıtasıyla gönderdiler. Kendilerine biz olayın ölçüsünü verdik. Dedik ki 'Herhangi bir ayrıma gitmeyeceksiniz yani bu fakirdi, zengindi, enteldi danteldi sakın böyle bir şey yapmayacaksınız.' Bu ülkede bu makam hasret, bu makamı görememiş kimler varsa bizlere bunları göndereceksiniz. Bütün her şeyi seferber ettik ve buraya vatandaşlarımızı davet ettik. Kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla bini aşkın vatandaşımız bugün bizimle bereber oldu. Çok mutlu oldular. Kendileriyle aralarında dolaşırken hepsi de memnuniyetlerini dile getirdiler. 'Biz buraları da görecek miydik' dediler. Hani o anlatılan şeyler var, altınlar maltınlar... 'Ya Cumhurbaşkanım bu altınlar nerede?' Onları soruyorlar. Biz onunla da kalmadık ayrıca son dönemlerde bazı çok farklı, ekstra olaylar oldu. Biz onları da değerlendirelim dedik, özellikle buraya davet ettik."

"O ÇOCUKLAR BAYRAĞIMIZI ASTILAR DİYE TERÖR ÖRGÜTÜ AİLELERİNİ TEHDİT EDİYOR"
Diyarbakır Bağlar Fatih İlköğretim Okulu'nda teröristlerin indirdiği bayrağı öperek göndere çeken Uğur Saraç, Mehmet Duruk ve Emirhan Rezbiç'i de bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırladığını söyleyen Erdoğan, "Diyarbakır'da maalesef terörün kurbanı olan bir çocuk bayrak indiriyor. Ve bayrağımıza karşı oradaki tavırlarını üç Diyarbakırlı çocuk yine bayrağımızı onun elinden alıyorlar, aldıktan sonra o üçü birlikte direğe tırmanma gayreti içine giriyorlar. Ama içlerinden bir tanesi buna muktedir oluyor ve o bayrağımızı tekrar o direğe asıyor. O üç yavruyu buraya davet etmiştik. Onlar da anneleriyle babarıyla buradaydılar. Düşünebiliyor musunuz, o çocuklar oraya bayrağı astılar diye terör örgütü onların ailesini tehdit ediyor. Şimdi onlar da çocuklarını orada okutamamaktan korkuyorlar. Bir tanesi bundan dolayı maalesef birinci sınıftan sonra okulu bırakmak zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.

"YAPILANLAR KARŞISINDA HALA KÜRTÇÜLÜĞÜ BİR DİN OLARAK MI KABUL EDECEĞİZ?"
25 Eylül'de Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde terör örgütü PKK tarafından düzenlenen saldırıda yaralanan askerleri almak üzere yola çıkan ambulansta görev yapan hemşire Emine Sönmez'in de davetliler arasında olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu ülkede kim neyle nasıl mücadele ediyor, her şey ortada. Bunlar bu ülkede bir ambulansa kurşun sıkacak kadar hainler, alçaklar, caniler. Terörün de bir namusu olsun ya. Bunlar da o da yok. Bütün bunlara karşı özellikle Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum, bu yapılanlar karşısında hala biz Kürtçülüğü bir din olarak mı kabul edeceğiz, ırkçılığı bir din olarak mı kabul edeceğiz yoksa 'Ben Kürdüm' saygım var, 'Ben Türküm' saygım var, Lazım, Boşnağım, Zazayım saygım var, Eyvallah. Bunlara zaten herhalde bugüne kadar bu makama gelenlerden kimse bizim gösterdiğimizi göstermedi. Ben her zaman göreve geldiğimden itibaren daha öncesinde belediye başkanlığımda Kürtlere 'Kürt Kardeşim' demişim, vatandaşım dememişim. Niye? Çünkü benim dinimin gereği bu, inancımın gereği bu. Biz yaradılanı yaratandan ötürü sevdik. Böyle bir ayrımı yapmadık. Şimdi böyle bir ayrımı yapanların yanında olmak veya karşısında olmak. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Temenni ederim ki bu aşılır" diye konuştu.

"YARINKİ TÖREN ALIŞILMIŞIN DIŞINDA SİVİL BİR KUTLAMA OLACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılacak 29 Ekim kutlamalarına ilişkin, "Yarınki tören alışılmışın tamamen dışında sivil bir kutlama olacak. Yarın bütün alan düzenlemesinden tutun da programın akışını gördüğünüz zaman bu bir ilk. Göreceksiniz" dedi.

"1 KASIM'IN SONUCU NE OLURSA OLSUN DEVAM EDECEK"
Türkiye'nin terörle mücadelede hangi aşamada olduğuna yönelik değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Milleti aldatmaya gerek yok. Terörle mücadele öyle kısa soluklu bir mücadele değil. Kaldı ki şuanda bunları oturduğu bir yapı var. Bu yapının içerdeki boyutu var, dış destekleri var. Bu dış destekler sadece sınır boyutunda değil. Biz şuanda Batı destekli bir terörle mücadele ediyoruz. Olay bir PKK, DHKP-C, YPG, PYD olayı değil bir DAİŞ olayı değildir. Bütün bunların hepsi şuanda kolektif hareket etmektedirler. Bu kolektif mücadeleyi hükümet olarak kararlı bir şekilde veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Ama burada bir rehavet olacak mı? Asla. Bu operasyonlar kararlı bir şekilde devam edecektir. Bazıları bunu gelip örneğin 1 Kasım'a endeksliyorlar. 1 Kasım'ın neticesi ne olursa olsun bu operasyonlar Güneydoğu'da, Doğu'da, ülkenin her yerinde halkımızın huzuru yakaladığı ana kadar devam edecektir. Çünkü bu huzura, bu mutluluğa kimsenin gölge düşürmeye hakkı yoktur. Devlet bunun için var. Bunun da gereği neyse bunu da yapacaktır. Kimse burada 'Efendim karşı taraf barış diyor.' Ne barışı? Bunların barışla marışla bir alakası yok. Kimi aldatıyolar. Birbirimizi aldatmayalım, lütfen. Batı'ya geldiğin zaman barış diyeceksin, Güneydoğu'da, Doğu'da benim vatandaşım oyunu bile huzur içinde kullanamayacak. Şu anda tehditler başladı."