Cumhurbaşkanı'ndan sert çıkış!

Cumhurbaşkanı'ndan sert çıkış!

 Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyinin 4. Toplantısı için Ukrayna'nın başkenti Kiev'e günübirlik ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Dolmabahçe’de gerçekleştirilen toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP’lilerin aynı karede fotoğraf çektirmesini doğru bulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Buradan siyasi Kürtçülük yapıyorlar ve bu siyasi Kürtçülükten de rant elde ediyorlar” dedi. Erdoğan şunları söyledi:

BEN YILLARDIR BEKLİYORUM

“Ben yıllardır bekliyorum, yeni değil. 2005’ten bu yana, Diyarbakır konuşmasından bu ana bekliyoruz. Nitekim geçenlerde ne dedim? Uygulamayı görmek lazım. Uygulamayı görmedikten sonra bu konuda bir şey söylemek mümkün değil. Kürt vatandaşlarımın sorunları olabilir, Türk vatandaşlarımın sorunları olabilir. Ama Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Buradan siyasi Kürtçülük yapıyorlar ve bu siyasi Kürtçülükten de rant elde ediyorlar. Biz diyoruz ki bu ülkede benim Kürt vatandaşımın elde edemediği ne var? Cumhurbaşkanı mı olamıyor? Başbakan mı olamıyor? Ne olamıyor? Devlet dairelerinde göreve mi gelemiyor? On binlerce Kürt vatandaşım değişik yerlerde öğretmenlik kazanıyor, gidiyor orada öğretmenliğini yapıyor. Ve bütün bunlara rağmen bakıyorsunuz, hâlâ Kürt sorunu diyorlar. Silahların gölgesinde siyaset yapanlar var. Gelinen noktada da tablo ortada: İmralı başka, dağ başka; parti içinde de biliyorsunuz, eşbaşkanları başka, Dolmabahçe’de konuşanlar başka.”

Bu tehlikeli bir adımdır

“Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır.”

5 dilde Nevruz mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Twitter hesabından Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Arapça ve Farsça Nevruz mesajı paylaştı. Erdoğan'ın, Twitter aracılığıyla paylaştığı Nevruz Bayramı mesajı şöyle: "Baharla birlikte gönüllerimizdeki kardeşlik ve huzur ümitlerinin de dirilmesini diliyorum. 21 Mart Nevruz Bayramı Kutlu Olsun! RTE"

Yeni yeni talepler ortaya çıkıyor

“Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda Hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Oradaki konuların çoğunun demokrasiyle yakından uzaktan alakası yok. Hâlâ yeni yeni talepler ortaya çıkıyor."

İnkar politikaları devam etmiyor

“Çözüm Süreci, sadece Kürt meselesi üzerine bina edilmiş bir mesele değil. Sürecin meselesi; Güneydoğu’da, Doğu’da, ülkemizde ölümler dursun, anneler ağlamasın üzerine kurulu. Tüm bunlara yönelik bir adımdır. Onun içindir vatandaşlarımız buraya katkı sağlıyor. Biliyorsunuz bunun ilk adımı Demokratik Açılımdır. Ondan sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’dir. Ondan sonra buna Çözüm Süreci dedik. Bu Kürt sorunundan ayrı bir süreçtir. Kürt sorunu ifadesini kullananlarla ilgili sürekli olarak diyorum ki demek ki bazıları hala ret, inkâr, politikalarının devam ettiğini sanıyor. Biz bunlara son verdik. Kimse “Tayyip Erdoğan Kürtleri yok farz ediyor” diyemez. Kürtlere bir tavır sergiliyor diyemez.

40 bin insan öldü bu ülkede, yazıktır

“Gazetelerden bir tanesinde “Evlatlarımızı istiyoruz” diye yazıyor. Tamam, da bu evlatlar öldüyse, öbür tarafta Türkün evlatları da öldü. Aynı şeyi maalesef diğer etnik unsurlara mensup olan vatandaşlarımızın evlatları da yaşadı. Zaten bütün derdimizi bunun üzerine bina ediyoruz. 40 bin insan öldürüldü bu ülkede. Yazıktır, günahtır. Diyarbakır meydanındaki anneler niçin ağlıyor? Evlatları dağa kaçırıldığı için. Bu anneler Kürt değil mi? Kürt. Beşinci kattan atılan Yasin Börü Kürt değil mi? Kürt. E nasıl sen onu hem oradan atıyorsun hem de araçla üzerinden geçiyorsun? Bunun hangi vicdanda yeri var?”

Mesele bilgi almaksa bu zaten yapılıyor

“Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesi konusu benim Başbakanlığım zamanımda da gündeme gelmişti. Bana bunu sordular ve ben dedim ki doğru bulmuyorum. Şu an böyle bir şey yapılıyorsa, bana sorulduğunda ben yine aynı şeyi söylemek durumundayım. Nitekim yine buna katılmadığımı söylüyorum. Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır. Dolayısıyla bu husus istismara açık bir olay. Mesele, İmralı’nın ne dediğini öğrenmek değil mi? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten bu yapılıyor.”

Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz?

“Anadilde yaygın eğitim diyorsunuz. Bir defa eğitim sistemimizin içerisinde anadil seçmeli ders olarak konuldu mu? Bitti. Daha ne olacak? Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz? Olabilir mi böyle bir şey? Bu ülkenin resmi bir dili var. Batılı ülkelerde, kendi evlatlarımız için bırakın zorunluyu, seçmeli derse bile müsaade etmiyorlar. Hâlbuki AB müktesebatında var bu. Seçmeli ders olarak biz bunu zaten koymuş durumdayız. Şimdi kalkıp bir de zorunlu istiyorlar. Bu istemelerin ardı arkası kesilmez. Bunlar hep devam eder. Hiçbir alanda bu bitmeyecektir. Niye? Samimi ve dürüst davranmıyorlar. Kimileri bugün halen bu ülkeyi bölmeye yönelik adımlar, talepler peşinde.”

Halkı sokağa döken bunlar değil miydi?

“Bunlar 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benim Çankaya’ya çıkamayacağımı söylüyorlardı. Yüzde 52 milletim bana teveccüh gösterdi. O, yüzde 10’u bile bulamadı. Onların tavrını 6-8 Ekim’de gördük. Halkı sokağa döken bunlar değil miydi? Akşam başka sabah başka konuşuyorlar. Bunların bir dediği bir diğerini tutmuyor. Parlamentonun kürsüsünde AK Parti'nin grup başkan vekili konuşma yapıyor. Ve oradan bakıyorsunuz bir bayan koşuyor sayın Elitaş’a yükleniyor. Üstelik bunlar kadına şiddeti konuştuğumuz hafta oluyor. Parlamentoda bunu yapanların, dağdakilere sırtını dayadığı zaman yapmayacakları bir şey kalır mı?”

* * *

Bizde tek adamlık olmaz

Denizli’de binlerce kişiye hitap eden Erdoğan: Bizde tek adamlık olmaz, O, 'Milli Şef' olarak onların kültüründe var. Biz her zaman işimizi istişareyle yürütürüz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplu açılış törenine katılmak üzere gittiği Denizli’nin Çınar meydanında toplanan binlerce kişiye hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Haziran seçimlerinde gündem yeni Türkiye olmalı" diyerek, yeni anayasaya ve başkanlık sistemine vurgu yaptı.

O, MİLLİ ŞEF DÖNEMİNDE VAR

"Ben büyükşehir belediye başkanıyken bile başkanlık sistemi deyince birilerinin tüyleri diken diken oluyordu" diyen Erdoğan şöyle konuştu: Bugün de öyle. Hemen başlıyorlar 'diktatörlük' demeye, 'tek adamlık' demeye, 'padişahlık' demeye. Bizde tek adamlık olmaz, onu geçmişte ana muhalefetin öncüleri yaptı. O, 'Milli Şef' olarak onların kültüründe var. Biz her işimizi istişare ile yürütürüz. Aslında onların derdi başka, başkanlık sisteminden diktatörlük çıkmayacağını onlar da gayet iyi biliyor. Amerika'da, Meksika'da, Brezilya'da, Fransa'da diktatörlük mü var? Bunların korkusu bu."

Muhalefete türkülü cevap

'İş oraya gelince, işi hemen o meşhur Denizli türküsüne çeviriyorlar. 'Asmam yıkıldı, suyu sıkıldı. Bugün goca gızı görmedim canım sıkıldı. Amanın canım sıkıldı. Rahmetli Özay Gönlüm bunları görse, bu türküyü şöyle söylerdi: 'Gündem yıkıldı, muhalefet sıkıldı. Bugün cumhurbaşkanını görmediler, canları sıkıldı. Amanın canları sıkıldı'. Siz benim ne dediğimle uğraşacağınıza, siz millete ne diyeceksiniz, onu söyleyin bir hele.