Film senaryosu gibi cinayet davası

Film senaryosu gibi cinayet davası

Olay, 21 Nisan 2016'da, Dr. Besim Ömer Caddesi Numara 45'de bulunan Sinan Görsoy'a ait kuyumcu dükkanında meydana geldi.

Başından tek kurşunla vurulan Sinan Gürsoy, hastaneye kaldırıldı ancak yolda öldüğü belirlendi. Olay anında odada bulunan Gürsoy'un resmi nikahsız eşi Neval Şanay da (39) boynundan hafif şekilde yaralandı. Şanay ve kızları Sinem Gürsoy (20) ve Nilay Gürsoy (18) olayın kaza olduğunu, Gürsoy'un tabanca elindeyken patladığını ve merminin başına isabet ettiğini ileri sürdü. 3 kişinin kaza demesine rağmen Kısıklı Polis Merkezi, olayın intihar olduğu yönünde tutanak tuttu.

ÇELİŞKİLER SAVCIYI HAREKETE GEÇİRDİ

Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkarslan, Neval Şanay ile Sinem ve Nilay Gürsoy'un ifadelerine başvurdu. Savcı, ilk anda 3 kişinin anlatımlarındaki çelişkiler üzerine polis tutanaklarını istedi. Tanıkların kaza demesine rağmen polisin intihar raporu düzenlendiğini gören savcı soruşturmayı derinleştirdi.

BÜLENT KANTAR'IN SORUŞTURMAYI YÖNLENDİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

Savcılığa Eylül 2016'da ikinci kez ifade veren Gürsoy'un eşi Neval Şanay şunları söyledi: "Gayri resmi evli olduğum Sinan Gürsoy, çocuklarımın Nilay ve Sinem'in bulunduğu bir ortamda elindeki tabancanın kazayla patlaması sonucu öldü. Biz hiçbir aşamada olayın intihar olduğunu söylemediğimiz halde olay yerine gelen olay yeri inceleme, cinayet bürosu ekipleri ve sonradan soruşturmayı devralan Kavacık Polis Merkezi görevlileri olayın hep intihar olduğunu söylediler. Hatta 21 Nisan 2016 günü yerel bir internet sitesinde Sinan'ın intihar sonucu öldüğü yolunda haberler çıktı. Ben bu yönlendirmeyi kimin yaptığını bilmiyorum ancak, yakındığım AnkaraEmniyet Müdür Yardımcısı Bülent Kantar'ın soruşturmayı yönlendirdiğini düşünüyorum" dedi.

GÜRSOY'LA BÜLENT KANTAR'IN İLİŞKİSİ NE?

Kantar'ın neden soruşturmaya dahil olduğu ve eşi ile ilişkisi sorulan Şanay, "Sinan'ın ölümünden iki ay önce küçük kızım Nilay evden kaçtı. Eşim yakın arkadaşı olan Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan Nurullah Sait Yeken'den yardım istemişti. Bülent Kantar da, Yeken'in arkadaşıymış ve devreye girdi. Kantar, kızımın Aksaray'da bulunarak bize teslim edilmesini sağladı. Daha sonra bir restoranda tesadüfen karşılaşıp, ayaküstü konuştuk. Sinan'ın Bülent Kantar'ı tanıması bu şekilde olmuştur. Sinan ölümünden 20 gün önce eve 3 adet yüzük getirdi. Yüzüklerin, birinin Elmas ikisinin pırlanta olduğunu ve Bülent Kantar'ın satması için kendisine verdiğini söylemişti" dedi.

KANTAR İLE Sabah 06.00'DA YAPTIĞI TELEFON GÖRÜŞMESİ

Şanay'a, Bülent Kantar'la olaydan bir gün sonra sabah saat 06.00'da yaptığı telefon görüşmesi soruldu. Telefon görüşmesini kabul eden Şanay, "Sinan'ın öldüğünün ertesi günü sabah telefon görüşmesi yaptım ancak kimin aradığını hatırlamıyorum. Konuşmada, Bülent Kantar olayın intihar olduğunu, sonucun intihar olarak çıktığını söyledi. Ben olayın intihar olmadığını tekrarladım" dedi.

BİR GÜN SONRA EVDEN TEREYAĞ ALDIRMIŞ

İfadesinde telefon görüşmesini anlatmaya devam eden Şanay, "Görüşmede Bülent Kantar'a kendisine ait yüzükleri aldırmasını söyledim. Kantar, Sinan'ın kendisi için tereyağ aldıracağını söylediğinde ben de yağın evde olduğunu aldırmasını söyledim.  Bir kaç saat sonra birisini gönderdi ben de tereyağ ve yüzükleri verdim" dedi.

OLAY YERİ KEŞFİ SORUŞTURMAYA YÖN VERDİ

Soruşturma kapsamında o gün iş yerinde çalışan bir kişi ile Gürsoy'un şoförü de ifade verdi. Ayrıca yakınları da savcılığa gelerek, Sinan Gürsoy'un intihar edecek biri olmadığını, ayrıca küçüklüğünden beri silahlarla haşır neşir olduğunu ve kaza sonrası kendini vurduğuna da inanmadıklarını söyledi. Öte yandan savcı olay yerinde yaptığı keşifte, "Tanıkların her üçü de ölenin tartışma sırasında elindeki tabancayı çevirirken, tabancanın patladığını ifade ettikleri, ifadeler ve toplanan kanıtlara göre ortaya çıkan çelişkiler nedeniyle olay yerinde yapılan keşif sırasında yine aynı anlatımlarda bulundukları ancak olay sırasında kendilerinin ve ölenin bulunduğu konum göz önüne alındığında, ölüme yol açan mermi çekirdeğinin duvara isabet ettiği yer ve kovanın bulunduğu yer göz önüne alındığında anlatımların gerçeğe uygun olmadığı anlaşılmıştır"  tespitinde bulundu. Yine tabancada parmak izi tespit edilememesi, olay sırasında hafif yaralanan Neval Şanay'ın nasıl yaralandığını açıklayamaması ve yapılan incelemede boyun kısmında eşine ait doku örneklerinin tespit edilmesi cinayet ihtimalini güçlendirdi.

ELİNDE BARUT İZİNE RASTLANDI

Savcılık yapılan incelemeler sonucunda olayın intihar ya da kaza olmadığı sonucuna vardı ancak bir süre 3 isimden hiçbirini tutuklamadı. Anne ve kızlarının alınan el swabında  Sinem Gürsoy'un elinde barut izine rastlanıldı. İfadesine tekrar başvurulun Sinem Gürsoy, olayın kaza olduğu iddiasını tekrarlayarak, tabancaya hiç dokunmadığını ve elindeki barut izine bir anlam veremediğini söyledi.

ABLAYI TUTUKLATAN İFADE

Soruşturma devam ederken, Gökmen Gürsoy savcılığa gelerek,  ağabeyi Sinan Gürsoy'un küçük kızı Nihal Gürsoy'un, kendisine WhatsApp üzerinden, "Olay kaza değil, gerçekleri anlatmak istiyorum" şeklindeki mesaj yazdığını belirterek, mesajları savcılığa teslim etti. Bunun üzerine tekrar ifadeye çağrılan Nihal Gürsoy, "Ben anne ve ablamdan korktuğum için olayın doğrusunu anlatamadım. 4 aydır vicdan azabı çekiyorum. Rüyamda sürekli babamı görüyorum" diyerek gerçekleri anlatacağını söyledi.

ERKEK ARKADAŞINDAN AYRILMASINI İSTEDİ

İfadesinde babasının çok baskıcı olduğunu ve sürekli kendilerini dövdüğünü söyleyen Nihal Gürsoy, tartışmanın da babasının, ablasından daha önce görüşmesini istemediği erkek arkadaşıyla görüştüğünü öğrenmesi üzerine çıktığını belirterek, "Simem'i kontrol altın almak için iş yerinde çalıştırmaya başladı. Olay günü annem ve beni de iş yerine çağırdı. Bir süre sonra babam dışarıdan geldi. 'İçeri girin konuşacağız' diyerek bizi ofis kısmına götürdü. Elindeki telefon görüşme dökümlerindeki numaraları sordu. Bunlar Sinem'in Burak'la görüşme dökümleriydi ve çok sinirlendi" dedi.

MERMİYİ FIRLATIP 'BU SİZİN BEYNİNİZE GİRER DEMEDİM Mİ' DİYE TEHDİT ETTİ

Babasının tabancasından çıkardığı bir adet mermiyi ablası Sinem'in üzerine fırlatıp, 'Bu sizin beyninize girer demedim mi?' diye tehdit ettiğini söyleyen Nihal Gürsoy, "Babam Sinem'e vurmaya başladı. Tabancanın kabzasıyla vuruyordu. Tabancaya mermi sürdüğü için hepimiz patlar diye sakınıyorduk. Bir ara annem ayağa kalkarak babamı tutmak istedi. Babam da anneme Tokat attı. Sinem bir anda çıldırmış gibi ayağa kalkarak, 'yeter ya kes' şeklinde bağırarak babamın elinden tabancayı aldı. Babam yarım ayağa kalkar pozisyonunda bir şeyler söylemek ister gibiyken, yaklaşık bir metrelik mesafeden Sinem ateş etti. O ara annemin yüzünün yaralı olduğunu gördüm. Sonra yardım istedik. Ambulans geldi babamı hastaneye götürdüler. Polis merkezindeki ifademde Sinem beni yönlendirdi. Korktuğum için doğrusunu anlatamadım" dedi.

SİNEM GÜRSOY TUTUKLANARAK HAKKINDA DAVA AÇILDI

Savcılık bunun üzerine Sinem Gürsoy'u tutukladı. Soruşturma tamamlanarak olaydan 15 ay sonra Gürsoy hakkında 'tahrik altında üst soyunu kasten öldürmek' suçlamasıyla hazırlanan iddianame Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme de iddianameyi kabul ederek 17 Temmuz 2017'de ilk duruşmanın yapılmasına karar verdi.

KANTAR İÇİN AYRI SORUŞTURMA

Öte yandan, dönemin Ankara Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Bülent Kantar'ın, soruşturma sırasında, öldürülen Sinan Gürsoy ve ailesiyle ilişkisi ile intihar raporu hazırlanmasındaki katkısı tam olarak aydınlatılamadı. Kantar ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı memur Suçları Bürosu tarafından yeni bir soruşturma açıldığı soruşturmanın devam ettiği belirtildi.