Hayvan haklarında ülkelerin karnesi zayıf

Hayvan haklarında ülkelerin karnesi zayıf

Dünya genelinde bir çok yerde gelenekler kapsamında hayvanlara eziyetler sürüyor. İspanya'da boğalar boynuzları yakılarak halk arasına salınıyor, Bulgaristan'da köpekler ipe asılıyor, Japonya'da balina, yunus ve foklar vahşice avlanıyor, Çin'de minik hayvanlar anahtarlıklar içerisine hapsediliyor, Güney Amerika'da boğalar güreştiriliyor ve Filipinler'de tavuklar dövülerek öldürülüyor.

Para kazanma uğruna eziyet

Öte yandan dünyanın bir çok yerinde hayvanlar, sirk ve gösteri alanlarında para kazanma uğruna eziyete maruz kalıyor. Zincirlere tutsak edilen hayvanlar, eğitim amacıyla iplere bağlanıyor, elektriğe maruz bırakılıyor, kancalı sopayla dövülüyor, kırbaçlanıyor ve doğal yaşamından koparılıyor.

Özellikle ateş topunun içinden atlayan köpekler, bisiklet süren ayılar ve amuda kalkan filler sirk gösterilerinde kullanılıyor.

Bazı hayvanlar, yük çekmek için kullanılırken, bazıları kürkleri için öldürülüyor, bazıları üzerinde deneyler yapılıyor.

Mutlu olduklarını düşünmek imkansız

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Yaban Hayatı Kıdemli Uzmanı Ahmet Emre Kütükçü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde hayvanat bahçeleri ve doğal yaşam parklarının geçen yüzyıla göre çok daha farklı bir yapı ve amaca yöneldiğini belirtti.

Kütükçü, "Bu gibi yerlerin sadece hayvanların tutsaklığı üzerinden kar elde etmeyi amaçladığı unutulmamalı. Uydu vericisi takılarak izlenen bir piton yılanının bile gün içinde yüzlerce metre yol kat ettiği gözlemlendi. Bu bilgi ışığında birkaç metrelik alanlarda tutulan timsah ve yılan türlerinin bile mutlu olduğunu düşünmek ne yazık ki olanaksız." ifadelerini kullandı.

"İnsanlaştırılan hayvanlar"

Sirk ve yunus parklarında hayvanların sergilediği ve insanlara "komik" gelen davranışların aslında hayvanlar için tam bir işkence olduğunu vurgulayan Kütükçü, yabani hayvanlar normalde doğada sergilemedikleri davranışları yapmaya zorlandığını dile getirdi.

Kütükçü, "Bunun için daha yavruyken çok ağır ve acılı eğitim sürecine maruz bırakılır, bu davranışları uygulamaları için şiddete maruz kalırlar." dedi.

İnsanların "hayvanları insanlaştırmaya" çalıştığını öne süren Kütükçü, "Birçok hayvanın sahip olduğu yüz yapısını sanki mutlu ve gülüyormuş gibi algılayıp onların da mutlu olduğunu düşünebiliyoruz. Bu hayvanların başında yunuslar gelir. Yunusların normal yüz şekillerini sanki onlar gülüyormuş gibi algılıyoruz. Oysa onlar büyük acılar çekerken bile aynı yüz ifadesine sahipler. Birçok hayvan türü duygularını biz insanlar gibi mimikleriyle gösteremez. Bunun için kulak, kuyruk gibi uzuvlarını kullanır. Hayvanları insanlaştırmaya çalışma isteğimiz onları yanlış anlamamızdaki başlıca nedendir." ifadelerini kullandı.

Yunusların sonar dalgaları

Yunus parklarındaki havuzların yunuslar için işkence merkezi olduğunu söyleyen Kütükçü, yunusların, havuzun duvarlarından yankılanan kendi seslerini duymak zorunda kaldığını belirtti.

Kütükçü, "Doğada kullandıkları ve hayatta kalmalarını sağlayan sonar dalgaları, havuzlarda yunuslar için işkenceye dönüşür. Ayrıca havuz ortamındaki koşullar birçok yunusun akciğer enfeksiyonuna bağlı ölümüne neden olur. Ancak ölen yunus yerine kısa sürede yenisi getirilir ve ziyaretçiler bu ölümleri fark etmez." diye konuştu.

Fizyolojisi bozulan hayvanlar

Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler (PETA) ve hayvan hakları derneklerinin internet sitelerinden derlenen bilgiler, istatistiki veriler sunmasa da sirk hayvanlarının durumunun içler acısı olduğunu gösteriyor.

Kancalı sopalarla eğitilerek sandalyede tek ayakları üzerine dolaştırılan fillerin, diş ve tırnakları sökülerek kırbaçlarla dans ettirilen aslan ve kaplan gibi büyük kedilerin, vücut fizyolojisi bozuluyor.

Motosiklet sürdürülen ayılar, köpeklerin üzerine binen şebekler, tabak fırlatma oynayan orangutanlar şiddetle korkutuluyor veya yem vaadiyle kandırılıyor.

Gürültülü müziğin, izleyici kalabalığın çığlıklarının ve baş döndürücü gösteri ışıklarının karşısında hayvanların aklını ve yönünü şaşırmasına ve travma geçirmesine sebep oluyor.

Şov sonrası yalnızlığa itilen hayvanlar, doğalarına salıverilme imkanı bulamadan, kafes yaşamına maruz bırakılarak gelecek gösteriye dek yeni bir işkence sürecine tabi tutuluyor.

Hayvanları koruma faaliyetler

Dünyanın önde gelen uluslararası hayvan hakları örgütleri, hayvan haklarını ve refahını kurumayı hedefleyen faaliyetler yürütüyor. Bunlardan bir tanesi de Londra merkezli Dünya Hayvan Koruma (WAP) örgütü.

WAP'ın 2018 tarihli raporuna göre, Myanmar ve Vietnam'da ayıların köpeklere saldırtılmasını önlemek için 35 bin insana eğitim verildi.

Pakistan'da gösteri için tutsak edilen 13 ayı kurtarılırken, Hindistan'da 52 milyon inek koruma altına alındı.

Dünyada 60 milyondan fazla tavuk üretici firmaların istismarından, 460 bin köpek de afetlerden kurtarıldı.

Yaklaşık 1,6 milyar kedi tedavi edilirken, Afrika'da 97 bin köpek kuduza karşı aşılandı.

Hayvanları Koruma Günü nedir ve ne zaman kutlanır?

Hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla ilk kez İngiltere’de 1822 yılında Hayvanları Koruma Birliği kuruldu ve tüm dünyada bu amaç için kurulan derneklerin sayısı arttı.  

Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu’nu kurdular

Türkiye’de ise bu amaçla 1908 yılında Hayvanları Koruma Derneği kuruldu. Bu dernekler hayvanlara daha da sahip çıkmak ve tüm dünyaya seslerini duyurmak amacıyla dernekler birleşerek Hollanda’nın başkenti Lahey’de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu’nu oluşturdular ve 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.