"Herkes haddini bilecek!"

"Herkes haddini bilecek!"
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"2 yılda 400'er gruplar halinde 33 toplantımızı gerçekleştirdik. Her üç haftada bir muhtarlarımızla bir araya geldik. İçeride ve dışarıda yaşadığımız olağanüstü hadiseler arayı biraz olsun açtı. Muhtarlarımızla olan istişarelerimiz bir haspihal şeklinde geçiyor.
Biz öyle çevremizde ve dünyada pek çok örnekleri olduğu gibi nevzuhur millet değiliz. Biz köklü bir devlet geleneğine sahip bir milletiz. Milletimizin tercihleri rastgele değildir. Arkasında büyük bir birikimi, irfan, feraset vardır. 40 yıllık siyaset hayatıda gözüm milletimde oldu. Milli irade, demokrasi, hak ve özgürlükler birileri için laftan ibaret olabilir. Bizler bunların hayata geçirilmesine adadık.
Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı sıkıntıları, saldırıları, oyunları sizler de yakından takip ediyorsunuz. Tıpki 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı sonrası yeni bir dünya kurulmaya bize de yeni bir rol biçilmeye çalışılıyor. Kefeni Çanakkale ve İstiklal Harbinde yırtmıştık. Ülkemizle ilgili kötü niyetler hala sürüyor, eski hesaplar önümüze sürülüyor. Son 3 yıldır yaşadığımız hadiseler bu hesaplaşmanın birer tezahüründen başka bir şey değildir.

TERÖRLE MÜCADELE
Terör örgütleri üzerinden ülkemize yöneltilen saldırıları birer birer boşa çıkarıyoruz. Asıl mücadeleyi onların arkasındaki güçlerle verdiğimzizi gayet iyi biliyoruz. Terör örgütlerinin sadece birer maşadan ibaret olduğunu, asıl mücadeleyi onların arkasındaki güçlerle verdiğimizi gayet iyi biliyoruz. Şu gerçeğin de farkındayız; eğer maşaları kırmazsak arkadaki güç mücadelesini kazanamayız. Bunun için bölücü örgütü kıpırdayamaz hale getirmek için tüm tedbirleri aldık. Bölücü terör örgütüne güvenlik güçlerimiz tarihinin en büyük darbelerini vururken, milletimiz de gerçek yüzlerini görmüş durumdadır. FETÖ ile mücadelemizi tüm cephelerde sürdürüyoruz. DEAŞ denilen örgütü hem kendi topraklarımızda, hem de bölgemizde bitirmekte kararlıyız. Biz bu örgütlerin üzerine gittikçe, dışarıya verdikleri farklı görüntüler ortadan kalıyor, aynı ahtapotun kolları oldukları ortaya çıkıyor.

FETÖ'NÜN SALDIRILARI
Geldiğimiz noktada artık hiç değilse kartların açık oynanmasını umuyoruz. Kimsenin PYD için, 'Bunların PKK ile ilgili yok' diyecek hali kalmadı. Bu bağ delilleriyle ortaya çıktı. Kimsenin 'Bizim tek önceliğimiz DEAŞ'la mücadeledir' diyecek durumu da kalmadı. Türkiye'nin El Bab operasyonu karşısındaki tavrı böyle bir hassasiyet olmadığını gösterdi. 'FETÖ' derseniz, ülkemize ve milletimize düşman kim varsa, tüm imkanlarını onun emrine veren kişiliksiz, kirli, satılık bir örgüt haline geldi. FETÖ'nün Türkiye'de yaşanan darbe rolüne tereddütle yaklaşanlar, Rus Büyükelçisine saldırı sonrası biraz olsun ikna olmuş olduklarını düşünüyorum.
Bu acımasız bir güç meselesidir. Birinci şartı ayakta kalmaktır. Her fırsatta tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan diyoruz. Bu ülkenin evladıysan, vatandaşıysan huzurumuzu bozmadan yersin, içersin, yatarsın eyvallah. Her türlü hakkın da var. İlla terörist olmak gerekmiyor ki, Kürt olup da Cumhurbaşkanı olan büyüklerimiz oldu. Silahlı kuvvetlerimizin içinde en üst makamda olanları gördük.

TBMM'DE YAŞANANLAR
Bakıyorsunuz, şurada Meclis'te anayasa değişikliği çalışmaları olacak, yaşanan tabloyu görüyorsunuz. Gelirsin söyleyeceklerini o kürsüde söylersin, sonra yerine geçer oturursun. O kürsü yıkmak için oraya konulmadı, söylecek sözü olanlar için oraya konuldu. Terör örgütleriyle parlamentonun önüne gelip, orada eylem yapmaları çok farklı bir şey. Bunlar iyi niyet göstergesi değildir. Demokrasi mücadelesi verenlere tehdit savurmak bu amaçları olanları bir yere ulaştırmaz.

"HERKES HADDİNİ BİLECEK"
Parlamentoda çalışmaları engellemek, süreci uzatmak hiçbir şey kazandırmıyor. 15 gün değil, 1 ay. Ben inanıyorum ki, bu parlamentodan çıkıp milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa, milletin iradesine inanıyorsanız, Gazi Mustafa Kemal'in 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsanız bırakın milletin önüne gitsin, millet ne karar veriyorsa biz de eyvallah diyelim. Ama bunlar milletten rahatsız. İkide bir tek adamcılık tek adamcılık, ne tek adamcılığı. Bunun kaynağında siz varsınız. CHP il başkanlarının belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz biz. Daha da geriye giderseniz asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Defterleri açmak istemiyorum ama açarsanız onları da görürsünüz. Bunlar tereciye tere satmaya çalışıyorlar. Artık bu ülkede bu tür gelenler, aldatmacaları yutacak bir millet yok. Herkes haddini bilecek ve sandığa saygı duyacak, milletin iradesine saygı duyacak.

"BÖLGEYİ ATEŞE VERMEYİ BAŞARDILAR"
Türkiye'de bu oyunu oynayanlar, dün Trump'ın basın toplantısında bir yanlışlık yapıldı, orada benzetti. Bu öyle değil. Kusura bakmasınlar. Bölücü terör örgütü bayrağımızı, vatanımızı ve devletimizi hedef aldı. 15 Temmuz'da tıpkı PKK gibi dört sütunun hepsine saldırdılar. DEAŞ en başından beri İslamın ruhuna, özüne karşı kurulu bir örgüttür. Bu millet İslamla yoğrularak ayağa kalmıştır. DEAŞ'tan İslamı öğrenmek gibi derdimiz yok. Bizim dinimizde DEAŞ gibi bir örgütün yeri de yoktur. Bu örgütü projelendirenler etnik, kültürel fay hatlarında yaşanan kırılmaları değerlendirerek, bölgeyi ateşe vermeyi başardılar. 
Bu ülkede kim rejim tartışması açıyorsa, biliniz ki bunların derdi rejim değil, başka bir şeydir. Türkiye'de böyle bir mesele olmadığını onlar da gayet iyi biliyorlar. Hassasiyeti istismar ederek, siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Her şey olduğu gibi kalsın demek, bağnazlığın dik alasıdır. Ana muhalefetin başındakiler de öyle demiyor mu; diyorlar. İstanbul Belediye Başkanlığı görevine yeni oturdum, hemen şunu dediler: Otobüsleri kadın-erkek ayracaklar. Böyle bir şey gördünüz mü, böyle bir şey yaşandı mı? Bunlara avara kasnak gibi dönüp durdular.