İşkence mağdurlarına takipsizlik!

İşkence mağdurlarına takipsizlik!

Referandumdan sonra Diyarbakır Başsavcılığı’na başvuran 2 bin kişi, sorumlulardan şikâyetçi oldu. Ancak bugüne kadar bin 500 soruşturmada zamanaşımından dolayı takipsizlik kararı verildi. Böylece ‘insanlara dışkı yedirdiği, kanalizasyon suyu içirdiği’ iddia edilen sorumlular hakkında yargı yolu kapandı. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, “İnsanlığa karşı işlenen suçlar zamanaşımı kapsamına alınmamalı.” diyerek tepki gösterdi.

12 Eylül 1980’de sağ ve sol görüşe sahip binlerce insan Diyarbakır ve Mamak cezaevlerine atıldı. Darbenin en acı haline tanıklık eden bu kişiler, en ağır işkencelere tabi tutuldular. İnsanlık onurunu ayaklar altına alan muamelelere maruz kaldılar. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde tutulan mahkûmların hayatında büyük travmalar oldu. Bazıları ağır işkencelere dayanamayarak hayatını kaybetti. Pek çoğu ise işkence sebebiyle kalıcı sağlık problemlerine ve hastalıklara yakalandı. Büyük acılar çeken işkence mağdurları, 12 Eylül 2010 tarihindeki anayasa referandumuyla umutlandı, işkencecilerden hesap sorulacağını umarak sandığa koştu. Referandumdan sonra işkence gördükleri Diyarbakır Cezaevi önünde bir araya gelen mağdurlar, topluca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu ve işkencecilerden şikâyetçi oldu.

Ankara’da bir dava açıldı ve yapılan yargılama sonucunda darbenin mimarlarından Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edildi. Ancak Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde kalanların bu davaya ilişkin yaptıkları müdahillik talepleri ise kabul edilmedi. Diyarbakır’da mağdurların başvurusu üzerine ayrı bir soruşturma başlatıldı. 2011 ve 2012 yılında Diyarbakır Cezaevi’nden adliyeye kadar yürüyen mağdurlar, şikâyet dilekçelerini savcılığa verdi. Mağdurlar, aralarında o dönemde cezaevinden sorumlu olan Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişiden şikâyetçi oldu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, mağdurların talebi üzerine başlattığı soruşturmada mağdurlara zamanaşımından dolayı ‘takipsizlik’ kararı göndermeye başladı. Mağdurlar, önümüzdeki günlerde takipsizlik kararına itiraz edecek.

Diyarbakır Askerî Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun öncülük ettiği çalışma kapsamında 2 bine yakın kişi şikâyetçi oldu. Şu ana kadar 1.500 dilekçe hakkında takipsizlik kararı verildi. Soruşturma kapsamında işkence gördüğünü anlatan mağdurlar, savcılık tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. Burada düzenlenen ve mağdurların işkence gördüklerinin bir kez daha belgelendiği raporlar Diyarbakır’daki savcılara gönderilmişti. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, buna rağmen zamanaşımından takipsizlik kararı verilmesine tepki gösterdi. “Faili meçhuller ve işkence insanlığa karşı işlenen suçlardır ve bunlarda zamanaşımı geçerli olmaz.” diyen Elçi, Ankara’da yapılan yargılamada karar çıkmasına rağmen aynı olayın Diyarbakır kısmının takipsizlikle sonuçlanmasına anlam veremediklerini dile getirdi. Diyarbakır Cezaevi gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğinin altını çizdi.

MAĞDURLAR: HANİ HESAP SORULACAKTI?

Diyarbakır Cezaevi’nde işkence gören Ferhat T., referandumun ardından hesap sorulacağı umuduyla savcıya başvurduklarını dile getirerek, “Adli Tıp Kurumu’na sevk edildim, orada işkence günlerimi anlattım, muayeneden geçirildim. Rapor hazırlandı ve savcıya gönderildi. Şimdi de takipsizlik kararı verildi. Hükümet mademki hesap soracağını belirtti, neden o zaman işkenceyi zamanaşımı dışında tutacak düzenleme yapmıyor?” diye sordu. Batman’da ikamet eden Ömer Ç. ise şunları söyledi: “Orada insanlık dışı, gerçekten anlatılmayacak muamele gördüm. Hesap sorulsun diye 2011 yılında referanduma evet dedim. Ama geldiğimiz noktada hesap sorulmadı. O dönem umutlarımızı ve gayretlerimizi kullanarak oy alan bir hükümet olduklarını görüyoruz şimdi.”