KCK davasında flaş karar!

KCK davasında flaş karar!
Diyarbakır'da görülen ve 32'si tutuklu 175 sanığın yargılandığı KCK ana davasında, mahkeme aylık tutukluluk değerlendirmesini yaptı. Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, sanık avukatlarının tahliye istemlerinin reddini istedi. 

Kararını açıklayan mahkeme, sanıklardan Abbas Çelik, Abdullah Bozkoyun, Ahmet İlan, Ahmet Makas, Ali Şimşek, Ethem Şahin, Atilla Koca, Burhan Karakoç, Çağlar Demirel, Erkan Pişkin, Hacı Erdemir, Hasan Hüseyin Ebem, Leyla Güven, Mahmut Okkan, Mehmet Akın, Mehmet Güzel, Mehmet Nesip Gültekin, Mehmet Salih Yıldız, Mehmet Tari, Mehmet Taş, Mikail Karakuş, Necdet Atalay, Osman Ocaklık, Ramazan Morkoç, Resul Erkaplan, Sara Aktaş, Tayip Temel, Tuncay Korkmaz, Tuncay Ok, Zeynel Mat ve Zülküf Karatekin'in tahliyelerine karar verdi.

Mahkeme kararının gerekçesinde, "Anayasa Mahkemesi'nin, 'Tutuklanan kişilerin makul süre içerisinde yargılamayı, soruşturmayı veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır.' ifadesinin uzun tutuklu hallerinin hak ihlali olduğu yönündeki görüşüne dayanak noktası haline getirmiş, bu hüküm ile ceza soruşturması kapsamında, tutuklanan kişiler bakımından yargılamanın makul sürede bitirilmesi ve sanıkların yargılamanın her aşamasında, serbest bırakılmayı isteme haklarının güvence altında olduğunu ifade etmiştir" denildi.

Kararda, üst sınırın 5 yılla sınırlandırılmasına atıf yapan mahkeme, sanıkların tutuklulukta geçirmiş oldukları süre, delillerin toplanmış olması, dosyada sanıklar hakkında henüz karar verilmemiş olması ve benzer konumda sanıkların tahliye edilmiş olmasını gerekçe gösterdi. Tutuklu sanıklardan Abdullah Aflatun'un ise silahlı terör örgütüne üye olma suçuyla ilgili kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, delilleri yok etme, gizleme, değiştirme, tanıkların üzerinde baskı yapma olasının bulunması gerekçe gösterilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.

CEZAEVİNDEN ÇIKTILAR 

KCK ana davasında tahliye olanlar Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden gece yarısı çıktı. Tahliye olanlar, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, aileleri ve BDP'liler tarafından karşılandı. 

Tahliye olanlar arasında bulunan Batman eski Belediye Başkan Necdet Atalay, cezaevinden çıkmanın mutluluk verici olduğunu belirterek, "Çıkmak güzel, ama geride bıraktığımız insanlar var. Gerçekten insanın başına gelince bazı şeyleri anlıyor. Çıkma halini ancak bizler anlayabiliriz. Sizlerde bizim yaşadıklarımızı yaşayarak anlayabilirisiniz. Geride insan bırakmak kadar kötü bir şey yoktur. Ama hepsi Kürt halkın yiğit evlatlarıdır. Sokakta suçüstü yakalanmış insanlar değildir. Bu halkın geleceği, özgürlüğü için mücadele ettikleri için, kavga verdikleri için cezaevindeler. İnanıyorum ki bu süreç nihayete erer. Halklar birbiriyle daha fazla kardeşleşir. Gerçek barış tecelli eder. Geride bıraktığımız arkadaşlarımızda bir an önce dışarı çıkar. Ben cezaevine girdiğimde kızım küçücük bir şeydi. Kameraların önünde ayrılmıştım. Şimdi yine beraberiz. Özgürlük değerli kıymetli bir şeydir" dedi. 

Tahliye edilen eski Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin ise 2009 yılında siyasi bir soykırım operasyonun Kürt halkına ve siyasetçilerine yapıldığını ileri sürüp, şöyle dedi: "Buradaki temel hedef Kürtlerin vermiş olduğu demokrasi ve özgürlük mücadelesini vurmaya yönelik bir operasyon olarak algılıyoruz. Yaklaşık 4,5 yıldır burada rehine tutuluyoruz. Tutuklanmamız nasıl ki siyasi bir kararla yapıldıysa, uyduruk gerekçelerle bu güne kadar cezaevinde tutulduksa bana göre bırakılmamız yine siyasi bir karardır. Bu mahkemelerde 4,5 yıllık süreç içerisinde yapılan yargılamalardı bize göre şekli yargılamalardı. Hukuki altyapısı ve gerekçesi olmayan yargılamalardı. Ama Kürt halkı bütün baskı ve uygulamalara rağmen kendi özgürlük ve demokrasi mücadelesini verdi. Her şeye rağmen mücadelesini sürdürdü ve bugün eğer burada bulunuyorsak yine bu halkımızın mücadelesi sayesinde buradayız ve bırakılmış durumdayız. Bunlara rağmen sevindik dersek doğru olmaz çünkü şuanda gördüğünüz bu duvarların arkasında 10 binlerce insanımız sırf düşüncelerinden dolayı politik yaklaşımlarından, tutumlarından dolayı içeride kalmaktadır. Kimileri çok ağır cezalar almış durumdadır. Bu insanlarımız bırakılmadığı sürece doğru olamayacağını düşünüyorum. Bunların tek suçu kendi halklarının üzerlerindeki baskıları kınamaktı. Yeni bir sürece giriyoruz. Sayın Öcalan'ın başlatmış olduğu yeni bir barış süreci var. Bu barış sürecinden dolayı da umuyorum ve diliyorum ki hükümet bu süreci doğru değerlendirir. Ve en kısa sürede de gerekli adımı atar. Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir. Türkiye halkını bir bütün olarak zorunla birliktelikten gönüllü birlikteliğe dönüştürecek ve bir arada kardeşçe yaşama olanakları yaratacağı umuduyla sorumluluğa davet ediyorum."