Kesk’ten Kobani İçin Basın Açıklaması

Kesk’ten Kobani İçin Basın Açıklaması

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde KESK bileşenleri bir araya gelerek Kobani’de yaşananlar için basın açıklaması düzenledi.
Lezgo’nun Parkında bir araya gelen KESK bileşenleri adına Aynur Özbadem yaptığı açıklamada, "Ortadoğu’da yıllardır emperyalistler tarafından desteklenen ve Ortaçağ karanlığının 21. yüzyıldaki en acımasız temsilcisi olan eli kanlı IŞİD çetelerinin Kobane’ye yönelik saldırıları yoğunlaşmış, binlerce insan yeni bir katliam tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır" dedi.
Özbadem, "Yüzyıllardır bir arada kardeşçe yaşayan farklı kimlik, inanç ve mezhepten halkları karşı karşıya getirme politikalarının somut bir ürünü olarak ortaya çıkan IŞİD, bugüne kadar yüzlerce insanı canice öldürmüş, mazlum halkları kıyımdan geçirmiş, kendisine biat etmeyen herkesi katletmiştir.
IŞİD, günlerdir Rojova’nın Kobane kantonuna tanklar, füzeler ve ağır silahlarla saldırmaktadır. Kobane’ye yönelik bu saldırı, sadece Kobane halkına yönelik değildir. IŞİD, aynı zamanda Kobane’de yaratılan demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü değerlere saldırmaktadır" dedi.
Halkların kendi kaderini belirleme hakkına karşı yapılan her saldırının, her katliamın açıkça insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suç olduğunu kaydeden Özbadem, şunları söyledi:
"Bölgede yıllardır sürdürülen ayrımcı ve mezhepçi politikalardan güç alan IŞİD çetelerinin herhangi bir dış destek almadan bu kadar hızlı ilerlemesi, Türkiye sınırlarına dayanması mümkün değildir. Bugüne kadar katliamcı IŞİD çetelerini besleyip, destekleyenlerin, Ortadoğu’da yaşanan ve önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel katliamların ve acıların bir numaralı sorumlusu olduğu açıktır.
Türkiye’de günlerdir emek ve demokrasi güçleri Kobanê’de yaşanan insanlık dramına dikkati çekmeye çalışmakta, kamuoyunu yeni bir katliama karşı uyarmaktadır. AKP Hükümeti’nin bütün dünya tarafından bilinen IŞİD’e desteği ve sempatisi, son birkaç gün içinde ülke çapında yapılan IŞİD protestolarına yönelik devlet şiddeti ile bir kez daha onaylanmıştır. Polis, faşist güçler, Hizbullah ve IŞİD yandaşları, günlerdir Türkiye’nin dört bir yanında Kobane direnişine sahip çıkan halka silahlarla, satırlarla ve gaz bombaları ile saldırarak 25 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olmuştur. AKP hükümeti, IŞİD çetelerinin katliamlarına ülke içinde izlediği şiddet politikaları ile destek vermiştir.
Türkiye’de 1990’lı yıllardan bu yana ilk kez 6 ilde ve onlarca ilçede sokağa çıkma yasağı ilan edilerek, yeni bir Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasına gidilmiştir.
Gezi’den Lice’ye Lice’den Kobane’ye halka reva görülen yine şiddet, zor ve baskı olmuştur. Demokratik tepkilere yönelik en yetkili ağızlardan çıkan “misliyle karşılık verilecektir” ifadeleri, siyasi iktidarın kendi halkına karşı resmen savaş ilan etmesi anlamına gelmektedir.
Hükümetin, emniyet güçlerinin ve destekçileri olan basınının iş birliği ile demokratik eylemlere karşı uygulanan sistematik devlet şiddetini gizleme gayretleri ise dikkat çekicidir. Hükümetin Kobanê’yle dayanışma eylemlerini kendisi için bir “iç tehdit” olarak görmesi ve sokağa çıkan, sesini duyurmak isteyen yurttaşlara saldırmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Kürt sorununun demokratik ve barışçı yöntemlerle çözümündeki umutlar, Türkiye’nin Kobanê politikası ile tamamen bitirilmek istenmektedir. Bunun anlamı Türkiye’nin siyasi iktidar eliyle yeni bir kaos ortamına sürüklenmek istenmesidir. Bu kaostan en çok zarar görecek olanlar Türkiye’deki emekçiler, halklar ve tüm ezilenler olacaktır.
Bugün ağır bir saldırı altındaki Kobane’yi savunmak, sadece Ortaçağ karanlığını temsil eden IŞİD barbarlığına karşı olmayı değil; aynı zamanda emperyalist güçlerin savaş ve işgal planlarına karşı halkların kardeşliğini ve demokratik geleceğini savunmak anlamına gelmektedir.
IŞİD’in ve siyasi destekçilerinin giderek şiddetlenen saldırıları ve sokak ortasında işlenen cinayetler karşısında sessiz kalmak, yaşananları onaylamak anlamına gelmektedir. IŞİD saldırıları ve katliamları karşısında tüm insanlık yeni bir sınavla karşı karşıyadır. Günlerdir insanlık için, halkların geleceği için direnen Kobane halkı, hepimiz için, tüm insanlık için direnmektedir. Kobane’nin savunulması, aynı zamanda insanlığın en temel değerlerinin, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşliğin savunulması demektir.
Kamu emekçileri olarak Kobane’de yaşanan insanlık dramı karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamız mümkün değildir. Sadece Kobane’yi değil, insanlığın en temel değerlerini savunduğumuzu göstermek için, bir kez daha savaş politikalarının ağır bedelini ödememek için 9 Ekim tarihinde tüm Türkiye çapında iş bırakarak alanlardayız.
IŞİD barbarlığına ve emperyalist planlara karşı tüm kamu emekçilerini, halkların kardeşliği için seferberlik ruhuyla dayanışmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz."
KESK bileşenleri yapılan basın açıklamasının ardından oturma eylemi yaptı. Oturma eyleminin ardından KESK bileşenleri sessiz bir şekilde dağıldı.