Kılıçdaroğlu'ndan çok sert Kudüs tepkisi

Kılıçdaroğlu'ndan çok sert Kudüs tepkisi

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Filistin halkına yapılan bir katliamdır, katliamı yapanları şiddetle kınıyoruz. Beklerdik ki bütün dünya ayağa kalksın. Amerika'da kendi iç sorununu çözemeyen bir başkan sorunu gündemden düşürmek için İsrail ile ilgili başka politikaları yürürlüğe koydu. 18 yıldır başkana verilen yetki kullanılmadı. Tel Aviv'den Kudüs'e Amerika'nın büyükelçiliği taşındı. Gönül isterdi ki sayın Trump da bunu uygulamasın. Hem diyeceksiniz ki bizim ülkemizde demokrasi var, ama öbür taraftan aynı Ortadoğu'ya müdahale ediyorusunuz. Ortadoğu'nun kan gölü olmasından sessiz kalmanın ötesinde teşvik ediyorsunuz. Pimi çekilen bir bombayı Ortadoğu'nun kalbi olan Kudüs'e yerleştirdiler. Dün pazartesiydi. Tarihe kanlı pazartesi olarak geçecektir. Kanlı pazartesiyi hiçbir Ortadoğulu ve hiçbir dünyalı unutmamalıdır. Bir tarafta ellerinde en gelişmiş silahlar diğer tarafta sadece ve sadece barış gösterisi, kendi topraklarını isteyen bir Filistin halkı var. Ve siz gelişmiş silahlarınızla insanları katlediyorusunuz. Bu mudur insanlık, bu mudur ahlak, bu mudur adalet? 21. yüzyılda bu kavramlar nasıl oldu da bu kadar değersizleşti. kendi ülkesinde sayın Trump bilimadamlarına sorsun, insan hakları aktivistlerine sorsun. nasıl oluyor da Ortadoğu kan gölüne dönüşüyor? Elbette ki Ortadoğu'da barışın olmasını isteriz. Ama bu barış islahla, kavgayla olmaz. Birleşmiş Milletler kararlarını uygulamıyorsun, tanımıyorum diyorsun, ben istediğimi yaparım diyorsun. İstediğini yaparsan tarihe kanlı pazartesileri maledersin, başka bir şey yapmazsın. İnsanlık tarihi seni yaşam boyu lanetler. Bıkmadık mı insanların öldürülmesinden? 70 yıldır kendi vatanları için mücadele ediyorlar. Bir insanın kendi vatanı için mücadele etmesi kadar doğal hangi hak olabilir? Filistinli kardeşlerimiz vatanları için mücadele ediyorlar. Kendi topraklarından sürüldüler. Gazze'de Batı Şeria'da Lübnan'da gidin bakın mülteciler var. Kendi toprağında insan mülteci olabilir mi? kendi toprağında ikinci sınıf vatandaş olabilir mi? kendi vatanını savunmak istiyor. kadim Ortadoğu kültürünü savunmak istiyor. Kudüs'ü savunmak istiyor. Acımasızca o insanların üzerine kurşun yağdıranları tarih asla ve asla unutmayacak. O gencecik çocukların ellerinde silah yok, tankları yok, topları yok sadece sadece slogan atıyorlar, yürüyüş yapıyorlar ve mücadele ediyorlar. Buna bile tahamülleri yok. Kimse bundan sonra kalkıp da dünyaya demokrasi dersi vermesin. Her demokrasi dersi verdiklerinde onlara kanlı pazartesileri hatırlatmak insanlığın temel görevlerinden biri olmalıdır. 

Ortadoğu'da Amerika artık ara bulucu olma rolünü tamamıyla kaybetmiştir. Çünkü taraftır, İsrail hükümetinden yana taraftır. Dolaysıyla Trump yönetiminin, Ortadoğu'ya barış getirme şansı artık yoktur. Trump yönetimi Ortadoğu'ya kanı ve gözyaşını getirir artık, ölümleri getirir artık. 

3 günlük yas ilan edildi. Doğrudur. Aynı kültürü paylaştığmız, tarihte aynı coğrafyada birlikte yaşadığımız insanların katledilmesi karşısında Türkiye'nin susması doğru değildir. Asla ve asla unutmayacağız, her Filistinli kendi toprakları için mücadele ediyor. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da Filistinli kardeşlerinin sonuna kadar yanında olacaktır. Bizim düşüncemiz gayet nettir. Bugün böyle yarın böyle düşünmeyiz. Ortadoğu'da yaşanan dramlardan sonra iki kez dış politikada sorumlu olan genel başkan yardımcısını Filistin'e gönderdim son iki yılda. Filistinli kardeşlerimize şunu söyleyin dedim; CHp olarak Filistin davasını her dönem savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Hiç kimse unutmasın. 1968'lerde gencecik çocuklarımız Filistin Kurtuluş Örgütü'nün ve Filistinlilerin davasını savunmak için Filistin'e gittiler bunların başında da Deniz Gezmiş geliyordu.   Geçmişte bizim çocuklarımız Filistin'e gidip mücadele ederken dönemin hükümetleri onları eleştiriyorlardı "sizi ne işiniz var Filistin'de" diye. o çocukların mezarları şu an Filistin'de. Filistinliler o çocukları bağrına bastı. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak biz Kuvvayi Milliyeciler olarak nerede bir mazlum halk varsa o halkın yanında olmak bizim boynumuzun borcudur. Gönül isterdi ki bu katliam kaşrısında dünya ayağa kalksın. Kısık seslerle proestolar yapılıyor. Arap dünyası birbirini yiyen Arap dünyası. Biraraya gelip Filistin'e sahip çıkamıyorlar. Bundan daha büyük bir ayıp tarihte yoktur. Egemenlerin oyuncağı olan bir yönetimden hayır gelmez. 

Biraz sizi geriye götüreyim. 15 Temmuz 1092. Bir cuma günü... 40 günlük kuşatmadan sonra Kudüs düşer. Haçlı orduları tarafından. Büyük bir katliam , müslüman katliamı başlar. İki günlük bir yağma yapılır, katliamdan sonra El Haravi şu notu düşmüştür tarihe: Müslümanların ülkeleri bundan önce hiç bu kadar vahşice perişan edilmedi. Sadece müslümanlar değil yahudiler de katledilir Haçlı Seferleri sırasında. 1092 aslında Filistinlilerin mülteci olarak başka ülkelere sürülmelerinin tarihidir. 1092'den beri kendi vatanlarını savunuyorlar. 

2 Ekim 1187. Aradan 95 yıl geçmiştir. Yine bir miraç kandili gecesinde büyük komutan Kudüs'ü geri alır. O komutanın adı Selahattin Eyyübi'dir. Alır ama hiç kimseye dokunmayacaksınız talimatı verir. İslamiyetin bir barış, sevgi dini olduğunu söyler. Kimsenin burnu kanamasın der. Kudüs'ten ayrılmak isteyenler de ayrılabilir der. Haçlı Seferler ile Selahattin Eyyübi'nin Kudüs'e bakış açısı budur. Biri insani biri vahşi. Hiç kimseyi inancından ötürü öldürmemiştir. Asla ve asla talana izin vermemiştir. Kabir kilisesi var kutsal kabul edilen, onun yıkılması önerisini reddetmiştir. El Aksa caminin üstindeki haçı indirmiştir gül suyuyla yıkamıştır ve orayı tekrar müslümanlara ibadethane olarak açmıştır. Altın yığmak için değil, katliam yapmak için değil Kudüs'e barışı getirmek için gitmiştir. Bugün aynı anlayış, Haçlı Seferleri'nin anlayışı vardır. 21. yüzyılda siz 60'a yakın Fİlistinli'yi katledersiniz dünya buna seyirci mi kalacaktır? Kudüs'ün üç semavi dinde de önemi vardır. Herkesin saygı duyduğu bir kenttir. 

Hükümetten ne istiyoruz. Hükümet 3 günlük yas ilan etti. Gayet güzel. İsrail hükümetini en sert şekilde eleştirdi. Gayet güzel. İki şeyi ayırıyoruz, farklı inançlardan olan insanlara her zaman saygımız vardır. Bizim eleştirimiz bu uygulamayı yapan iktidarlara halka değil. Ne yapılmalı: Bir, ilk işi yaptılar dönem başkanlığı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatını acilen toplantıya çağırdılar. Ama bu toplantıya çağrılma bir sözle bir araya gelelim konuşalım, ertesi gün dağılalım toplantısı olmamalı. Burada kararlar alınmalı ve kararlar titizlikle aynen uygulanmalı. Kanlı pazartesiyi dünyaya unutturmamak için kararların alınması ve o kararların uygulanmasının takip edilmesi lazım. İki, İsrail'deki büyükelçimizi derhal ama derhal geri çekin. İstişare için değil kesin göndermemek üzere geri çekeceksin. Üç, İsrail ile Mavi Marmara dolaysıyla yapılan sözleşme bizim onurumuza dokunuyor. İsrail ile yapılan 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi ön gören kanunu derhal iptal edeceğiz etmeliyiz.  Üç şart vardı; Gazze'de abluka kalkacak, kalkmadı, tazminat verilecek ve özür dilenecek. Ne tazminat verdiler ne özür dilediler. O zaman bu katliam sonrası yapacağımız ilk iş bu kanunu derhal iptal ettirmektir. 

Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak için oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin büyükelçiliği olarak bütün dünyaya ilan edin. Hükümetten bunları bekliyoruz. Ve takipçisi olacağız. Hiçbir eleştiri yapmıyoruz, eleştirinin, kavganın zamanı değil. Dört tane konudan size her türlü desteği veririz. Meclis tatile girmeden önce o kanunu iptal edin kardeşim. Belki diyebilirler ki, 20 milyon dolar aldık ne yapacağız? Söz veriyorum, 20 milyon doları ben size bulacağım. Götürüp İsrail hükümetine verin. Hala olaylar devam edecek, öyle anlaşılıyor. Biz islamiyeti sabrın dili olarak biliriz. Marifetin ve bereketin dini olarak biliriz. Sadece kendi ülkemizde huzur değil bütün dünyada huzur olmasını isteriz. Filistinli kardeşlerimizin de rahat bir ramazangeçirmeleri bizim en büyük arzumuzdur. O coğrafyadaki her acıyı paylaşmak bizim namus borcumuzdur. Onlarla beraber olmayı her zaman sürdüreceğiz.