Kılıçdaroğlu'ndan erken seçim çağrısı!

Kılıçdaroğlu'ndan erken seçim çağrısı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının istifasının ardından kendilerine yöneltilen eleştirilere "Biz belediye başkanlarını değil, demokrasiyi koruyoruz" sözleriyle yanıt vererek erken seçim çağrısında bulundu. CHP lideri, "Şimdi teklif ediyorum. 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için. Buyrun gelin seçimleri erken yapalım" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Türkiye bir sorunlar yumağı halinde. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bundan 3 veya 4 yıl önce ilk kez taşeron işçiliği dile getiren, ilk kez onlarla toplantı yapan bu kardeşinizdi. Tamamına sahip çıktık. Sizin haklarınızı sonuna kadar savunmak benim boynumun borcudur. Bu işin sağı solu yoktur. Bu iş alın teri işidir. O nedenle biz insana değer vereceğiz. Bütün değerlerimizin de arkasında duracağız.

Aylardır Enis Berberoğlu hapiste. Bir de fıtık ameliyetı oldu. Beni üzen bir ameliyatın havuz medyası tarafından istismar edilmesi. Vay efendim, "Hapis yatmamak için ameliyat oluyor". Enis Berberoğlu "Burada kalmayacağım beni hapishaneye götürün" dedi, bunlara ders olsun diye. Bunların gözü o kadar kararmış ki, kim yanlarında değilse yakılması yıkılması lazım. Berberoğlu güzel bir kitap yazdı. "Siz yürürken, ben yatarken" diye. Bu kitabın bütün gelirini gazetecilik stajı yapan öğrencilere bağışlayacak. 

"GAZETECİLER HAPİSTEYSE O ÜLKEDE DEMOKRASİ YOKTUR"

Bugün Birgün muhabiri Mahir Kanaat'in duruşması var. Aylardır içeride, bir türlü yargı önüne çıkarılamıyor. Berat Albayrak'ın maillerini paylaşmış diye. Onun attığı mailleri paylaşmak suç mu? Benim Amerika ziyaretinde her saatim Berat Albayrak'a bildiriliyordu. Ben üzüldüm mü? Hayır. Bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyorum. Cumhuriyet yazarları neredeyse 1 yıllarını dolduracaklar. Eğer bir ülkede gazeteci hapisteyse o ülkede demokrasi yoktur.

Hapiste olan gazeteciler belki bir cümle dahi olsa CHP'yi övmemişlerdir. Bizi savunmak zorunda değiller. Onlar gazeteciler. Kalemleri özgür olsun diyorum. Hapisteler, onların haklarını yine demokrasiye inanan bir kişi olarak ben savunuyorum, sonuna kadar da savunacağım.

İnsan hakları savunucuları da hapiste. Büyükada'da toplantı yapmışlar. Bu gizli toplantı. Yüzme havuzunun yanında ne gizli toplantısı. Bu aktivistler daha önce AK Parti'nin bakanlıklarında da görev yapmışlar. Ne söylüyor bu insanlar? Bizim zaten bu olayların üzerinde durmamızın nedeni Türkiye'nin itibar kazanmasıdır. Gazeteciler, aktivistler hapisteyse itibar kazanamaz. 

"İHSAN ELİAÇIK 28 ŞUBAT'TA HAPİSE ATILAN BİR KİŞİDİR"

Bazı belediyeler kitap fuarları düzenlerler. Kayseri Büyükşehir Belediyesi de bir kitap fuarı düzenlemiş. Her görüşten insan fuara gelir. Yazarla okuyucu arasında sıcak ve samimi bir ilişki ortaya çıkar. İhsan Eliaçık, hepimizin bildiği, saygıdeğer bir isim. İnancına bağlı. Bu konuda onlarca, yüzlerce araştırması var. Düşünce, inanç özgürlüğünü savunur. Çok sayıda eseri vardır. Fuara gider imza gününe katılmak ister ama belediye oraya gelip kitaplarını imzalamasını ve konuşmasını yasaklar. Bu en büyük hakareti Kayserililere yapıyor. 

Kayseri dışarıdan destek almadan kendi sanayisini iç dinamikleri ile gerçekleştiren şehirdir. Yayınevine yasak getireceksiniz, ancak polisler koruyabilecek İhsan Eliaçık'ı. Bu Kayseri'ye yapılan en büyük hakarettir. İhsan Eliaçık, 28 Şubat sürecinde tutuklanıp hapise atılan bir kişidir. Niye düzenledin sen o kitap fuarını? İbrahim Kaboğlu için de yasak getirmişler. Bunlar bizde demokrasi olmadığını, büyük bir ihtimalle de tek adam telefon etmiştir bunları içeri sokmayın diye. Demokratsa tepki göstermesi lazım. 

ŞIRNAK'TA KÖMÜR OCAĞINDAKİ GÖÇÜK

Şırnak'ta 17 yaşında bir çocuk kömür madeninde çalışıyorsa herkesin oturup düşünmesi lazım. Yaparlar mı? Asla yapmazlar. Onlar köşeyi nasıl döneceklerini düşünüyorlar. Şırnak'taki kardeşlerime de sesleniyorum. Artık şapkayı önümüze koyup düşünme zamanıdır. Hakkari'deki, Bitlis'teki, Diyarbakır'daki kardeşim, düşüneceksin. Kim senin sorunlarını çözmek için çalışıyor? 

Bu olaydan sonra hemen açıklama yapıldı. Maden ocağı kaçak diye. Oysa kaçak değildi. İhale ile verildi. Resmi Gazete'de yayımlanmış. Bir bakan yalan söyleyebilir mi? Dokularına işlemiş. Yalan söyleyen bakanın görevini bırakması lazım. 

Uyuşturucu çocuklarımız için büyük bir tehlike. Anneler ve babalar perişan vaziyette. Bu sorunun üzerine gitmek lazım. Çözüm yeri TBMM. Sorun nasıl çözülecek? Oturup konuşulacak onun üzerine tedavi yani yasalar çıkacak. Bu uyuşturucu olayını Meclis'te konuşalım. Rapora bağlayalım ve gereğini yapalım. Biz bunu verdik, iktidar partisinin milletvekillerinin oyları ile reddedildi. Çocuğu olan bütün annelere sesleniyorum. Bir AK Parti milletvekili gelir, 'Derdiniz var mı?' diye sorarsa deyin ki; CHP önerge verdi siz niye bu önergeye 'hayır' dediniz. 

"ADİL ÖKSÜZ OLAYI HALA BİR MUAMMADIR"

OHAL 1 yılı aştı. Bu ülkenin kadınları, özellikle siz anlatın. 2 tane 15 Temmuz var. Halkın 15 Temmuz'u, sarayın 15 Temmuz'u. OHAL ilanı ile sivil darbe imkanı sağlayan sarayın 15 Temmuz'u var. Binlerce kişiyi hapise attılar. Her darbe kendi hukukunu yaratır. Bir komisyon kurdu TBMM. 15 Temmuz darbesini kim yaptı? O komisyonu engellediler. İfade vermesi gereken kişileri davet etmediler. Adil Öksüz'ü serbest bıraktılar. Adil Öksüz olayı hala bir muammadır. Kullandığı cihazı hangi kurum ithal etmiştir? Bunun hesabını verecekler. Biz biliyoruz.

Öğrencilerin, erlerin, erbaşların ne günahı var. Komutanın verdiği emri, seni dinlemiyorum deme şansı yoktur. Dayısı olanlar, parası olanlar, siyasi arkası olanlar dışarıda. Bir de kayınpederin de çok iyiyse damat olarak keyfin keyif. 

20 Temmuz darbesinden sonra yaratılan iklim nedeniyle hakimler bile adalet dağıtamaz noktaya geldiler. Siz adaleti dağıttığınız sürece tarihte yerinizi alacaksınız. 

"'İSTİFAYA ZORLUYORSUN' DİYORLAR, 'BEN YAPARIM' DİYOR"

KHK ile her şeyi yapıyorlar. Parlamento çalışıyor ama göstermelik çalışıyor. 'Ben istediğim parayı istediğime veririm' diyor. 'Belediye başkanları vardı, millet seçmişti, görevden alıyosun, istifaya zorluyorsun' diyorlar, 'Ben yaparım' diyor.

Devlet akılla yönetilir, birikimle yönetilir. Bütün milletin iradesi bir kişiye teslim edilmiş olur. Tarihte örnekleri var; Hitler, Mussolini, Pinochet. Tek adam rejiminde tek adamı kandırırsanız memleketi felakete götürürsünüz. Sarayında dahi her gece bir odada yatıyorsa ve korkuyorsa, korkan adam ülkeyi mi yönetir. 

Türkiye devletinin bütün sırlarını bir terör örgütüne devreden vatan hainidir. Kozmik odayı terör örgütüne açtın. Bunu hesabını vereceksin sen. 

"İHANET ETTİYSEN, HAİN KİM?"

'Biz bu şehrin kıymetini bilmedik' diyor. Bilmediler. 'İhanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum' diyor. Hainler devleti yönetemezler. O kuleleri de CHP dikti diyeceklerdir. Nerede bir ihanet görseler CHP'yi suçluyorlar. 'Bu kuleleri yıkın' dediler, yıkmadılar. Danıştay karar verdi, şehrin silüetini bozuyor. Kararı kimse takmadı. İhanet ettiysen hain sensin kardeşim, kim olabilir. Geçen gün beraber kurdele kestiler. Ne biçim küsme. 

"İTİRAF ETTİĞİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ"

İtiraf ettiği için teşekkür ediyoruz. Ama doğrudan doğruya ihanet ettiğini söylediği içinde bize bu fırsatı verdi. Kendisine yürekten teşekkür ediyorum. 'Benim haberim yoktu' diyemez. Bir bakanı vardı, uzun yıllar TOKİ başkanlığını yaptı. Ne dedi? 'Ne yapıldıysa Başbakan'ın talimatıyla yapıldı' dedi.

"DEMİRDEN KORKAN TRENE BİNMEZ"

CHP'li belediyelerin de üzerine gidilecekmiş. Gidin kardeşim. Demirden korkan trene binmez. Bizim belediye başkanlarımız namuslu adamlardır. Bizim belediyeler yeşili seviyorlar, doları yeşilini değil. İnsanı seviyorlar. Bizim belediyelerimizin olduğu yerler, suç oranının en düşük olduğu yerlerdir. Gençlere, yaşlılara kapılar sonuna kadar açıktır. Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Endişemiz yok. Kendi kabahatini örtmek içni bizi içeri alacaksın. Bunu zamanında FETÖ denemişti zaten.

"17 AY BEKLEMEYELİM, SEÇİMİ ERKENE ALALIM"

Gezi olayları sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Demokrasi sadece seçim değil' demişti. Doğru. Buna Sayın Erdoğan kızmıştı. 3 Haziran 2014'te 'Demokrasi sandıktan geçer' diye. 'Demokrasi sadece sandıktır. Halkın iradesini birileri ipotek altına almasın' diyor. Yüzde 49.5 oy alan başbakanı görevden aldı. 'Milli iradeyi tanımam' diyor. Seçimle gelen belediye başkanlarını şantajla istifaya zorluyor. 'Süre müre yok' diyor. Devlet milli iradeye, halka saygıyla yönetilir. Suçluyorsun, tehdit ediyorsun, şantajla istifaya zorluyorsun. Bunun adı kirli pazarlık. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişi kirli pazarlığın aktörüdür. Namus ve şeref kavramını yüreğinde taşımayan insanların o koltukta oturmaya hakkı yoktur. Tek adam rejimi kaos üretiyor. Baskı ile şantaj ile devlet yönetilir mi? Biz belediye başkanlarını mı koruyoruz? Hayır biz demokrasiyi koruyoruz. Şimdi teklif ediyorum. 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için. Buyrun gelin seçimleri erken yapalım.

"AÇIKÇA SANA MEYDAN OKUYORUM"

367'yi bulamama kaygınız mı var? Söz getirin, destek verelim. El mi yaman bey mi yaman? Demokrasiyi artık daha fazla katletmeyelim. Milletten mi korkuyorsun? Sen milletten korkmuyorsan açıkça sana meydan okuyorum, gel kardeşim seçimi yapalım.