Son konu: Basın fotoradçılığı

Son konu: Basın fotoradçılığı
Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi (BKK) ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) işbirliğiyle bu sene dördüncüsü yapılan Uluslararası BursaFotoFest kapsamındaki son panelde ‘Basın fotoğrafçılığı’ konusu ele alındı. Koza Salonu’ndaki panelin moderatörlüğünü Türk fotoğraf sanatının önemli ismi Kamil Fırat üstlenirken, Milliyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Ercan Arslan, Sabah Gazetesi Fotoğraf Editörü Kutup Dalgakıran ve Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Afrika Görsel Haberler Editörü Erhan Sevenler konuşmacı olarak katıldı.

Basın fotoğrafçılığı konusunun bir tarafında muhabirlerin, diğer tarafında ise editörler ve gazetelerin politikalarını belirleyen mekanizmaların olduğunu aktaran Kamil Fırat, bu mekanizmalar arasındaki ilişkilerden başlanılması gerektiğini dile getirdi. Bir fotoğraf yayınlandığında ve yayınlanmadığında fotoğrafçının sorumlu kabul edildiğine dikkat çeken Fırat, aslında birçok konunun fotoğrafı çekilmiş, ancak yayınlanmamış olabileceğini aktardı. Gazetelerin son birkaç senedir herkesi foto muhabiri yapma yolunda ilerlediğine dikkat çeken Fırat, neyin gerçek, neyin kurmaca olduğu konusunda soru işaretlerinin de arttığını belirtti.

Milliyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Ercan Arslan, Türkiye’deki basın fotoğrafçılığı ve ne durumda olduğu konusunda bir sunum yaptı. Dünyada bilgi kaynağının basın olduğunu söyleyen Ercan Arslan, basın alanında hızlı bir değişim yaşandığını, yakın zamanda gazetelerin dijital ortama geçeceğinin konuşulduğunu belirtti. Buna rağmen diğer iletişim araçları içerisinde en entelektüel olarak gazeteyi gösteren Arslan, haberin, insanları bilgilendiren bir olayın özeti olduğunu ifade etti. Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre, gazeteyi eline alanların yüzde 60’ının manşeti okuduğunu, yüzde 9’unun ise geçiş bölümüne geçiş yaptığını dile getiren Arslan, “Yani sadece Türkiye’de değil, dünyada da aynı sıkıntılar var. Ama gazeteyi alan herkes fotoğrafa bakıyor. Gazetede ilk okunan yazı, fotoğrafın altında bulanan yazıdır. Dolayısıyla haberi okutmak, muhabirin yeteneğine kalmış. Türk insanı görmediğine inanmadığı için Türkiye’deki gazeteler çok fotoğraf kullanıyor. Suriye, Irak başta olmak üzere her yere foto muhabirleri gönderiliyor. Foto muhabirinin sorumluluğu ve ayrıcalığı var. Tek fotoğrafla her şeyi anlatmaya çalışıyorsunuz ve herkesin giremediği yere girebiliyorsunuz” dedi.

Türkiye’de bir iki kurum dışında bir gazetede foto muhabirleri servisi bulunmadığını söyleyen Arslan, gazete kupürlerinden örnekler sundu. Birçok dünya liderinin imaj ve güç gösterisi olarak fotoğrafı kullandığını hatırlatan Arslan, “Fotoğrafın icadından bugüne kadar manipülasyon hep yapıldı. Günümüzde ise arttı. Önümüzdeki dönemde bireysel çıkışlar olacaktır. Ancak genel anlamda bu işin yapılamayacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Afrika Görsel Haberler Editörü Erhan Sevenler, işe yeni başladığı senelerde foto muhabirliğinin daha değerli olduğunu ifade etti. O dönemde sayılarının az olduğunu ve negatif fotoğraf makinesiyle dünyanın bir ucuna gidip filmi yıkayıp, tarayıp, normal telefon hattı bulup Türkiye’ye göndermeye çalıştıklarını anlatan Sevenler, “Bazı teknik detayları bilmek gerekiyordu. Doğru yerde doğru zamanda olup fotoğrafları çekmek gerekiyordu. Ama şimdi işler kolaylaştı ve etrafta çok fazla foto muhabiri var. Bizler Türk fotoğrafçılarını bulup, dünyanın farklı yerlerinde görevlendiriyoruz. Benim kendi bölgemde 7 tane foto muhabiri çalışıyor. Yurtdışında Türk foto muhabirlerini markalaştırmaya çalışıyoruz. Eğitimler veriyoruz. Anadolu Ajansı olarak son dönemde savaş muhabirliği eğitim veriyoruz. 2 hafta süreyle Ankara’da özel kuvvetlere mensup insanlar tarafından eğitimler veriliyor” dedi.

Haber fotoğraflarında çok fazla manipüle olduğunu, artık fotoğrafların sorgulandığını aktaran Sevenler, özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan kendilerine gerçek olmayan fotoğrafların çok geldiğini ekledi.

Ağırlıklı olarak Ortadoğu ve Afrika bölgesinde çalıştığını, zaman zaman kendisinin de bölgeye gittiğini söyleyen Sevenler, bölgede ellerine basit makineler alıp fotoğraf çeken gençlerin olduğunu, bunları çoğunun da öldüğünü anlattı. En büyük sıkıntı duydukları konunun bu olduğunu belirten Sevenler, “Bu gençler sokaklarda yatarak, terör örgütüyle takılarak fotoğraf üretip dünyaya satmaya çalışıyor. Birçoğu hayatını kaybediyor. Geçen sene Reuters adına aylık 800 dolara çalışan 17 yaşındaki bir çocuk çatışmada hayatını kaybetti. Reuters, çocuğun 18 yaşında olduğunu iddia etti. 17 yaşında olduğu anlaşıldı ama hiçbir tazminat ödenmedi. Buna benzer dünyaca birçok olay var. Haber fotoğrafçılığında durum pek iç açıcı değil. Dünya genelinde her sene ölen gazetecilerin yüzde 80’i foto muhabiri oluyor” diye konuştu

Sabah Gazetesi Fotoğraf Editörü Kutup Dalgakıran ise, sayfa editörlerinin eline gelen fotoğraflara fotoğraf editörlerinin çok fazla müdahale etme imkanı bulunmadığını vurguladı. Türkiye’de fotoğraf editörlüğünün bilindiği ve okunduğu gibi hiçbir zaman olmadığını söyleyen Dalgakıran, sayfaları kontrol eden fotoğraf editörü bulunmadığını anlattı. Program, soru cevap bölümüyle sona erdi.