Söylemek İstediklerini "heykeller"le Anlattılar

Söylemek İstediklerini "heykeller"le Anlattılar

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi olan Yağmur Alkış, Özgür Yenidoğan ve Batıkan Bostancı, Eskişehir Güzel Sanatlar Galerisi’nde "Monologlar" adlı heykel sergisi açtı.
Söyleyecek sözlerini yaptıkları heykellerle anlatan genç sanatçılar Alkış, Yenidoğan ve Bostancı’nın sergi ile ortak görüşleri şöyle: “Bu sergiyi planlarken belli bir konsept oluşturma çabasına girmemeye özen gösterdik.Ortaya koyduğumuz işler bizlerin söylemlerinden oluştu ve hepimizin ortak yada farklı konular üzerine söyleyecek bambaşka sözleri vardı. İşte Monologlar böyle ortaya çıkmış oldu. Bu başkalıklar bir bütünü oluşturdu. Sergideki çalışmaları yaklaşık bir yıl gibi bir süre içerisinde tamamladık.”
"İKİ KELAM LAFIM VAR"
Son yaptığı çalışmalarında kadın vücudunun kendisini çok besleyen formlardan biri olduğunu belirten Yağmur Alkış, "Bunun yanı sıra bir şekilde varoluşunun ya da noksanlığının bende rahatsızlık hissi uyandırdığı konularda çalışmalarımda yer vermeye çalıştım. Bu bir nevi benimde söyleyecek iki kelam lafım varın dışa vurumuydu. Faili Meçhul adlı çalışmada yaratım sürecinde bende bu duyguyu yoğun olarak uyandıran eserlerden birisiydi" dedi.
"ÖNCELİKLE KAYGIM TEKNİK VE ESTETİK OLMUŞTUR"
Özgür Yenidoğan ise, "İçeriğin, heykel sanatında biçimin ve estetiğin etkili kullanılmasıyla ifade edebileceğine inanıyorum. Bu yüzden öncelikle kaygım teknik ve estetik olmuştur. İşlerimin birbirlerinden farklı alt metinleri var. Lakin benim de en çok anlatımına güvendiğim ‘kalabalık’ adlı metal heykel çalışmam. İnsan nüfusunun sanayi devrimi ve teknoloji atılımları sonrasında aşırı artışı ve buna paralel olarak insan hayat kalitesinin düşmesini vurgulamak istedim. Dünya üzerindeki doğal ve ekonomik kaynakların adil kullanılmaması sonucunda bu kalabalıkta sıkışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"MAHKUMUZ BİZ"
"Samimiyetsiz yaşantıyla büyük problemlerim var benim" diyerek kendisini anlatan Batıkan Bostanca da şöyle konuştu:
"Gündelikte bir sürü olayla karşılaşıyoruz. Biz, olumlu olduğu kadar olumsuz yönleri de oluyor ve çoğu zaman sıkıntılar kalıyor. Hayatımızı rehin alan birileri var. Üst üste biriken anıları yazılar,yazıları ise rakamlar süslüyor. Rakamlarda sözde görülen bizi oluşturuyor aslında. Günler sayılıyor, boylar ölçülüyor ve daha da garibi hayallere ulaşabilmek için kağıt parçasının üzerindeki rakamlar için yaşıyoruz, mahkumuz biz! Görüldüğü gibi yaşanılan hayatın beklentileri özünden uzaklaşıyor ve bizi biz oluşturmuyoruz. Bizi belirleyen o şeylerden sıyrılmak neredeyse imkansız gibi görülüyor ve ona alışmak kaçınılmaz bir son olarak çıka geliyor. Başkalaşmış hayallerle süsler hale geliyoruz hayatı, çoğu zaman da umursamıyor ve de korkuyoruz, kaçıyoruz biz. Üzerine tonlarca toz atıyoruz. Bedenlerimizi böyle süslüyoruz. Peki ama neden? Geriye çok fazla soru kalmadı aslında baksana zaman kelimelerden nasıl da sıyrılıyor. İşte tam bu durumda hayat giriyor devreye ve geride kalanlar bizi oluşturuyor."