Suriye yetmedi Libya’dan gelecekler

Suriye yetmedi Libya’dan gelecekler

Kılıçdardoğlu, Aksaray'da muhtarlarla buluşmasında özetle şunları söyledi:

BARIŞ EKSENLİ DIŞ POLİTİKA

“Bizim dış politikayı barış eksenli yapmamız lazım. Suriye'ye müdahale edildiğinde karşı çıktım. En ağır eleştirileri aldım, 'neden Suriye'ye karşı çıktın' diye. Suriye politikasından bizim ne kârımız oldu? Bir Allah'ın kulu çıkıp bana anlatsın, ne kârımız oldu? 6 milyon 300 bin Suriyeli, 40 milyar dolar para harcadık. Şimdi İdlib'den yeni kardeşlerimiz gelecek. Onların sayıları da 1 milyon. İtiraz ettim. ‘Suriyelileri kendi ülkelerine göndermemiz lazım’ dedim, ona da kızdılar. Kardeşim, benim vatandaşım işsiz, iş bulamıyor. Perişan vaziyette, hadi 1 milyon olsa kabul ederim, 100 bin olsa kabul ederim, 6 milyon 300 bin, bu resmi rakam.

LİBYA’DA ATEŞİ SİZ TUTUN DİYORLAR

Libya konusunda düşüncelerimi söyledim. Asker göndermek yanlış. Egemen güçler, yani dünyaya hükmetmek isteyen güçler, ateşi elleriyle tutmazlar, maşa kullanırlar. Esad'a kızdılar, bizi maşa olarak kullandılar. Şimdi Libya'da kavga ediyorlar. Orada da ateşi siz tutun diyorlar. Niye biz tutalım arkadaş? Birleşmiş Milletler var mı? Var. Onların barış gücü var mı? Var. O barış gücü gitsin, iki tarafı barıştırsın. Ben de söyledim. Hafter tarafı var. Ulusal Mutabakat Hükümeti var.

Kardeşim Türkiye hep bugüne kadar yukarıda durmuştur. Ortadoğu'da birinin bir derdi oldu mu, gelip Türkiye'nin kapısını çalmıştır. Dolayısıyla hiç kimse bize düşman değildi, herkes Türkiye'yi saygıyla karşılardı. Şimdi biz düşman olduk. Yarın taraflardan biri kazansa öbür taraf düşman olacak. Efendim Hafter tarafını Birleşmiş Milletler tanımıyormuş, teröristmiş onlar. Tanır veya tanımaz. Ama sen Birleşmiş Milletler’i davet et. Burada Müslüman kanı akmasın.

Ortadoğu'da Müslüman kanı akıyor. Birbirini öldürenler Müslümanlar. Ellerine silahı verenler de bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya. Buyurun beyler, birbirinizi öldürün. Niye Müslüman kanı akıyor? Engel olmamız lazım. İki tarafı getir, buluştur. 

DIŞ POLİTİKAYI BELİRLEYEN KİM

Beşar Esad ile nerede görüşüldü? Rusya'da. Sen devletsin arkadaş, senin iraden yok mu? Politikayı belirleyen kim? Putin. Böyle miydi Türkiye? Türkiye'nin dünyada bir ağırlığı var. Bunu söylediğim için sürekli her türlü kızmalar, hakaretler geliyor. Ama ben emin olun doğruları söylüyorum. İnsan kanı akmasın istiyorum. Bölgede huzur olsun diyorum. Komşuda yangın varsa kime sıçrar? Evinize sıçrar arkadaşlar. Suriye'de yangın bize sıçradı. Dışişleri Bakanı’na sordum. Libya'da çatışmalar büyük boyutlara ulaşırsa Türkiye’ye göç olur mu diye. 'Evet olur' dedi. Suriye yetmedi, bir de Libya'dan gelecekler şimdi.”

SANA NE KARDEŞİM BAŞÖRTÜDEN

“Eski siyaseti bırakmamız lazım derken şunu da söylüyorum: Efendim CHP olarak biz her zaman doğruları yaptık, doğruları söyledik. Hayır. Bizim de eksiğimiz oldu, bizim de yanlışımız oldu. Biz bazen oturduk Ankara’da çok güzel laflar ettik. Sonra döndük, vatandaşa niye bize oy vermiyorsun dedik. Niye size oy versin? Sen vatandaşın ayağına gittin mi? Varsa derdi, o dert böyle çözülür dedin mi? Kabahat vatandaşın ayağına gitmeyen siyasetçide. O nedenle kendimizi gayet rahat eleştiriyorum.

BİR NUMARALI SORUN HALİNE GETİRDİK

Kadının başörtüsünü, Türkiye’nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Sana ne kardeşim? Vatandaş işsiz, iş istiyor. Başka dertlerimiz var. Bunları unuttuk, ‘Vay efendim kadın başörtüsü taksın mı takmasın mı?’ Düşüncelerimi çok samimi ifade ediyorum. Yanlışa her zaman yanlış diyeceğiz. Şunu da söyleyeyim, son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti, CHP’dir. Türkiye’de nerede bir dert varsa gidiyoruz. Oy verir veya vermez. Hiç önemli değil. Bu ülkede beraber huzur içinde yaşayacaksak ve birinin derdi varsa, bunu sormam lazım.”