Tbb Başkanı Aydın: "faizlerin Düşmesi Türk Bankacılık Sektörü İçin Olumlu"

Tbb Başkanı Aydın: "faizlerin Düşmesi Türk Bankacılık Sektörü İçin Olumlu"

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, bankacıların yüksek büyüme, düşük faiz ortamında para kazandığını belirterek MB’nin faiz indirimine destek verdi.
TBB küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründeki gelişmeleri değerlendirmek üzere ekonomi gazetecileriyle bir araya geldi. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin de hazır bulunduğu sohbet toplantısında konuşan Aydın, ekonomik faaliyette 2015’in geçen yıla göre daha iyi bir yıl olacağını söyleyerek, "İstikrar korunmalı. Dünyada belirsizlikler hala devam ediyor dolayısıyla ihtiyatlı olmak gerekiyor. Tasarruf açığı olan bir ülkede iç tasarruf artışının öneminin altını bir kez daha çiziyorum. Tasarruflar sürdürülebilir büyüme için elzemdir" dedi.
Ekonomi yönetiminin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ve Merkez Bankası’nın sektöre ilişkin almış olduğu önlemelerin etkisini gösterdiğini ve alınan önlemler sayesinde beklenen sonuçların gerçekleştiğini dile getiren Aydın, "Daha önce devlete borç veren bankacılık sektörü artık reel sektörü finanse ediyor bilançolarımızda bunu çok net görebiliyoruz. Banka bilançolarımızın üçte ikisi kredilerden oluşuyor. Böyle bir sektör için ekonomik büyüme ve müşterilerinin mali gücü çok daha önemli hale gelmiş bulunuyor. Finansal sektörde olabildiğince reformlar yapıldı. Şimdi reform sırasının reel sektöre geldiğini düşünüyoruz. Üretim, yatırım ve ihracatı özendirecek düzenleme ve uygulamalara ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda üretimi, yatırımı ve ihracatı kredilendirirken, bu kredilere yönelik aracılık yüklerinin hafifletilmesinin büyümeye ekstra katkı yapacağına inanıyoruz. Hükümetimiz tarafından açıklanan eylem programı, kurumsal kredi artışını destekleyen düzenlemeler içermektedir. Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayan ve finansal matematiği doğru olan her girişimi destekleriz. Bankaların en önemli varlık nedeni budur. Ama finansal matematiği doğru olmayan ve sonucunda riskler taşıyan işlemleri de yapmayacağız. Biz hiçbir zaman daha pahalı kredi satmak istemeyiz fakat bankaların yükleri ağırlaştı. Topladığımız fonlarla krediyi fiyatladığımız için ve bu fonlar üzerindeki yükler ister istemez kredi maliyetini artırıyor. Tasarrufların kıt olduğu bir ülkede sermaye de kıt ve pahalı. Yapılan yeni düzenlemelerle bu daha pahalı hale geldi. Son zorunlu karşılık düzenlemesi gibi. Sermayeyi kullanırken hem biz hem de kredi talep edenlerin çok dikkatli davranması gerektiğini vurguluyoruz. 2023 ekonomik hedeflerine ulaşmak için bankaların özkaynakları güçlü ve bilançoları sağlam olmalıdır. Bankalar sermaye birikimi yapacak kadar yaptığı işlemlerden getiri elde etmek zorundadır. Güçlü bir bankacılık sektörü Türkiye’nin büyümesine çok önemli katkılarda bulunacaktır" dedi.
"HAYATINDA TİCARET YAPMAMIŞ BİR BANKA DENETÇİSİNE HESAP VERMEK İSTEMİYORUZ"
Hüseyin Aydın sözlerine şöyle devam etti: "Bu yılın geçen yıldan daha iyi olacak. Büyümenin daha yukarıda ve faizlerin daha aşağıda olacağını düşünüyoruz. Ve bu yılı satın alırken de faizlerin aşağı yönlü olacağını bekliyoruz. Biz faizlerin aşağı yönlü olduğu, büyümenin yukarı yönlü olduğu dönemlerde daha çok para kazanıyoruz. Hiçbir zaman daha pahalı kredi satmak istemiyoruz. Biz ticaret yapıyoruz ve ticarette risk vardır. Tabiki verdiğimiz bütün kredilerin geri dönmesini arzu ediyoruz. Bir bankada hiç kimsenin kredinin geri dönmemesinden mutlu olmaz. Hiç kimse de geri dönmeyecek bir krediyi vermek istemez. Dolar şu kadar yükselirse, faizler bir çırpıda 550 baz puan artarsa reel sektöre hiçbir şey olmaz mı? Reel sektöre bir şey olunca biz bankacılara bir şey olmaz mı? Elbette ki olur. Sorunlu kredi olur. Biz ilk kredi ilişkisini her şeyin çok daha iyi olduğu bir ortamda verdik. Normal yaptığımız bir iş. Kriz döneminde kredi battı. Sonra zimmet suçu. Zimmet nedir? Biz bankacılar olarak asla ’zimmet suçu kalksın’ demiyoruz. Zimmet suçunun ilgili yasada asli şekilde olmasını istiyoruz. Bunun direkt krediye bağlanmasını istemiyoruz. Bir kredi battı diye bu zimmet suçu olmamalı. İlla olacak ise ilk kredi ilişkisine girerken firmanın o zamanki durumunun dikkate alınması lazım. Maç bittikten sonra yorum yazmak çok kolay. Bırakın batan krediyi, yapılandırma maddesi yok bankacılık kanununda. Siz krediyi 36 ay vadeyle açtınız. Adam Suriye ile çalışıyordu, şimdi satamıyor stoka çalışacak. Diyor ki 36 ayı 48 ay vade yapar mısınız? Bunu kredi canlı iken, izlemede iken ve takipte iken yapabilirsiniz. Yapılandırma maddesi yok. Bunu zimmet sayan mahkeme kararları var. Toplum değerleri ve siyaset bu krediyi yapılandır istiyor. Ama düzenleme bankacılara ceza veriyor. Bizim düzeltilmesini istediğimiz husus budur. Hiç hayatında ticaret yapmamış bir banka denetçisine bunun hesabını vermek istemiyoruz. Bu konudaki risk iştahımızın da azalmasını istemiyoruz. Bu ülkenin büyümesi ve çocuklarımızın iş bulması için kredi vermemiz gerekiyor. Yapılandırma maddesi mutlak surette bankacılık kanununa konulmalı. 2015 yılında KOBİ kredilerinde bilinenlerin dışında bir NPL ile karşılaşacağımızı düşünmüyorum."
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hüseyin Aydın, regülasyonlarda bir yumuşama ya da spesifik olarak kredi karşılık oranlarında bir değişiklik bekleyip beklemedikleri ile ilgili "Bireysel kredilerde bir şey beklemiyoruz. Ama üretimi, istihdamı ve ihracatı artıracak kredilerde mevcut olanlara ilaveten buradaki iştahı biraz daha artıracak düzenlemeler her zaman bizim ve reel sektörün beklentisidir. Bekliyor ve talep ediyoruz. İnşallah olur diye düşünüyorum" dedi.
KOBİ kredilerinde yeniden yapılanma ve takipteki kredilerde bir artış beklentisiyle ilgili olarak "Büyümenin daraldığı bir dönemde elbette kredilerde sıkıntı olabilir. Kredi faizlerinin yukarıda olduğu bir dönemde kredi kalitesinde bir düşme olur. Onun için faizler aşağı yönlü olursa bu bankacılar için lehte bir durumdur. Biz en çok parayı büyümenin yüksek olduğu ve faizlerin aşağıda olduğu dönemlerde kazanıyoruz. NPL oranları en azından daha düşük oluyor" ifadelerini kullandı.
BDDK BAŞSIZ DEĞİL MERKEZ’İN UYGULAMALARININ TERTIŞILMASI DOĞAL
BDDK başkanlığı ve Merkez Bankası tartışmalarıyla ilgili olarak ise Aydın, "BDDK başkanlığına şu an ikinci başkan vekalet ediyor. Mukim Bey çok ciddi rahatsız Allah acil şifalar versin, Allah onu çocuklarına bağışlasın. Düzenleme otoritesinin yapması gerekip de yapmadığı bir şey yok. BDDK başsız değil, sahipsiz değil. Bundan emin olabilirsiniz. Merkez Bankası’nın uygulamalarının tartışılmasını doğal. Herkes görüşlerini söylecek. Bu konuda Bankalar Birliği’nin siyasi bir değerlendirme yapması görev alanına girmiyor. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığına bir şey demiyoruz. Bu ülkede yaşıyoruz. Bu ekonominin içinde yaşıyoruz. Herkes görüşünü beyan edecektir. Biz de beyan edeceğiz. Fakat bize sorarsanız bunu tartışmaktansa bizim için zimmet maddesi şu anda daha sıkıntılı" dedi.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN 2014 GERÇEKLEŞMELERİ 2015 BEKLENTİLERİ
TBB Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin ise toplantıda bankacılık sektörünün 2014 gerçekleşmeleri ve 2015 tahminlerini hakkında konuştu. Keskin, 2014 yılı itibarıyla bankacılık sektörü kredilerinin 1 trilyon 256 milyar TL, mevduatın 1 trilyon 129 milyar TL ve toplam aktiflerin 2 trilyon TL civarında olacağını, Türkiye ekonomisinin yüzde 4 ve enflasyonun yüzde 6’lar seviyesinde gerçekleşmesi varsayımıyla bankacılık sektöründe 2015 yılında kredilerde yüzde 16,8’lik ortalama bir büyüme, mevduatta yüzde 13,5’lik bir artış, toplam aktiflerde yüzde 14,6’lık bir genişleme beklentisi olduğunu belirtti. 2015 yılında net karın geçen yıla oranla bir miktar düşük olacağını ve yüzde 8 civarında net kar artışının olacağını belirten Keskin, TBB üyelerininnet kardaki artış tahminleri en düşük yüzde 5 ve en yüksek yüzde 15 seviyesinde olduğunu söyledi. Keskin, Kredilerin GSYH’ya oranında 2 puanlık bir artışla yüzde 73-75 dolayında, kredi/mevduat oranının yüzde 112-115 ve özkaynak karşılığının yüzde 10,8 -11,8 civarında olmasını tahmin edildiğini ifade etti. Keskin, aracılık maliyeti endeksinin 2014 yılı ilk çeyreğinde 136 ile çok yüksek bir seviyeye ulaştığını söyledi.
Keskin, 2014 kasım ayı sonu itibariyle yüzde 13,3’lük bir kredi maliyetine ulaşıldığını ticari kredilerde aracılık maliyetinin yüzde 45,4’ünün mevduat maliyeti, yüzde 19,3’ünün kamusal yükler, yüzde 23,3’ünün operasyonel risk ve risk primi, yüzde 12’sinin özkaynak karlılığından oluştuğunu belirtti.
Keskin, "Bankacılık sektörüne son yıllarda gider artıran ve gelirleri azaltan yükler getirildi, bu yüklerin yıllık ortalama maliyetinin 6-8 milyar TL. Kurumsal kredilerin krediler içindeki payının 2014 yılında 3 puanlık artışla yüzde 72’ye yükseldi. Sorunlu kredi oranının ise yüzde 2,9 seviyesinde" dedi.
Keskin sözlerine şöyle devam etti: "Kasım 2014 itibarıyla sektörün özkaynak toplamının 230 milyar TL, yıllık bazda net karın 24 milyar TL düzeyinde. Bankacılık sektörü 2023 hedeflerini kapsamında toplam aktiflerimizin ortalama yüzde 12,5 düzeyinde büyüyeceğini, toplam aktiflerin GSYH’ya oranının yüzde 139’a çıkacağını tahmin ediyoruz. Kredilerin yüzde 14’lük büyüme olacağını, kredi/GSYH oranının yüzde 87 ve kredi/toplam aktif oranın yüzde 63, özkaynakların 612 milyar TL ve net kar artışının ortalama yüzde 15 düzeyinde olacağını tahmin ediyoruz".
İSVİÇRE FRANGI İLE BORÇLANANLARIN DURUMU
Dövizzedeler ile ilgili bir soru üzerine Keskin, "TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmelerde bazı tespitler yapıldı. Döviz kredisi ile konut edinenler var. Konutun bugünkü piyasa değeri bu borcunu ödeyebilecek ve hatta üzerinde bir meblağ bırakabilecek. Ayrıca yatırım amaçlı birden fazla konut almış olanlar var. Bu tür müşterileri ayırmak gerekiyor. Dolayısıyla gerçekten mağdur olan müşterinin bulunması esastır. Her bir bankamız bu müşterilerle tek tek raporlar hazırladı. Mağduriyet içerisine girdiğini düşündüğümüz müşterilerle yapılan yapılandırmalar toplam müşterilerin yüzde 70’ine ulaştı. Yüzde 30’luk kısım ya tavsiye rakamının üzerinde olan ya da tavsiye kararına yakın olsa bile aldığı konutun kredi borcundan fazla prim yapan müşterilerden oluşuyor" dedi.
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Onur Genç de Japon Yeni ve İsviçre Frangıyla borçlanan dövizzedeler hakkında "Tavsiye kararına uymayan banka yok. Sonrasında gelen şikayetlerin neredeyse hepsi tavsiye kararının dışındaki müşterilerden geliyor. Tavsiye kararının detayına bakarsanız, belirli bir meblağın altında vakti zamanında kredi alan müşterileri kapsıyor. Şikayetler tavsiye kararının dışarısında kalan ve tavsiye kararının içerisine girmek isteyen müşterilerden kaynaklanıyor. Bu çok büyük bir kitle değil" dedi.
MERKEZİN FAİZ KARARI
Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile ilgili soruları yanıtlayan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "2015’in ilk yarısı için petrol fiyatlarında düşüşün etkisi ve gıda fiyatlarının gerilemesi enflasyon beklentilerini aşağı çekiyor. Kişisel kanaatim MB’nin faiz düşüşü için alan oluştuğu. MB enflasyonda olumlu gidişatın teyidini görerek hareket edecektir. Faizde yaratılacak alanının kullanımında daha cesur olmak gerekir" dedi.
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ise faiz indirimlerinin devamını beklediklerini ve MB’nin bağımsızlığının tehdit altında olduğunu düşünmediklerini söyledi.