"Türkiye kendi göbeğini kendi keser dedik ve harekete geçtik"

"Türkiye kendi göbeğini kendi keser dedik ve harekete geçtik"


Bursa’nın İnegöl ilçesinde AK Parti teşkilat toplantısına katılan Fuat Oktay, Fırat’ın doğusunda bir barış koridoru oluşturulmasına yönelik Barış Pınarı Harekatı’nın bugün itibariyle fiilen başladığını belirterek, operasyonun tek amacının Türkiye’nin sınırlarının emniyetinin sağlanması ve Suriyelilerin güvenle evlerinin dönüşünün sağlanması olduğunu kaydetti.


Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin geri dönebildikleri tek bölgenin Türkiye’nin güvenli hale getirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgesi olduğunu hatırlatan Fuat Oktay şunları söyledi:
"Rejim bölgesine de terör örgütünün kontrolü altındaki yerlere de kimse gönüllü olarak dönmüyor. Dolayısıyla, Türkiye’deki Suriyelilerin bu bölgelere dönüşlerinin yolu, Münbiç dâhil Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar olan yerlerin gerçek anlamda güvenli hale getirilmesinden geçiyor. Suriye’nin batısındaki insani krizlere ve terör oluşumlarına, Rusya ve İran’la yapılan görüşmeler sonucunda çözüm bulunmuştu. Fırat’ın doğusu için de Amerika ile uzun süredir görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Bugüne gelene kadar pek çok formül, pek çok yöntem denedik. Bu konudaki kararlılığımızı her düzeyde muhataplarımıza ifade ettik. Mesele tüm açıklığıyla kendileriyle görüşüldü, konuşuldu. Ancak, çeşitli sebeplerle bunların hiçbiri bizim istediğimiz neticeyi vermedi. Bu noktada "Türkiye kendi yolunu kendi belirler; kendi göbeğini kendi keser" dedik ve harekete geçtik. Bu yaklaşımla, Fırat’ın doğusunda bir barış koridoru oluşturulmasına yönelik Barış Pınarı Operasyonu bugün itibariyle fiilen başlamıştır hayırlı olsun. Operasyonda görev alan ordumuzun kahraman mensuplarına ve güvenlik güçlerimize muvaffakiyetler diliyorum. Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan operasyonun bizzat yakından takipçisidir, lideridir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum: Tek amacımız sınırlarımızın emniyetini ve Suriyelilerin güvenle evlerine dönüşlerini sağlamaktır. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine olan saygısını her fırsatta ifade etmiştir. Ülkemizin Fırat’ın doğusunda yürüttüğü operasyona Amerika’nın herhangi bir şekilde karışmayacağının tüm kademelerde açıkça ifade edilmiş olmasını da ayrıca önemli bulduğumu ifade etmek isterim. Tabii geçtiğimiz 8 yıllık süreçte Suriye çok ağır hasarlar almış, çözümsüzlüğün merkezi haline gelmiştir. Ülkelerine geri dönecek; Suriyelilerin bir çoğunun artık oturacak bir evleri yok ve savaş ortamında hayatlarını idame ettirecek işleri bulunmuyor. Bunun için, oluşturacağımız güvenli bölgede ilk etapta 1 milyon kişinin yaşayabileceği köyler ve ilçeler inşa etmeyi, altyapıyı ayağa kaldırmayı planlıyoruz. Türkiye gittiği yeri yakıp yıkmaz. Gittiği yere barış getirir, ihya eder. Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası toplumun desteğiyle inşa edeceğimiz bu yerleşim yerleri, Suriye’deki soruna kalıcı çözüm bulunması yolunda önemli bir adım olacaktır. Tüm bu çalışmaları, bölgenin tarihi demografik yapısına saygılı şekilde yürütmeye devam edeceğiz. Suriye topraklarını barış pınarıyla sulamakta kararlıyız. Suriye’de, tüm kesimleri kucaklayan ve herkes tarafından kabul edilen bir siyasi çözüme ulaşıldığında, ülkenin diğer tüm bölgeleri gibi, güvenli bölgeler de tamamen Suriye halkının yönetimine geçecektir. Bu amaçla, Astana ve Cenevre süreçlerine her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz. Attığımız ve atacağımız adımların ülkemize, Suriyeli kardeşlerimize, bölgemize ve dünyaya hayırlar getirmesini, barışa ve esenliğe vesile olmasını diliyorum."



“Tüm bu saldırıları birer birer boşa çıkardık”
Türkiye’nin son 6 yılda kesintisiz bir saldırı dalgası altında olduğunu vurgulayan Fuat Oktay, "Rabbimizin yardımı, milletimizin desteği ve teşkilat neferlerimizin kararlı duruşuyla, tüm bu saldırıları birer birer boşa çıkardık. İnşallah bizden sonraki nesillere her türlü saldırıya çok daha dayanıklı bir Türkiye teslim edeceğiz. Atlattığımız her bir saldırı bizi dünden daha çok güçlü kıldı. Bugünden sonra da böyle olacak. Bu bakımdan kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu süreci de birlik, beraberlik, kardeşlik içinde atlatırsak, Allah’ın izniyle Türkiye’nin önü de bahtı da açıktır. Bir süredir ülkemizin en önemli önceliklerinden biri, Suriye kaynaklı tehditlerin yok edilmesi ve sorunların çözümü olmuştur. Türkiye, sınırlarının güvenliği ve topraklarındaki Suriyelilerin güvenle evlerine dönüşleri konusundaki kararlılığını, her platformda ifade etmiştir. Eğer, siyasi çözüm yolunda en önemli aşamalardan biri olan Anayasa Komitesi 30 Ekim itibariyle çalışmaya başlayacaksa, bunda Türkiye’nin rolü ve yapıcı katkısı tartışmasızdır. Ayrıca Suriye’deki insani dramın rejimle birlikte en büyük sebebi olan DEAŞ tehdidine karşı tek ciddi ve etkin mücadeleyi Türkiye vermiştir. Biliyorsunuz DEAŞ, sadece Suriye ve Irak’ı değil Türkiye’yi de hedef almaya kalkmıştı. Kendi sınırlarımız içinde aldığımız tedbirlerle bu yöndeki teşebbüslerin önünü kısa sürede kesmeyi başardık. Fırat Kalkanı Harekatıyla, Cerablus-El Bab bölgesinde 3 bin civarında DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik, Zeytin Dalı Harekatıyla da, özellikle Hatay ilimizi hedef alan PKK-YPG oluşumunu ortadan kaldırdık. Bugün bölgemizde özellikle DEAŞ fiili bir tehdit olmaktan çıkmışsa, bunda Türkiye’nin verdiği mücadelenin çok büyük payı ve etkisi vardır. Verdiğimiz bu büyük mücadeleye rağmen, Suriye’de bir başka terör örgütünün ısrarla bize karşı korunduğunu ve güçlendirildiğini gördük. Oyunu görüyoruz. PKK’nin bir kolu olan bu oluşumun yanı başımızda yeni bir terör bataklığı meydana getirmesine müsamaha gösteremeyiz. Hedefi ülkemiz olan bu örgütün, kendisine verilen tüm silahları ve araç-gereçleri, bulduğu ilk fırsatta ülkemize karşı kullanacağı apaçık ortadadır. Fırat’ın doğusundaki YPG varlığı, ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin yuvalarına dönmelerine de engel teşkil etmektedir" diye konuştu.