Ulusal Gazetelerin Genel Yayın Yönetmenlerinin Gözünden Spor Medyası

Ulusal Gazetelerin Genel Yayın Yönetmenlerinin Gözünden Spor Medyası

Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından bu yıl 52’ncisi düzenlenen Sporun Zirvesi Semineri oturumlarla devam ediyor. Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, spor denince artık akla sürekli olarak futbolun geldiğini ve küfür anlamı taşıyan harf kısaltmalarının gazete adının olduğu günlere gelindiğini belirtirken, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila ise spor yorumcularının yazılarının çok tıklandığını söyledi.
Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) 52. Yıl Sporun Zirvesi Semineri Antalya’nın Belek bölgesinde bir otelde Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı Metin Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, TSYD Başkanı Naci Arkan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, genel müdürler, ulusal gazetelerin genel yayın yönetmeleri ve TSYD üyelerinin katılımıyla başladı. Açılış konuşmalarının ardından ikinci oturumda, Türkiye, Milliyet ve Habertürk gazetelerinin genel yayın yönetmenleri spor medyasını değerlendirdi.
KAPAN: "TÜRKİYE’DE KULÜP YAZARLIĞI DİYE BİR OLGU VAR"
Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, spor denilince akla futbolun geldiğini kaydederek, “Spor bir vakitler olduğu gibi bir beden terbiyesinin sürdürülmesi aşamasından çok ileride sanayi haline gelmiş. Spor diye hep futboldan konuşuruz. Nerede para var ağırlık orada. Kavramların yerine oturtulması lazım. Futbol denilince sadece futbol yazarlarını mı anlamamız gerekiyor” dedi.
Gazetelerde spor denilince akla hep futbolun geldiğinden yakınan İsmail Kapan, basında çıtanın düştüğünü, küfür anlamı taşıyan gazete isimlerinin olduğu günlere gelindiğini söyledi. Kapan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Güreş, halter gibi sporlara da sayfalarda futbol kadar yer verileceğini zannetmiyorum. Bugün hep şikayet ediyoruz neden kalite azaldı statlar dolmuyor diye. Çıtanın nerede olduğuna bağlı bu durum. Küfür anlamında harf kodlarının gazete adı olarak konulduğu günlere gelindi. Yöneticileri adı şikeye karışırsa futbolcu sahada, taraftar salonda kavga ederse bir başarı yakalanmaz. Medya olarak biz nerede duruyoruz? Dışarıda çok başarılı maç yönetmesine rağmen Türkiye’de başarısız maç yöneten hakemlere doğru yaklaşacak mıyız? Altyapı ve tesislerin geliştirilmesi çok önemli. İnsan unsuru çok önemli. Türkiye’de kulüp yazarlığı diye bir olgu var. Diğer sporların da sesi kesilmeden şans verilmelidir.”
BİLA: "GAZETECİLİK TEMAS VE MESAFE MESLEĞİDİR"
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, gazeteciliğin objektifliği zaman zaman aştığını belirterek, "Dört büyüklerin derbi maçları ilk sayfalarda yer buluyor. Gazetecilik temas ve mesafe mesleğidir. Hem temasınız olacak hem de belirli bir mesafeyi koruyacaksınız. Bazen mesafenin kaçırıldığını düşünüyorum. Bu mesleğin objektiflik kuralını zaman zaman aşmaya başlıyor. Belirli bir spor kulübünü izleyen arkadaşlarımızın o kulübe karşı yakın olduğunu zaman zaman görüyoruz ona göre haber yazdığını rastlıyoruz. Spor yorumcusu arkadaşlarımızın yazıları en fazla ’tık’ alıyor” dedi.
TEPELİ: "SPORDAN İYİ İŞ ÇIKIYOR"
Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli ise Türkiye’deki futbolun kurallar içerisinde boğulduğunu ifade ederek, "Spordan iyi iş çıkıyor. O nedenle hak ettiği yerden birinci sayfadan da yerini alıyor. Futbolda çok teknik detaylarla boğuşuyoruz ki, bu oyun sıkıcı olmaya başladı. Seyirci tribüne gelmiyor ve bu konular hep seyirciye bağlanıyor. Ne yaparsak yapalım seyirci gelmiyor diye kabahati onlara bağlayamayız ki. Oyun konsollarında sahalardan daha iyi futbol oynanıyor. Maça gitmek için evden çıkınca birçok şeyi düşünmek zorundasınız. Ben evde konsolumda daha iyi oynuyorum. Bu işin bir oyun olduğunu eğlenceli bir şey olması gerektiğini kaçırmamak lazım. Bence çok fazla ciddiye alınıyor” ifadelerini kullandı.