Yeni İmar Kanunu geliyor

Yeni İmar Kanunu geliyor
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İmar Kanunu'nun yamalı bohçaya döndüğünü ve eksikleri bulunduğunu belirterek, bu nedenle sıfır kilometrelik bir İmar Kanunu hazırlayıp toplumun huzuruna sunacaklarını söyledi.

YAŞANABİLİR ŞEHİR KAVRAMI

Güllüce, The Green Park Hotel'de düzenlenen Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü faaliyetleri açılış toplantısında yaptığı konuşmada, yaşanabilir ve marka şehirler kavramlarının günümüzde çok sık kullanıldığını belirtti.

Herkesin bu kavramlar için farklı bir şeyler söylediğini dile getiren Güllüce, "Yaşanabilir şehir nedir? Güneş enerjisi olmazsa o şehir yaşanabilir olmuyor mu? Ne olursa yaşanabilir ya da marka oluyor? Mimarlarımız nasıl binalar yapmalı ki o binalar da yaşanabilir olsun? Sadece deprem riski ve güvenlik değil, insanın ergonomisine uygun, içinde huzur duyduğu ve stresin olmadığı şehir ve ev nasıl olmalı?" soruları üzerinde düşünülmesi gerektiğini aktardı.

İNSANLA ÖRTÜŞEN MİMARİLER

Güllüce, Üsküdar'da büyüdüğünü ve meslek lisesi kökenli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu, "Sultantepe diye bir yer vardır. Denizin karşısında. Sanat okulunda okurken, evlere ampul değiştirmeye ya da elektrik tamiratına giderdim. O binalardan kalanlar var şimdi. İçine girdiğiniz zaman bütün dünya yorgunluğunu üzerinizden atarsınız. Asabınız bozuksa azalır, farklı hale gelirsiniz. Niye şu anda yapılan binaların çoğunda onu hissetmezsiniz? 'Boğazı görünce' diyebilirsiniz. Bir odada, denizi menizi görmeyen bir odasında böyle hissedersiniz."

Güllüce sözlerine şu şekilde devam etti, "Makedonya'nın Ohri diye bir yeri var. Orada Osmanlı döneminden kalma ahşap evler vardır. İçine girdiğinizde kendinizi farklı hissedersiniz. Moraliniz düzelir. Pozitif bir şey vardır. Öyle bir mimari ve şehircilik anlayışı oluşturmalıyız ki insanla örtüşsün. Sadece fiziksel kısımlara kafa yorar, enerji verimliliği... Katiyen bunları yadsımıyorum. Gerekli ama insan ruhunu, gönlünü, hayat biçimini, huzurunu, mutluluğunu işin içine katmadığınız takdirde ne kentsel dönüşümü ne şehirciliği ne de mutlu insanı oluşturabilirsiniz. Bana göre böyle."

YAMALI BOHÇA BENZETMESİ

İmar Yönetmeliği de değinen Güllüce, "Herkesi memnun etmenin mümkün olmadığını bilerek söylüyorum. Ortalama herkesin evet diyebileceği çalıştaylar düzenlenerek bir İmar Yönetmeliği ve sıfır kilometrelik bir İmar Kanunu hazırlayıp, inşallah toplumun huzuruna sunacağız. Çünkü İmar Kanunumuz biraz yamalı bohçaya dönmüş ve eksikleri var" değerlendirmesinde bulundu.

İŞ GÜCÜ KALİTESİNİN ÖNEMİ

Güllüce, meslek lisesinde okuduğunu anımsatarak, inşaat işleriyle ilgili cam kesme hariç çoğu şeyi bildiğini kaydetti.

"Şu konuştuğum kürsüyü yapacak marangozluğum bile vardır, hatta daha kalitelisini yaparım" diyen Güllüce, iş gücü kalitesinin önemini anlattı.

Güllüce, kalite yakalanamadığı sürece yurtdışında rekabet şartının kalmayacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü, "Dünyanın diye başlayan her cümle beni çılgınca mutlu eder, sevindirir. Dünyanın en büyük havalimanı, dünyanın beşinci laboratuvarı... Kelime ağızdan kolay çıkıyor da altına indiğiniz zaman deve dişi gibi ülkeler var, ne ekonomiler var, ne teknolojiler var. Onları aşmışsınız, dünyanın inşaat sektöründe ikincisi olmuşsunuz. İnşaat sektörünün dünyanın ikincisi oluşu kim sayesinde olmuştur? Mimarımızın, mühendisimizin, müteahhidimizin ve nitelikli iş gücümüz sayesinde olmuştur. Hatta neden birinci olamıyoruz? Amerika'yı geçmişiz, Çin'i niye geçemeyelim? Aya gideceğiz deriz yıldızda kalırız. Benim işçim, benim müteahhidim, mühendisim bunu başarır diyelim. Birinci olabileceğimize iman ederek, inanarak söylüyorum."

TÜRKİYE'NİN BİR KALİTE SORUNU VAR

Marmara Depremi sonrasında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Güllüce, malzeme kalitesi kadar nitelikli iş gücünün de önemli olduğunu vurguladı.

Güllüce, ülkede son yıllarda yaşanan bazı iş kazalarına da değinerek, "Acılar çektik, insanımızı kaybediyoruz. Bir canın fiyatı, bedeli var mı? Son bir kaç kazada ıstırap çektik. Baştan aşağı toplam kalite sistematiğinin oluşmamasından kaynaklanıyordu. Nitelikli iş gücünü çok önemsiyorum. Türkiye'nin çok önemli bir problemidir. Türkiye'nin bir kalite sorunu vardır. Sadece iş gücüyle ilgili değil, bir çok alanda. Bürokrasi için de geçerlidir bu, yönetim tarzı için de geçirlidir. Kaliteyle ilgili hepimiz kendimizi ve kurumumuzu kontrolden geçirmeliyiz" ifadelerini kullandı.

KÖTÜ TESPİT EDİLMELİ

Güvenli yapı malzemeleri ve yapı denetimi konularını da ele alan Güllüce, kötüyü tespit edip devre dışı bırakmanın, iyi için çalışmak anlamına geldiğini bildirdi.

Bakan Güllüce, "Akşama kadar oturup tavla oynuyorsa bir adam, yapı denetimi yapmıyorsa, yerine hiç gitmiyorsa ya da görevini yerine getirmiyorsa, denetimde de bu tipler devre dışı bırakılmaya çalışıyorsa bu ne demektir? Görevini hakkıyla yapan insana yardımcı olmak için çabalıyoruz demektir" diye konuştu.

"Testiyi kıran da bir, suyu getiren de" atasözünü hatırlatan Güllüce, bu ikisinin ayrılması gerektiğini vurguladı. Güllüce, bu sayede ülkenin bir noktaya gideceğini ve adaletin sağlanacağına dikkati çekti.

YAPI DENETİMİ YAPILMALI

"Yapı denetimcilerinin ekmeğiyle oynuyor" şeklindeki eleştirilere değinen Güllüce, ekmeğin kutsallığını da bildiklerini, kutsadıklarını da söyledi.

Güllüce, üniversite yıllarında maddi açıdan çok zorluk çektiklerine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü, "Ballı börek okuyup etmedik. Paramız yoktu kantinden yiyecek. Gidiyor bakkaldan helva ekmek yiyorduk. Ekmeğin ne olduğunu bilenlerdeniz. Ama eğer o kötüyü ayırmazsan o zaman iyi çalışan mühendis arkadaşım senin farkın nasıl ortaya çıkacak? Yapı denetimi böyle olduğu gibi malzeme denetimi için de aynı şey geçerli. İki adam demir üretiyor. Birisi çok daha ucuza üretiyor, çok daha kalitesiz üretiyor ve piyasaya sürüyor. Beriki de bütün standartları sağlayan bir şekilde üretiyor ve sunuyor."

Güllüce şöyle devam etti, "Birinciyi devre dışı bırakmazsanız ikinciye haksızlık etmiş olmaz mıyız? O da becerebilsin, aynı kalitede, standartlara uygun şekilde malzeme üretsin. Eğer sen piyasaya kötü mal sunuyorsan, sunma arkadaş... Bu denetimleri de hep yapacağız. İstediği kadar da aleyhimize yazı yazdırsın, propaganda yaptırsın. Benim hiç kimseyle ne alacağım var ne vereceğim var. Türkiye'nin tümünden her üretene yol olur, asfalt oluruz."

GÜÇLÜ OLMAYA MECBURUZ

Yeterince üretim yapılamamasının, ülkenin çok önemli problemlerinden birisi olduğunu belirten Güllüce, "Biz tekin olmayan topraklarda yaşıyoruz. Hala bu vatanda bizim işgalci olduğumuzu, bize ait olmadığını düşünen bir dünya var. Bu topraklarda güçlü olmak zorundayız. Güçlü orduya, güçlü ekonomiye, birlikte olmaya mahkumuz, mecburuz. Buralar tekin araziler değil. Anadolu Platosu'nda bizim hala bizim olmamazı arzulayan bir çok kurumlar, kişiler, görüşler, devletler var. Onun için çok üreten, güçlü ordusu, güçlü ekonomisi ve güçlü dayanışması olan bir ülke olmak zorundayız. Üreten insana, her insana elimizden gelen her şeyi yaparız" diye konuştu.

ÇED KONUSUNDAKİ ELEŞTİRİLER

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) konusunda eleştirildiklerini ifade eden Güllüce, "Çok eleştiriliyoruz ÇED almayanı dövüyorlar diye. ÇED almayanı dövüyoruz. Diyoruz ki niye üretmiyorsun kardeşim? ÇED alana da kurban olayım sana, bravo, iyi ki yapıyorsun. Gecenin 11'inde senin ÇED'ini imzalayım diyorum. Niye? O verdiğimiz her ÇED'in daha sonra ekonomiye dönüşeceğini, onlarca, yüzlerce insanın istihdam edileceğini ve ülkemde gayri safi hasılanın daha yükseleceğini, işsizliğin, aşsızlığın, yoksulluğun ortadan kalkacağını düşünüyorsunuz, huzurlu oluyorsunuz, mutlu oluyorsunuz, ülkenize hizmet ettiğinizi düşünüyorsunuz" ifadelerine yer verdi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAVRAMI

Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Selami Merdin de günümüzde sürdürülebilirlik kavramının, bütün sektörler için ön plana çıktığını belirtti.

İnşaat sektöründe sürdürülebilir bir yapılaşmanın temininin ancak standartlara uygun yapı malzemeleri ve nitelikli iş gücüyle imal edilen enerji verimli yapılarla mümkün olabileceğini anlattı. Merdin, bu nedenle yapılaşma sürecinin sağlıklı şekilde gelişmesi için gerekli önlemleri almaya devam edeceklerini kaydetti.