Ak Parti İl Başkanı Tüfenkci’den “dünya Barış Günü” Açıklaması

Ak Parti İl Başkanı Tüfenkci’den “dünya Barış Günü” Açıklaması

AK Parti Malatya İl Başkanı Av. Bülent Tüfenkci "1 Eylül Dünya Barış Günü" dolayısıyla mesaj yayımladı.
Tüfenkci, dünyanın birçok yerinde hala kan ve gözyaşının döküldüğüne işaret ederek, "Dünya barışını sağlamakla yükümlü kurumlar ne yazık ki gerekli çabayı ve gayreti göstermemektedir. Ortadoğu’nun birçok yerinde, Filistin’de, Gazze’de, Irak’ta, Suriye’de, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da ve daha birçok yerde terör ve şiddet giderek tırmanmaktadır" dedi.
Tüfenkci açıklamasında şunları belirtti: "Türkiye, bağımsızlığımızın tüm dünyaya ilan edilmesini sağlayan Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana yaygın bir savaşın içerisinde olmadı. Fakat uzun yıllar boyunca toplumsal barışı hedef alan anarşi olayları ve demokrasiye müdahaleler ülkemizde barışın hakim olmasına engel olmuştur. Darbeler, muhtıralar ve bütün bunların arkasından ’biz bir sağdan bir de soldan astık’ zihniyetiyle toplumun tümünün düşman olarak kabul edilip baskı altına alınması barış ufkuyla kurulan ülkemizi, kan ve göz yaşıyla doldurmuştur. 2001 yılında geniş toplum kesimlerinin ortak iradesiyle kurulan AK Parti, adalet diyerek temelde ülkemizdeki tüm vatandaşların ve tüm insanlığın barış içerisinde yaşama hakkına duyduğu inancı ifade etmektedir. Bugün Türkiye’nin karmaşık sorunlarından biri olarak görülen Kürt meselesinde çözüm sürecini başarılı bir şekilde sürdürüyor oluşumuz, millet olarak kendi sorunlarımızı ortak iradeyle çözmek ve toplumsal barışı sağlamak için birlikte hareket etme kararlılığımız olarak görülmelidir. Bölgemizde ise Türkiye yeri geldiğinde ulusal çıkarlarını bir yana bırakarak barışın ortak dilini tesis etmek için çalışmaktadır. Bugün tüm dünyada nerede bir mazlum varsa orada Türkiye’nin yardım elinin görülmesi dünya barışı için önemli bir katkı olduğu gibi bizler için de övünç kaynağıdır. Bugün zorba yönetimlerden ve ülkesindeki savaştan dolayı Türkiye’ye gelen 1 milyon sığınmacıyı ülkemizde misafir ederek büyük devlet olma gerekliliğini yerine getirmiş oluyoruz. Bu konuda iktidarımıza karşı haksız eleştiriler yöneltilse de bizler, bizden önceki iktidarlar gibi olmayıp ülkelerindeki şiddet ortamından kaçan mazlum, mahrum kardeşlerimize sırtımızı dönmeyeceğiz. 1945 yılında CHP’nin yaptığını yapmayacağız. Evet, Stalin zulmünden kaçan 146 Azerbaycanlı aydın Aras nehri üzerinden Voraltan Köprüsü’nü geçip öz gardaşlarının yurduna sığınıyor. Fakat CHP iktidarı sınır karakoluna telgraf çekerek 146 Azeri’nin Stalin yönetimine teslim edilmesini istiyor. Bunu öğrenen Azeri kardeşlerimiz Türk askerlerinin boynuna sarılıp ‘Bizi teslim etmeyin, kendi öz yurdumuzda, kendi bayrağımızın altında bizi siz kurşuna dizin’ diyor. Neticede sonuç değişmiyor ve Azeriler teslim ediliyor ve Voraltan Köprüsü’nü geçen Azeriler elleri bağlı şekilde Türk askerlerinin gözleri önünde infaz ediliyor. Dönemin karakol komutanının bu hazin olay sonunda intihar ettiği söyleniyor. Bu yüz kızartıcı ayıp da hala milletimizin hafızalarındadır. İşte AK Parti iktidarı kim olursa olsun bunu yapmayacaktır."
Tüfenkci, tüm insanlığın barış içerisinde yaşamasını istemenin insan olmanın en doğal sonuçlarından biri olduğunu ifade ederek, "Barış, ancak vicdanlı insanların siyasette olmasıyla; sözlerini, barış dileklerini söylemeleriyle mümkün olabilir. Bugün küreselleşmenin en uğursuz sonuçlarından biri, cemaatçiliğin, mezhepçiliğin küreselleşmesi ve medeniyetler çatışmasının tehlikeli boyutlara gelmesidir. İletişim araçlarının küreselleştiği bir zamanda insanların ‘küresel kabileler’ halinde gruplaşması dünya barışını tehdit etme boyutu her geçen zaman daha derinleşmektedir. Oysa insanlığın bu gelişimini ve globalleşmeyi tehdit olmaktan çıkarıp, farklılıkları zenginlik olarak görmelidir. Dinlerin, kimliklerin küresel anlamda dostluğu ve barışı noktasında evrensel kuruluşlar başta olmak üzere tüm devletlerin özel ilgi ve çabası gerekir” dedi.
AK Parti İl Başkanı Bülent Tüfenkci açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Bu yüzyılda geleceğe yönelik bakış açımızı, birbirleriyle savaşan birbirlerinden nefret eden toplumlardan ziyade, ortak yazgısının bilincinde olan ve aynı temel değerler çevresinde toplanmış, bütün dillerini, sanatsal etkinliklerini, duyarlılığını ve bilgisini koruyan bir insanlık düşüncesine oturtmalıyız. Avrupa Birliği üstü kapalı biçimde bir Hristiyan uluslar topluluğu olmaktan çıkmalıdır. Birleşmiş Milletler, 5 ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket eden dar kalıptan kurtulmalıdır. Avrupa için başka, Afrika, Asya ya da İslam alemi için başka insan hakları yoktur. Yaradan yeryüzündeki hiçbir halkı diğerinden üstün ya da öteki olarak yaratmamıştır. İnsanlık kölelik, despotluk, zorbalık için yaratılmamıştır. Ancak bugün Doğu’da özellikle Ortadoğu’da hoşgörüsüzlük ve karanlıkçılık, Batı’da ise kibir ve duyarsızlık hakim olmaktadır. Ülke olarak, millet olarak kendi içimizde sağladığımız bu barış, hoşgörü ve uzlaşı kültürünü yeni bir anayasa ile daha da sağlam temeller üzerine oturtarak muasır medeniyetler seviyesine emin adımlarla yürüyeceğiz. Çözüm sürecini tamamlamak için gayretlerimiz ve çalışmalarımız devam edecek. Bölgemizde sükunetin, barışın sağlanması, şiddetin son bulması için üzerimize düşeni devlet olarak yapacağız. Yine esir alınan 49 vatandaşımızı sağ salim ülkemize getirmek için diplomatik faaliyetlerimiz sürecektir. İnşallah barışın, sevginin, saygının, birlik ve beraberliğin hakim olduğu bir dünya için duyarlı ve sorumlu davranmaya devam edelim."