Bankacılığa vergi düzenlemesi geliyor

Bankacılığa vergi düzenlemesi geliyor

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Son iki ayda Türkiye'ye yönelen sermaye akımlarının artmış olması bizler açısından sevindirici. Türkiye ile ilgili kırılganlık söylemlerini aşağıya çekiyor." dedi.

Ağbal, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) - MASAK Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada,? para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda bankaların önemli bir paydaş olduğunu ifade etti.

Bankaların sadece kara para aklama ile mücadele değil, her bakımdan ekonominin temel direklerinden bir tanesi olduğunu belirten Ağbal, "Bugün ekonomiyle ilgili bir kaç şey konuşacaksak bunun başında bankalarımız var. Ekonomimizin güçlü yanlarını konuşurken söylediğimiz iki konu var. Birincisi güçlü bankacılık sistemine sahip olmamız. İkincisi ise güçlü maliye politikasıdır. Mali disiplini esas alan sürdürülebilir maliye politikasının devam ettirilebilmesidir." diye konuştu.

Bakan Ağbal, son dönemde global krizden bu yana ileriye dönük iyimserlikler içinde olunsa da global anlamda gerçekleşmelerin bu iyimserlikle uyuşmadığını dile getirdi.

Gelişmekte olan ülkelerde bir miktar kırılganlık olabileceğini ifade eden Ağbal, ancak 2016 yılının 2015'ten daha iyi bir yıl olacağını öngördüklerini söyledi.

Naci Ağbal, şöyle devam etti:

"Ocak ayındaki ilk gelen rakamlar maalesef piyasalardaki beklentileri bir miktar olumsuza döndürdü. Ama kırılganlıklarda ya da değişimde öyle bir hız var ki, şubat ayının ortalarına geldik şimdi piyasalar olumluya döndü. Global krizden sonra dünya ekonomisi hala istenilen noktalarda değil. Hala global kriz öncesi seviyelerin çok uzağında. Özellikle finansal kırılganlıklar devam ediyor. Büyümenin aşağıya gelmesiyle küresel ticarette daralma var. Bütün bunlar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor. Dünya değişim ve dönüşüm döneminden geçiyor. İyimser açıklamaların yanında karamsar açıklamaları da birlikte görüyoruz. Bunların karşısında bir ihtiyatlı duruş sergilemek zorundayız.

Son 14 yıldır önceki yıllara kıyasla önemli kazanımlar elde etti. Ekonomimizin genel çerçevesini oluşturan temel parametreler geçmiş dönemlerle mukayese edilemeyecek kadar iyi. Ama bu bizim ihtiyatlı duruş sergilememizi asla ortadan kaldırmıyor. İyi haberlerden memnun olacağız. Risklerin varlığını bileceğiz ve onları yöneteceğiz."

Maliye Bakanı Naci Ağbal, bankacılık sistemine ilişkin Kurumlar Vergisi, Katma Değer vergisi, Banka sigorta Muamele Vergisi (BSMV) gibi bazı belirsiz alanlar bulunduğunu belirterek, "Bu belirsiz alanlarla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken konular var. Onları düzenliyoruz. Bütün finans sektörünün bu vergi kanunları karşısında aynı duruma gelmesini istiyoruz" dedi.

Ağbal, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından Grand Hyatt Otel'de düzenlenen MASAK-TBB Çalıştayının açılış konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Bankacılık sektörüne yönelik vergi düzenlemesinden bahsettiniz. Biraz detay verebilir misiniz?" şeklindeki soruya karşılık Ağbal, "Türkiye Bankalar Birliğinin bankacılık sistemine ilişkin ifade ettiği bazı belirsiz alanlar vardı. Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Banka Sigorta Muamele Vergisi gibi. Yaptığımız istişarelerde bu belirsiz alanlarla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken konular var. Onları düzenliyoruz" diye konuştu.

Ağbal, düzenlemeyle ilgili bu hasta sonu Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunda (YOİKK) çalışma gerçekleştireceklerini kaydederek, daha sonra Başbakanlığa düzenlemeyi sevk edeceklerini ve açıklama yapacaklarını dile getirdi. Ağbal, yapacakları düzenlemeleri Reformları İzleme Komisyonunda görüşeceklerini ve çalışmayı bir iki hafta içerisinde bitireceklerini bildirdi.

"Bankacılık sistemi, finans sistemi, reel sektörle ilgili olarak düzenlemelerimiz var. Hepsindeki amacımız yatırım ortamını iyileştirmek" diyen Ağbal, Damga Vergisi ile yaygın şikayetler olduğunu, burada kayıt dışılığa iten veya iş yapmaktan alıkoyan düzenlemelerle ilgili bir çalışma yaptıklarını ifade etti.

Ağbal, "Burada Damga Vergisi yükümlülüklerini özellikle sözleşmeler bağlamında nasıl azaltabiliriz diye çalışmalarımız var. Onu YOİKK'da konuşacağız ve ondan sonra inşallah açıklayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

'BANKALARIN KURUMLAR VERGİSİNİN DÜŞÜRÜLMESİ TALEBİ YOK'

Bakan Ağbal, bir gazetecinin "Banka genel müdürlerinin Kurumlar Vergisinin düşürülmesi konusunda bir talebi vardı" şeklindeki cümlesi üzerine Ağbal, "Hiçbir bankacı bana 'Bizim kurumlar vergisini düşürün' demedi. Öyle bir talepleri yok. Bankalarımız son derece uyumlu çok güzel çalışmalar yapıyor" ifadelerini kullandı.

Finans sektöründe bankaların, katılım bankalarının, finans kuruluşlarının bulunduğunu anımsatan Ağbal, "Değişik kanunlarda damga vergisi olabilir, BSMV olabilir değişik uygulamalar var. Biz istedik ki bütün sektör bu vergi kanunları karşısında aynı duruma gelsin. Farklılıklarını gideriyoruz ki piyasadaki aktörler, oyuncular aynı vergi düzenlemeleri karşısında rekabet yapsınlar. Ama ayrıca açıklayacağız bunları" dedi.

Ağbal, "Bu bahsettiğiniz, sanıyorsam, Belçika'da bankacılık sistemi kullanılarak bağış toplandığını söylemiştiniz. Örgütün adını söylemediniz" sözüne karşılık, televizyonların takip edilmesi gerektiğini söyledi.

Bakan Ağbal, terörizmin finansmanının engellenmesine ilişkin yapılan çalışmalar konusunda şu bilgileri verdi:

"Türkiye, terörizmin finansmanının engellenmesi konusunda yasal düzenlemelere sahip. En son, biliyorsunuz, şu anda komisyondan geçti Genel Kurula geldi. Terörizmin finansmanının elde edildiği düşünülen kaynaklara Maliye Bakanlığı olarak herhangi bir bankacılık işlemi yapılırken onu bloke etme, durdurma, işlemi askıya alma şeklinde bir yetki düzenlemesi yapıyoruz. Bu hem uluslararası sözleşmelerde hem de AB direktiflerinde olan bir düzenleme. Bu en son yapacağımız bir düzenleme ama Türkiye'nin terörizmin finansmanıyla mücadele her alanda her bakımdan devam ediyor. Hem MASAK hem emniyet hem yargı birimlerimiz çalışıyor. Her türlü terör örgütünün terörizmi finanse etmek için yaptığı tüm işlemlere karşı yoğun çalışmamız devam ediyor."

'İFLAS ERTELEMEDE BAZI DÜZENLEMELERİMİZ OLACAK'

İflas ertelemede yeni düzenleme olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Ağbal, şöyle devam etti:

"Şu anda biz özellikle iş yeri açılışlarında gerçekten güzel düzenlemeler yapıyoruz. Türkiye biliyorsunuz 55'inci. İnşallah çok yakında açıklayacağımız düzenlemelerle Türkiye'yi çok ön sıralara getireceğiz. Süreleri kısaltıp iş yeri açma maliyetlerini düşüreceğiz. Yani piyasaya girmenin maliyeti ve zaman maliyeti düşecek. Aynı zamanda birtakım müesseseler beklediğimiz gibi kullanılmadı.Onları da engelleyecek orada da bir disiplin getirecek bazı düzenlemelerimiz olacak.Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız ile beraber çalışıyoruz."

Ağbal, "İflas ertelemede Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) taleplerini karşılayacak mısınız?" soru üzerine, "Orada çalışmamız devam ediyor. Bankaların endişeleriyle bizim endişelerimiz aynı." diye konuştu.

'FİNANSMAN MALİYETERİNİ DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYORUZ'

Ağbal, bir basın mensubunun "Banka faizlerinin, kredi faizlerinin üzerinde bir kamu yükü var. O kamu yükünün azaltılmasıyla ilgili kredi faizlerini düşürecek bir çalışma olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine, genel anlamda finansman maliyetlerinin aşağı çekilmesi konusunda neler yapabileceklerine ilişkin çalışmalar yaptıklarını aktardı.

Yabancı yatırımların arttığına ilişkin bir soru üzerine Ağbal, özellikle portföy yatırımlarında bir iyileşme olduğunu, global piyasalardaki iyimserliğin gelişmekte olan ülkelere olumlu yansıdığını anlattı. Ağbal, Türkiye'nin bugün ekonomik parametreler itibarıyla yatırım açısından iyi olduğunu kaydederek, bu yüzden yatırımların başladığını bildirdi.

Türkiye ekonomisinin bu yıl geçen yıldan daha iyi performans göstereceğini beklediklerini ifade eden Ağbal, enflasyon bakımından 2016'da geçen yıldan daha düşük bir seviye beklediklerini kaydetti.

Ağbal, bunlara rağmen bir takım risklerle karşı karşıya kalındığını ve bunların hep birlikte yönetileceğini vurguladı.

Şubat ayının ilk yarısından itibaren dünya piyasalarından gelen olumlu havanın Türkiye ekonomisini sevindirdiğini belirten Ağbal, "Bunlar Türkiye ekonomisine olan güveni artırıyor. Son iki ayda Türkiye'ye yönelen sermaye akımlarının artmış olması bizler açısından sevindirici. Türkiye ile ilgili kırılganlık söylemlerini aşağıya çekiyor. Ama bütün bunlar reform heyecanımızı ve ihtiyatlı duruşumuzu aşağıya çekmiyor hatta daha yukarı çekiyor" değerlendirmesini yaptı.

Hükümete gelir gelmez reform programı açıkladıklarını ve bunlarla ilgili yapılan düzenlemeler anlatan Ağbal, özelikle iş gücü piyasasının rasyonelleştirilmesi ve işgücü piyasasındaki katılıkların giderilmesinin en önemli reform alanlarından bir tanesi olduğunu söyledi.

"Güvenceli esneklik" düzenlenmesinin komisyondan geçtiğini ve yakın zamanda Meclis'ten geçirmek suretiyle iş gücü piyasasındaki önemli katılıklardan bir tanesini gidermiş olacaklarını ifade eden Ağbal, diğer önemli bir konunun ise kıdem tazminatı olduğuna dikkati çekti.

Bakan Ağbal, bu konunun geçmiş on yılların mevzusu olduğunu belirterek, "Mevcut kıdem tazminatı sistemi işveren kadar çalışanı da memnun etmiyor. Rasyonel olmayan unsurlar içeriyor. Hem çalışan hem de işveren için rasyonel olmayan hususlar içeren bu sistemi değiştirelim. Kıdem tazminatını çalışan için alınabilen ve realize edilebilen bir sisteme dönüştürelim." dedi.

Ağbal, yeni düzenlemeyle kıdem tazminatının işletmelerin üzerinde oluşturduğu maliyetleri ve riskleri aşağıya çekileceğini, böylece işletmelerin rekabetçiliğinin artırılacağına işaret etti.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda da çalışmaların sürdürdüğünü ifade eden Ağbal, diğer düzenlemelere ilişkin şu bilgileri verdi:

"Gelir vergisi reformu Plan Bütçe Komisyonunu geldi. Şu anda alt komisyonda. TBB ve diğer sosyal taraflardan görüşler aldık. Alt komisyonda çalışmalar hızlı bir şekilde tamalanacak. Türkiye yeni, modern yatırım ortamını teşvik eden bir gelir sistemine kavuşacak. Vergi usul kanunu ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Özellikle mükellef haklarını güçlendiren vergi usul sistemi hepimiz için önemli. Bu toplantıda söylediler. 'Mükellef öngörülebilirlik istiyor. Mükellefler sürprizlere kapalı olmak istiyor. Vergiye uyum maliyetlerinin aşağıya çekilmesini istiyor'. Yapacağımız kanun ve düzenlemelerle hepsi hayata geçecek. Vergi usul kanuna ilişkin Bankalar Birliğinden görüşler geldi, onları da değerlendireceğiz."


Maliye Bakanı Naci Ağbal, terörizmin finansmanı ile mücadele ettiklerini, ülke olarak duyarlılık gösterdiklerini belirterek, "Ama bizimle aynı duyarlılığı paylaşması gereken ülkelerdeki uygulamalara bakıyoruz, ülkemize karşı temel bir tehdit oluşturan terör örgütünün açıkça bir bankacılık sistemi üzerinden kaynak toplamasına imkan veriliyor" dedi.

Ağbal, bakanlık olarak istişare süreçlerinden oldukça istifade ettiklerini belirterek, "Görüştüğümüz sivil toplum örgütleri piyasanın hassasiyetlerini tek tek dile getiriyor. Biz de bunları bir bir hayata geçireceğiz. Çok yakın zamanda özellikle finans piyasasını, bankacılık kesimini ilgilendiren vergi düzenlemeleri yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Bu düzenlemeleri yaparken katılım bankaları ve ana omurgayı oluşturan bankalarla önemli istişareler yürüttüklerini ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"İstiyoruz ki finans sektöründe vergi, rekabete karşı eşit mesafede olsun. Paydaşlar ya da aktörler arasında rekabet yapılırken vergi üzerinden bir eşitsizlik olmasın. Finans sisteminde vergi öngörülebilir olsun. Hep beraber toplantılarda konuştuk, gerçekten bazı vergi kanunlarımızdaki düzenlemeler belirsizlikler içeriyor. İster istemez yatırımcılar bu belirsizlikten dolayı yatırım kararlarını erteleyebiliyor ya da geleceğe dair belirsizlik içerebiliyor. Bu konuda Bankalar Birliğine teşekkür ediyorum. Güzel fikirleri vardı. Bunları gelir vergi paketiyle ortadan kaldırırız."

Ağbal, hem para politikasında hem de maliye politikasında ihtiyatlı duruşun aynen devam edeceğini vurguladı. Bu yıl için yüzde 1,3 bütçe açığı öngörüldüğünü anımsatan Ağbal, bunu realize etmek için her türlü tedbirin alınacağını vurguladı.

'DÖVİZ KURUNDA ÖNEMLİ OLAN İSTİKRAR'

Bakan Ağbal, mali disiplinin her zaman ülke ekonomisine önemli katkı veren bir çıpa niteliğinde olduğunu belirterek, buna mutlaka sahip çıkılması gerektiğini kaydetti. Burada para politikasının duruşunun da çok önemli olduğunu ifade eden Ağbal, şunları söyledi:

"Dışarıdan global gelişmelere bakıldığında şu anda Türkiye ekonomisi için ılımlı iyimser bir kısa vade görünümü var. Biz bu kısa vade görümünü hem göreceğiz hem de ihtiyatlı duruşumuzu devam ettireceğiz. Bir takım kısa ve orta vadede karşılaşabileceğimiz riskleri öngörüp, onların farkında olarak gereken tedbirleri alacağız. Ekonomi hiçbir şekilde maceraya girilecek bir alan değildir. Mutlaka ekonomide rasyoneliteden ayrılmadan ekonominin gereği ne ise onu yapacağız. Bir taraftan yatırım, üretim, ihracat ortamını geliştirecek yapısal reformlara devam edeceğiz diğer taraftan yatırımcının üretim yapanın, ihracatçının önünü görebileceği makroekonomik parametlerin sağlam ve istikrarlı olmasına önem vereceğiz. Döviz kurunda önemli olan istikrardır. Döviz kuru eğer dün, bugün ve yarın seviye itibarıyla istikrarlı gidiyorsa yatırımcı önünü görür. Faiz mutlaka çok önemli bir parametredir. Faiz seviyesi ekonominin kısa ve orta vadeli görünümünü son derece etkiler. Burada da uygulayacağımız politikalar ekonomik gerçeklerle uyumlu olmak durumundadır." - "Kayıt dışı ile mücadelenin temel yollarından biri paranın takip edilmesi"

Bakan Ağbal, bankacılık sektörünün önemini vurgulayarak, kayıt dışı ekonomi ile mücadele anlamında bakıldığında özellikle 2000'li yılların başından itibaren kayıt dışı ekonomi aşağı geliyorsa devlet ve hükümet olarak aldıkları tedbirlerin yanında bankacılık kesiminin de kayıt dışı mücadeleye verdiği katkının yadsınamayacağını söyledi.

Ağbal, nakdi ekonomiden kaydi ekonomiye geçişte bankacılık sisteminin önemli vazifeler gördüğünü anlatarak, "Özellikle birçok düzenlemeyi yaparken bankacılık sisteminden Maliye Bakanlığı olarak istifade ediyoruz. Kayıt dışı ile mücadelenin temel yollarından biri paranın takip edilmesidir. Ekonomi ne kadar kayıtlı ekonomi haline dönüşürse, ne kadar kurumsallaşma artarsa, ölçek ekonomileri ne kadar iyileşirse kayıt dışı ekonomi o kadar azalıyor. Bankalarımızın kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye verdiği katkılardan dolayı hepinize teşekkür ediyorum, inşallah bu mücadeleye hep beraber devam edeceğiz" diye konuştu.

Kara para ile mücadele çalışmalarının 1990'lı yılların başlarına kadar uzayabileceğine işaret eden Ağbal, "Hatırlarım, ilk 1996 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile bu kara para aklamayla mücadele konusunda mevzuat düzenlemesine başladık sonra yasal bir düzenleme ile 1996 yılından bu yana kurumsal kapasite olarak FATF'in (Mali Eylem Görev Gücü) aradığı, beklediği şartları taşıyan bir ülkeyiz. Bu konuda bir mali istihbarat birimimiz var, yeterli sayıda elemanı var, bilgi işlem altyapılarına sahip, ikincil mevzuatını oluşturmuş bir kurumsal yapımız söz konusu" şeklinde konuştu.

Ağbal, mevzuat düzenlemeleri olarak bakıldığında birincil ve ikincil mevzuat bakımından uluslararası normları karşılayan mevzuat düzenlemelerinin bulunduğunu dile getirdi. Uluslararası işbirliğine bakıldığında global ölçekte kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadeleleri anlamında Türkiye'nin hep öncü ülkeler arasında yer aldığını belirten Ağbal, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu alanda en fazla öne çıkan FATF'in Türkiye aktif bir üyesidir. Kara para aklama ve terörizmin finansmanı mücadelelerinde Türkiye her türlü uluslararası iş birliği içerisinde olmuştur. Üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiştir. Bugün en çok konuştuğumuz konu terörizmin finansmanının önlenmesidir. Kara para aklamayla mücadele genellikle suç ekonomisi dediğimiz kaynaklardan elde edilen gelirlerin bir şekilde farklı yollardan sisteme katılmasıdır. Terörizm bir insanlık suçudur. Terörizm bütün insanlığı tehdit eden bir suçtur. Terörizme karşı mücadele edilecekse bunun en önemli bacaklarından biri finans kaynaklarının önlenmesi, kurutulması ve bir şekilde sisteme girmesinin engellenmesidir. Bu öyle bir network ki ulusal değil, globaldir. Dolayısıyla terörizmin finansmanı ile mücadele ulusal değil, global bir mücadeledir. Ülkeler bu konuda üstlerine düşen her türlü yükümlülüğü sonuna kadar yerine getirmek durumundalar.