Bebeğini ölüme terk eden anneyi savunan anneye sürpriz destek

Bebeğini ölüme terk eden anneyi savunan anneye sürpriz destek

Tartışmalara neden olan Radikal.com.tr yazarı Orhan Kemal Cengiz Seçil öğretmenle ilgili bugün çok tartışalacak şu yazıyı kaleme aldı. Ve tek suçlu Seçil öğretmen mi sorusunu sordu?

Radikal.com tr yazarı Orhan Kemal Cengiz'in tartışma yaratan o yazısı:

Savcılar, yargıçlar cezayı kadın sanki İsveç'te, Finlandiya'da yaşıyormuş gibi basıvermişler; onun aldığı cezada, içinde yaşadığı bu ülkenin olağanüstü güçlüklerinden eser yok...

Bayram tatilinde ailesinin yanına gidip, Çocuğunu dokuz gün aç susuz bırakarak ölümüne sebep olan Seçil öğretmen bir cezayı hak ediyordu şüphesiz...

Ama ben bu kadına verilen ömür boyu hapis cezasını çok acımasız buldum.

Karısını delik deşik ederek öldüren gözü dönmüş caniler için bile bin bir mazereti kabul eden adalet sistemimiz, Seçil öğretmen için hiç bir hafifletici neden bulamamıştı...

Öyle mi gerçekten, iki aylık bir bebeğin ölüme giden yolda, Seçil öğretmen, bu dramatik bu dramatik gösterinin tek oyuncusu mu?

Kadını hamile bıraktıktan sonra yüzüstü bırakıp giden babanın; yaptığı kürtaj başvurusunu reddedenlerin; "bebeğimi yanımda götürseydim beni öldürürlerdi" dediği ailesinin hiç mi rolü yok bu dramatik sonda?

Savcılar, yargıçlar cezayı kadın sanki İsveç'te, Finlandiya'da yaşıyormuş gibi basıvermişler; onun aldığı cezada, içinde yaşadığı ülkenin olağanüstü güçlüklerinden eser yok...

Seçil öğretmen, cezayı, insanların evlenmeden doğum yapan bir anneyle aynı apartmanda yaşamakta beis görmedikleri; bu annenin devletten her türlü yardımı alabildiği; mesela bebeğini göğüsünü gere gere öğretmenlik yaptığı okula götürebileceği bir ülkede yaşıyormuş gibi alıyor...

Halbuki ki, anlattığı hikayeden de biliyoruz ki, çocuğunu evde sesi duyulmasın diye kuytu bir köşeye koyuyor, komşularından kapı bucak kaçırıyor...

Savcılar yargıçlar, bu kadına, bu ülkenin korkunç iki yüzlü ahlak kurallarını göz ardı ederek ceza verebilirler mi? Çocuğunu öldürdü diye onu kınayan pek çok insanın, komşusu olsalar, "ahlaksız kadın çek git buradan" diye kapısına dayanacaklarını göz ardı edebilirler mi?

Bu cezayı isteyen savcılarımız, ömür boyu hapis cezası veren hakimlerimiz, kızları evlilik dışı bir çocuk doğursa torunlarını kucaklarına alıp gururla adliyeye götürecek gönül zenginliğinde insanlar mıdır? Eğer böyle olsalardı, bu ülkede "namus" denen şeyin sadece apış arasına sıkışmış bir öğütme makinesi olduğunu ve evlenmeden çocuk doğuran bir kadına hayat hakkı tanımadığını görürlerdi.

Eğer böyle olsalardı, öldükten sonra çocuğunu hastaneye götüren bu kadının, hem fail ve hem de mağdur olduğunu; hepimizin de, değer yargılarımızla, ahlak kurallarımızla bu dramatik oyunun bir parçası olduğumuzu bilirlerdi...

Ömür boyu hapis cezası vermezlerdi...