Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan istifa açıklaması!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan istifa açıklaması!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani’nin daveti üzerine 4. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı için Tahran’ı ziyaret etti. Erdoğan, bu ziyaret dönüşünde aralarında Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Basın toplantısında İran Cumhurbaşkanı ile son derece olumlu görüntü vardı, karşılıklı güven tesis ediliyor mu? İran ile Türkiye’nin zaman zaman bölgesel etki alanları ve mezhep konularında karşı karşıya geldiğini biliyoruz. 

Şu anda en önemli izlenim, Türkiye ve İran, dayanışma içerisinde bu bölgede belirleyici güç olmalı. 10 milyar dolarlık ticaret hacminin yeterli olmadığını, bunun 30 milyar dolara çıkması gerekliliği üzerinde durduk. 80 milyon nüfus bizde var, 80 milyon da onlarda...

Türkiye ve İran, mezhebi farklılıkları olsa da, aynı esasen aynı değerlerin sahibi olan iki ülkedir. Aslında Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan bu yana aramızda hiç bir ciddi sorun yaşanmamıştır. Zaman zaman görüş farklılıkları olsa da, ciddi bir sıkıntı yok. Bundan sonraki süreçte de İran ile olan ikili münasebetlerimizi çok daha iyi noktaya çekmemiz lazım. Bunun için 30 milyar dolarlık hedefe bir an önce ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum. 

Neticede ne olacak? Türkiye ne bekliyor?

Netice, Barzani ve avanesi bu işten vazgeçecekler. Zaten yaptıkları işin hiç bir hukuki zemini yok. Uluslararası hukuka zaten aykırı. Ferderal parlamentodan bunu geçmesi lazım; bunun federal parlamentodan onay alamayacağı da zaten kesin. Irak merkezi hükümeti buru resmen açıkladı da. Irak Anayasa Mahkemesi de referandum kararını askıya almış, bunun durdurulması gerektiğine hükmetmişti. Hani meşhur bir söz vardır ya: Makaram sarı bağlar kız söyler gelin oynar.. Bunların hali bu. 

IKBY’nin geri adım atması için Türkiye’nin belirlediği bir süre, bir takvim var mı?

Biz yol haritamıza devam edeceğiz. Bu çerçevede ilgili bakanlarımız, ilgili birimlerimiz çalışmalarını, görüşmelerini sürdürüyorlar. 

Kuzey Irak’tan bir yumuşama sinyali alıyor musunuz?

Henüz öyle bir şey almadık. 

Alt seviyede olsa IKYB ile bir temas var mı?

Şimdi bizim o tür bir temas gayretimiz yanlış olur. 

Peki onlardan bir temas talebi var mı?

Onlardan talebin hangi seviyede geleceği önemli. 

Barzani hangi adımı atarsa, ne yaparsa Türkiye’yi tatmin eder?

Çekilecek bu işten. Referandumu iptal edecek. Zaten yapılan işin bir geçerliliği de yok... Mesela, durumu koşulları tamamen farklı olan Kosova’nın durumuna bakın. Kosova, şu anda 114 ülke tanınmasına rağmen, hala ‘Devletim’ diyemiyor. Kaldı ki Kosova’yı ilk tanıyan ülke ABD, ikinci ülke de saniye farkıyla Türkiye olmuştur. Buna rağmen halen ‘Devletim’ diyemiyorlar. IKYB’nin yaptığı işe ise İsrail dışında kimseden destek bile yok. Dolayısıyla kendisinin bu işi bitirmesi lazım, başka çaresi yok. Aksi halde, belli bir takvim içerisinde adımları atmak durumunda kalacağız. 

Suriye’yi de içine alan stratejik işbirliği olabilir mi?

Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye’deydi. Üçlü mekanizmayı nasıl çalıştıracağımızı görüştük. Bu konuda yol haritamız var. Önümüzdeki günlerde ilgili birimlerimizin nasıl adımlar attığını göreceksiniz. Çatışmasızlık bölgesinin sınırları konusunda, içerde ve dışarda, görev paylaşımı yapıldı.  Dışarıyı Rusya, içeriyi Türkiye güvence altına alacak. Böylece oradaki insanların huzurunu temin için adımlar atılacak. Cerablus’ta Rai’de bunu nasıl başardıysak, oraya 100 bin insan geri döndüyse, aynı adımlar İdlip’te de atılacak. TSK İdlip sınırları içinde, Rusya Silahlı Kuvvetleri sınırların dışında görev yapacak.

Kerkük meselesi referandumda tahrik meselesi oldu. Barzani’nin orayı ziyaret etmesi böyle değerlendirildi. Kriz Kerkük odaklı bir zemine çekilmek mi isteniyor?

Kerkük çok hassas. IKYB de malum, genelde, Kerkük’le ilgili olarak burası benim havası oluşturmak istedi. Halbuki oralar özellikli bölgelerdir. Dolayısıyla, orada hiç kimse, ‘Burası benimdir’ havasına giremez. Orada bir defa Türkmenler var, tarihine baktığımızda burada Türkmenlerin geçmişe yönelik çok ciddi sahiplenme hakkı var. Fakat biz o veya bunun şeysi derdinde değiliz. Biz diyoruz ki: Orada kimler yaşıyorsa biz onların hukukunu koruyalım. Ama iyi biliyoruz ki Kürtlerin orada hiç bir hukuku yok. Onlar aslında şu anda orada işgalci konumundalar. Ellerinde güç var, o gücü kullanarak Kerkük’e hep girme gayreti içinde oldular. Ama şu anda merkezi yönetim Kerkük’e yönelik gerekli adımları atacak. Irak, İran’la görüşmelerimiz sürüyor. Atılması gereken adımlar neyse atılacak. Kerkük için de atacağız, Musul için de atacağız. Biz oralarda yaşayanların, oraların gerçek sahiplerinin yanında olacağız.

Metal yorgunluğu

Biraz da iç siyasete dönelim. Yerel yönetimler ve teşkilatlar konusunda geçtiğimiz günlerde, “İstifalar yok ama olmayacak anlamına gelmez” dediniz. Belli bir rutinle mi ilerleyecek istifalar?

"Biz, rutin, alışılmış, sıradan bir siyasi parti değiliz. Bizim siyasi partimiz, aynı zamanda bir davadır. Bu davaya inanmış olanlar, bu davaya gönül vermiş olanlar, gerektiğinde genel merkeze gelir istifasını teklif eder, ondan sonra da bir başka arkadaşla yola devam edilebilir. Zaten istifa eden de, partiden istifa amacıyla değil, bulunduğu makamı boşaltmak için o tür bir adım atar. Tabii bunları farklı yere çekme gayretine girenler de oluyor.

Melih Gökçek'ten istifa açıklaması

Tabii partideki görevleri, partinin üst yönetimi, gerektiğinde istifasını istemeden de alabilir. Belediyelerdeki durum tabii ki farklı. Onun iki yöntemi vardır: Partiden ihraç veya görevi ihmal veya kötüye kullanmaktan dolayı yapılabilir.

Tabii ki biz bu yolları denemek istemiyoruz. Eğer hakikaten illerde ilçelerde bu tür sıkıntılar varsa, teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcımız çağırır görüşür kendileriyle; iyi niyet içerisinde mesele çözülür. Ama olay belediye olduğu zaman farklı. Ama orada da görüşmek suretiyle gelinen nokta budur denilebilir; ilgili başkana, istifa suretiyle o makamı boşaltmanın kendisini de bizi de sıkıntıya düşürmeyeceği anlatılabilir.

Bir makama getirilirken her şey iyi güzel, ama benim metal yorgunluğu olarak dediğim durumlarda makamı boşaltılmasının istenilmesi niye yadırganıyor?

Kaldı ki istifa ya da görevden ayrılma, bu davada bir sorun olarak görülmemelidir. Nitekim, bir çok arkadaşımız daha önce bir çok görevlerini bırakmışlar, sonra başka görevler almışlardır. Ama dava olarak görmez de, hasbi değil hesabi davranırsan; ‘Benim şanım var şerefim var’ dersen, kusura bakma ama, partinin şerefi herkesin şerefinin şanının çok daha önündedir."

Peki bu kategoride olan belediyeler belirlendi mi efendim? Sayı olarak, yer olarak belirlendi mi?

Hayır, öyle bir şey olmaz. Biz, olduğu zaman, bazı şeyler önümüze geldiği zaman, ona göre değerlendirmemizi yapıyoruz. Allah göstermesin çok daha kötü şeyler de olabilir. Kaldı ki 2019’un martında yerel seçimler yapılacak. Dolayısıyla biz hazırlıkları yaparak girmek durumundayız. Kaldı ki sadece bizim partimizle değil diğer siyasi partilerle ilgili de içişleri bakanlığımıza şikayetler geliyor. Basın olarak size de geliyordur...