Dünya'da hangi örgütün ne kadar geliri var?

Dünya'da hangi örgütün ne kadar geliri var?

Kendisini İslam Devleti diye adlandıran (IŞİD) grubun adını Batı'da bir yıl öncesine kadar, gruba katılmak için bölgeye gidenler ile Suriye ve Irak'ı yakından izleyen akademisyenler ve güvenlik uzmanları dışında duyan pek yoktu.

Adı duyulmaya başlandığında da Suriye'de yaşanan iç savaş ve kaos ortamında Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı savaşan onlarca gruptan biri olarak algılanmış ve çok önemsenmemişti.

Bu yılın Ocak ayında ABD Başkanı Barack Obama, Irak ve Suriye'nin kuzey bölgelerinde El Kaide bayrağı altında savaşan grupların oluşturduğu tehdidin çok büyük olmadığına işaret eden bir konuşma yapmıştı.

Ama bu konuşmadan sadece bir kaç ay sonra İD ya da IŞİD, Suriye ve Irak'ta çok geniş ve çok önemli bir bölgeyi hızla kontrolü altına aldı.

Eski ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, IŞİD'i "şu ana kadar gördüğümüz en gelişkin ve mali kaynakları en güçlü örgüt" diye tanımladı.

CİHADIN YILLIK MALİYESİ

• IŞİD: Petrol satışları, 'vergi' ve haraçlar 800 milyon dolara ulaşıyor

• Afghan Talibanı: 'Bağışlar', haşhaş gelirleri 400 milyon dolar

• Eş-Şebab: Kömür satışı ve 'vergiler'100 milyon dolara ulaşıyor

• Boko Haram: Fidye, 'bağış' ve haraçlar 10 milyon dolar

• El Nusra Cephesi: 'Bağışlar' ve fidye net gelir bilinmiyor

Yeni realite

Uluslararası kamuoyunda IŞİD'le ilgili olarak belki de en çok dikkat çeken konu, diğer gruplardan farklı olarak finansmanını nasıl sağladığı, petrol satışları, uyguladığı 'vergi'ler, haraç ve yağma ile elde ettiği gelirlerdi.


ABD'nin başını çektiği askeri ittifakın hava saldırılarının önemli bir kısmı, örgütün elindeki petrol rafinerileri ile mazot ve benzin kaçakçılığında kullanılan yolları hedefledi. Grubun mali kaynakları kurutulursa, eninde sonunda gücünü yitireceği düşünülüyordu.

Bir savaşın nasıl finanse edileceği ya da "savaş maliyesi", savaş kadar eski ve önemli bir kavram. Romalı ünlü hatip Marcus Tullius Çiçero "Savaşın sürmesi sınırsız bir para akışına bağlıdır" demişti.

Daha yakın tarihe gelirsek, Soğuk Savaş döneminde devletler, bazı grupları gayri resmi olarak destekleyerek ya da fonlayarak siyasi şiddeti sürdürmüşlerdi.

Ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Birleşmiş Milletler'in bazı devletlere karşı daha kararlı adımlar atabilmesi ile devlet destekli terörde azalma görüldü.

Hizbullah gibi az sayıda örgüte hala devlet desteği var ama Soğuk Savaş sonrası bir çok silahlı örgüt bu avantaja sahip değil, dolayısıyla da kendi gelirlerini yaratmak zorunda.

Her başarılı isyancı örgütün başarısının temelinde usta bir "maliye politikası" yatar. Bu onların en büyük avantajı ama aynı zamanda en hassas noktalarından biridir.

Dışardan Gelen Bağışlar

Genel olarak isyancı milis grupların iki ana kaynaktan gelir elde etmesi mümkün: İç kaynaklar, dış kaynaklar.

İç kaynaklar, esasen kontrol edilen bölgede halktan alınan "vergi", ayakbastı parası, haraç, adam kaçırma yoluyla elde edilen fidyeler ve ticaret.

Dış kaynaklar ise, varlıklı grup ya da devletler - ki bu konuda sık sık Altın Zincir lakabıyla da anılan Körfez Ülkeleri'nin adı geçiyor- ya da diyasporadan toplanan bağışlar.

Bazen birbirine yakın örgütler de karşılıklı bağış yapabiliyorlar. Örneğin Nijerya'daki Boko Haram'ın 2012 yılında Kuzey Afrika'da örgütlü El Kaide kolundan (İslami Magrip'deki El Kaide -İMEK) 250 bin dolar bağış aldığı haber verilmişti.

2005 yılında El Kaide'nin eski lider yardımcısı Eyman el Zevahiri, Irak'taki El Kaide örgütüne mektupla yaptığı çağrıda mali kaynaklarının çoğunun kuruduğunu söyleyerek kendisine 100 bin dolar yollanmasını istemişti.

Dış bağışlar ilk başta örgütün yeşermesi için gerekli kaynağı sağlasa da her an engellenebilir, kesilebilir. Bu nedenle örgütlerin sürekli böyle bir finansmana dayanması çok mümkün değil.

Bu nedenle, isyancı gruplar mali bağımsızlıklarını elde edebilmek için, engellenmesi çok daha güç ve bu nedenle çok daha güvenilir olan iç kaynaklarını yaratmaya yöneliyor.

Uyuşturucu ticareti


Somali'deki Eş Şebab bunun iyi bir örneği. Dış kaynaklardan sınırlı bir destek alan grup, kontrol ettiği bölgelerde çok etkin bir kömür ticareti geliştirdi. Birleşmiş Milletler'e göre örgüt bu yolla yılda 80 milyon dolara varan bir gelir sağlıyor.

Eş Şebab bununla da kalmayıp yönettiği bölgelerde bir tür ticaret, gelir ve taşıma vergisi sistemi geliştirmiş.

Tıpkı IŞİD gibi geniş alanları ve nüfusu kontrolü altına alan Eş Şebab buralarda bir nevi devlet benzeri yapı oluşturdu; buna karşılık güvenlik ve yargı başta olmak üzere bazı alanlarda kamu hizmeti sağlıyor.

Geniş toprakların kontrolü, gruplara Afganistan'daki haşhaş ekimi ve uyuşturucu ticareti gibi kârlı alanlar da açabiliyor.

Ülkede 13 yıldır NATO öncülüğündeki uluslararası güçler haşhaş ekimi ve uyuşturucu ticaretiyle mücadele için 7 milyar dolar harcadılar.

Fakat şu anda Afganistan'da haşhaş ekiminin bütün zamanların en yüksek düzeyine çıktığı, dünyada ticareti yapılan afyonun yüzde 90'ının bu ülkeden geldiği ve Taliban'a yılda yaklaşık 150 milyon dolar gelir sağladığı düşünülüyor.

Ama bu tür grupların tümü, geniş topraklar ve nüfusun kontrolüne sahip değil.

Kuzey Afrika'nın çok az insanın yaşadığı geniş çöllük bölgelerinde örgütlü El Kaide kolu İMEK, gelirlerini iki kaynaktan sağlıyor.

Bölgeye çalışmak için ya da turist olarak gelen yabancıları kaçırarak fidye almak yoluyla grubun beş yıl içinde 100 milyon dolara yakın gelir elde ettiği düşünülüyor.

Örgüt ayrıca Latin Amerika'dan Avrupa'ya uyuşturucu ticaretinin en işlek yolu olan ve 10. paralele atfen "10. Otoyol" adıyla bilinen rota üzerinde olmanın avantajını kullanıyor.

Afganistan-Pakistan sınırında örgütlü Hakkani grubunun da ana gelir kaynağı kaçakçılık.

Kökleri Sovyetler Birliği'nin 1979'daki Afganistan işgaline karşı direnişe dayanan örgüt, hem Afganistan hem Pakistan'daki istikrarsızlık yüzünden uzun zamandır rahatça işleyen kaçakçılık rotalarını kontrolü altında tutuyor.

Kaçırma-Fidye


Fidye amaçlı kaçırma isyancı gruplarca giderek daha çok kullanılıyor.

Yemen merkezli Arap Yarımadası'ndaki El Kaide kolunun 2011 ile 2013 yılları arasında bu yolla 20 milyon dolar elde ettiği tahmin ediliyor.

Birleşmiş Milletler bunun örgütler için çok kârlı bir iş olduğuna dikkat çekerek, 2004 ile 2012 yılları arasında silahlı grupların adam kaçırma yoluyla tahminen toplam 120 milyon dolar gelir elde ettiklerini açıkladı.

Sadece IŞİD'in bu yolla geçen yıl içinde 45 milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor.

Silahlı grupların yaşamak için kaynak yaratmaya ihtiyacı olduğu açık ve bu yüzden 11 Eylül saldırılarından bu yana ABD ve müttefikleri özellikle bu tür grupların mali kaynaklarını kurutmayı hedefliyor.

Ama Suriye ve Irak örneğinde görüldüğü gibi dış kaynakların desteğinden bağımsızlaşabilen, iç kaynaklarını yaratmayı başaran bir örgütün gelirlerini kurutmak sanıldığı kadar kolay bir iş değil.

(Kaynak: BBC Türkçe)