Kasiad’ın Ayın Konuğu Yaşar Oldu

Kasiad’ın Ayın Konuğu Yaşar Oldu

Karabük ve Safranbolu İşadamları Derneği (KASİAD)’ın düzenli olarak yaptığı ayın konuğu programının bu ayki davetlisi Gazeteci-Yazar Süleyman Yaşar oldu.
KASİAD tarafından organize edilen "Dünya ve Türkiye Ekonomisinin Durumu, Riksler ve Fırsatlar” konusunun bu ayki konuğu İstanbul Üniversitesi Akademisyenlerinden Gazeteci-Yazar Süleyman Yaşar’dı.
Aygür Otelde düzenlenen etkinlikte konuşan Selim Akçuğra,”Türkiye ekonomisinin rakamsal gelişmesine baktığımızda aşağı yukarı 2006 yılına kadar yüksek bir büyüme hızını tutturuyor ama bundan sonra düşmeye başlıyor. 2008 krizinden sonrası 2010 -2011 yıllarında yine büyüme artışı var fakat 2012,2013 ve 2014 yıllarında bir gerileme söz konusu. Burada fert başı gelire baktığımızda 2010 yılından itibaren 10 bin dolar civarında 2013 10 bin 800 dolar iken 2014’de 10 bin 537 dolara düşeceği orta vadeli programda açıklandı. Büyüme rakamlarına baktığımızda bu rakamın daha da aşağıya söz konusu. Birde harcanabilir gelir açısında baktığımızda bu rakamın 10 bin doların altında olduğunu görüyoruz. Son 3 yıllık performans pek olumlu gitmiyor. İşsizlik oranı son 3 yılda artıyor, cari işlemler açığında alma var ama bunun azlaması Türkiye’deki cari oranın milli gelire oranlar yüzde 6 seviyesi düzeyinde olması risk faktörünü ortadan kaldırıyor. Enflasyona baktığımız son 3 yılda artış var. 2014 yılında 9,4 orta vadede beklenen enflasyon. Dış ticarette Türkiye AB’ye tam üye değil ama gümrük birliğine tam üyeyiz. Türkiye’de AB’nin belirlediği kurallara ticaret çiziliyor” dedi.
“EKONOMİNİN GÜÇLÜ TARAFI, BÜTÇE AÇIĞININ DÜŞÜK OLMASI”
Türkiye ekonomisinin güçlü tarafları ve olumsuz yanları hakkında da bilgiler veren Yaşar, “ Türkiye ekonomisinin güçlü taraflarının başında birincisi bütçe açığı düşük. Yüzde 1,7 olması bekleniyor ve marsik programına göre yüzde 3’ü geçmemesi lazım. Kamu borç yükü düşük. Devletin hem iç hemde dış borcu milli gelire oranla düşük. Buda olumlu bir faktör. Banka sermayeleri yeterli ama IMF’nin son raporuna bankalarda sorunlar olduğu yazılmış. Türkiye’nin avantajlarından biriside ham petrol varil fiyatların düşmesi avantaj. Emtia fiyatların gerilemesi de bir avantaj. Kırılgan taraflara geldiğimizde dış ticarete konul mal üretimi yerine dış ticarete konu olmayan mal üretimine ağırlık veriyor. Alış veriş merkezleri yapılıyor, lüks otomobil, lüks konut ve lüks lokantalar, bütün bunlar dış ticarete konu olmayan faktörler. Dolayısıyla Türkiye’nin kaynakları ihracata yönelik mal üretimi yerine bu tip iç ticarete yönelik döviz kazandırmayan hizmet alanlarına gidiyor. Buda Türkiye’de kaynak dağılımını bozduğu için ödemeler bilançosunda problemler oluşturuyor” diye kaydetti.
“TÜRKİYE TURŞU SALÇA ÜRETMELİ”
Türkiye’nin artık dışarıya yönelik mallar üretmesi gerektiğini de kaydeden Süleyman Yaşar, “ Buzdolabı, çamaşır makinesi, turşu, salça, bisiklet üretmeli. Küresel düzeyde satacağı mallar üreteceği yerde, İstanbul’a 115 tane AVM açılıyor ve bunlar Türkiye’de döviz kazandıracak faaliyet değil. Türkiye’nin konut ihtiyacı var ama depreme dayalı sağlıklı konuta ihtiyacı var. Bunların yerine lüks konut yapılıyor buda kaynakları israf ettiriyor. Bu döviz kazandırıcı bir şey değil. Yurt dışına konut satıyoruz diyorsun ama bir defa satıyorsun. Ama siz imalat sanayiyi veya fabrika kurduğunuzda her gün ihracat yapıyorsunuz ve her gün döviz satıyorsunuz. Bu kurulan AVM’lere de yabancı firmalar geliyor ve iç pazara hitap ediyor döviz kazandırıcı hizmette yapmıyor. Diğer ihracatçının kazandığı dövizi alıp kar transferi olarak yurt dışına gidiyor. Hiç döviz kazandırmadığı gibi ülkenin iç ticaretindeki bir paraya el koyup onun dövizini dışarıya çıkıyor. Buda ödemeler bilançosuna olumsuz yansıyor. Türkiye’nin döviz açığının ve cari açığının oluşmasına neden oluyor. Latin Amerika bu yüzden krizlere girdi ve Türkiye’nin buna dikkat etmesi lazım” ifadesinde bulundu.