"Keşke İran'a benzesek"

"Keşke İran'a benzesek"
Gazeteci, köşe yazısı yazarı olan Nazlı Ilıcak Bugün gazetesinde yazdığı buhünkü yazısında 'Keşke İran'a benzesek' dedi.

17 Aralık sürecine değindiği bugünkü yazsısında Ilıcak;

"Eskiden Türkiye İran’a benzeyecek diye korkardık. Şimdi, “Keşke İran gibi olmaya başlasak” diye düşünmeye başladım." dediği yazısında, bu çok konuşulacak ifadesinin ardından bir açıklama ekleyerek "Sakın yanlış anlaşılmasın, elbette şeriat polisi, devrim muhafızı ya da bir Ayetullah özlemi içinde değilim ama Ahmedinejad döneminde yapılan yolsuzlukların üzerine nasıl gidildiğini görünce, gıpta ediyorum." diyerek 17 Aralık sürecine göndermede bulundu.

"Darısı bizim başımıza"

Ilıcak, özellikle Rıza Sarraf üzerinden verdiği örnekle dikkat çekti: İran resmi haber ajansı İRNA’ya göre, hükümetten üst düzey bürokratların da bulunduğu 20 kişi gözaltına alınmış. Babek Zencani isimli işadamı yolsuzluk soruşturmalarının odağında bulunuyor. Zencani, satılan petrolden elde edilen geliri, İran Merkez Bankası’na eksik aktardığı için tutuklanmıştı. Zencani’nin Rıza Sarraf ile yakınlığını biliyoruz. Bu yüzden, “Darısı bizim başımıza” demekte haklıyız. Zira hem Zencani hem Sarraf benzer iddiaların muhatabı. Tabii İran’da yolsuzluk soruşturmaları Ahmedinejad dönemi kapandıktan sonra ancak başlayabildi. Zira onun yönetimini hedef alıyor.

Ilıcak 2 gün önce de Sarraf'ı yazmıştı

Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, 2 gün önceki (9 Aralık) yazısında 17 Aralık soruşturmasında Ali Babacan ile Mehmet Şimşek’in de adı geçtiğini belirterek, "Onlardan, rüşvete karşı duruş sergileyen, rüşvet örgütünün korkup çekindiği bakanlar olarak söz ediliyordu" demişti.

"Rıza Sarraf'a ne olacak?"

Adı yolsuzluk iddialarıyla anılan bazı bakanların Yüce Divan'a gönderileceğini belirten Nazlı Ilıcak, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı da uyararak "Babacan ya da Şimşek’in rüşvetle ilgisi olmadığı ortada. Ama bu yolsuzluğun üzerinin kapatılmasına göz yumarlarsa, hiçbir sorumluluk taşımayacaklarını mı sanıyorlar?" demiş, 'Yüce Divan’a doğru…' başlıklı yazısında "TBMM Soruşturma Komisyonu’nun, bazı bakanları Yüce Divan’a yollayacağından söz ediliyor. O zaman Rıza Sarraf ne olacak? Savcı Ekrem Aydıner, onun hakkında takipsizlik kararı verdi; hatta yurtdışına çıkma yasağı bile yok. Diyelim, rüşvet aldığı iddia edilen bakanlar Yüce Divan’da yargılanacak. Peki rüşvet dağıttığı ileri sürülen kişi, eli kolu serbest mi dolaşacak? Yurtdışına kaçarsa kim hesap verecek ya da bakanlar “rüşvet”ten değil sadece “görevi suistimal etmekten” dolayı mı sorumlu tutulacaklar? O takdirde, kayıtlara geçen ve görüntüleri yayınlanan rüşvet paraları nasıl izah edilecek?" diye sorgulamıştı.