Türkiye'nin en büyük ikinci 'tahıl ambarı'nda kuraklık endişesi

Türkiye'nin en büyük ikinci 'tahıl ambarı'nda kuraklık endişesi

Ekim yapılan tarlalarda incelemeler yapan Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, arpa ve buğdayın gelişmesi için, yeni ekimi yapılan ürünlerin ise çimlenmesi için mutlaka suya ihtiyacı olduğunu söyledi.

"Traktörlerin arkasından adeta toz kalıyor"

Geçen yılki kuraklıkla birlikte tarlada verimin yüzde 50’lilere kadar düştüğünü hatırlatan Buluşan, “Bu sene hava şartları kışın çok güzel gitti ama yaklaşık 1 aydır Eskişehir’de yağış almıyoruz. Bu da bir anda üreticimize sıkıntı yaşattı” dedi.

Tarlaları süren traktörlerin arkasından adeta toz kalktığını belirten Buluşan, şöyle devam etti:

“Bu toprak aslında şimdi nemli olmalıydı. Toprak ve mısırın nem ile beraber bir an evvel birleşmesi gerekiyordu. Şu anda toprağı çiğnemek ve arkasından sulamak zorunda kalacağız. Bu da üreticimiz için çok büyük bir külfet. Önceden mısır ekildiği zaman 1 hafta sonra topraktaki nemle çimlenirdi fakat şu anda mısır ve pancar ekimlerinin hiçbiri susuz yapılamıyor. Bu da üreticimize bir külfet getiriyor.”

"Şu anda kuraklık sistemine girdik"

Yağışların başlamadığı takdirde üreticinin tarlasını sulamak zorunda kalacağı ve bu nedenle de yer altı sularının yok olacağını ifade eden Buluşan, şöyle konuştu:

“Yağışların güzel olacağını düşündük. Ama son 1 aydır yağışların olmaması, ılıman ve rüzgarlı hava toprağın tavını aldı. Bu nedenle şu anda kuraklık sistemine girdik. Eğer yağışlar sürmezse üretici tarlasını her gün sulamak zorunda kalacak, bu da yeraltı sularını yok edecek. Buğday ve arpa gibi ekinlerimizin boyu yaklaşık 1 karışı buldu. Şu anda çok güzel renkleri var. Soğuk havalardan sonra sıcağın gelmesinin ekinlere çok faydası oldu. Ama 1 hafta-10 gün sonra bunların bu rengini bulamayız, sararmaya başlarlar.”

“Sulamadığımız takdirde ya da yağmurlar gelmediğinde ekinlerden de mahrum kalırız” diyen Buluşan, şöyle devam etti:

“Geçen seneki gibi yüzde 40-50 verimlilikte kalırız. Bu da bizim üreticimizin üretimini, gelirini etkiler. Ülkenin de bir sorunu olarak karşımıza çıkar. Bir bardak suyun çok önemi var. Mutfakta veya evlerde tükettiğimiz su değil; tarlada kullandığımız su ülke için çok önemli. Ülkede here yere mısır, ayçiçeği ekilmemeli. Bu ülkede planlı üretim ve pazar yapmadığımız takdirde, hiçbir şeyin karşılığını alamayız. Üretici de, tüketici de alamaz."

"Verim yüzde 50'nin altına düşebilir"

Yakakayı Mahallesi’nde çiftçilik yapan Hasan Kale, geçen yıl yaşadıkları kuraklıkla büyük verim kaybına uğradıklarını söyledi.

Bu sene de verim kaybı yaşanabileceğini anlatan Kale, “Görüyorsunuz toprak toza dönmüş. Su olmayınca da toprak toz halinde. Biz de mümkün olduğunca toprağı karıştırmadan, iki traktörle ekmeye çalışıyoruz. ‘Acaba yağmur yağar da yararlanabilir miyiz?’ beklentisindeyiz. Geçen sene kuraklık yaşandı. Mahsulümüzün yüzde 50’si hemen hemen hiç olmadı. Bu sene de bir ay içinde yağmur yağmazsa, çok kötü bir kuraklık içerisinde olacağız. Burası zaten az yağış alan bir bölge. Ormanlık kısım yağmuru çektiği için, bu bölgeye yüzde 30 civarında daha az yağış düşüyor. Bu yüzden bu sene verim yüzde 50’den aşağıya da düşebilir. İnşallah bayrama kadar yağmur yağar da Türk çiftçisini kurtarır” ifadelerini kullandı.