Yıldırım Belediye Başkanı Edebali’den çarpıcı açıklamalar

Yıldırım Belediye Başkanı Edebali’den çarpıcı açıklamalar

Merak edilenleri ve en çok sorulan sorulara cevap verdi.

İşte Mustafa Gültekin’in röportajı;

“Geçen hafta, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey‘e konuk olmuş ve ilklerin konuşulduğu, sadece Bursa’da gündeme oturmakla kalmayıp Ankara’da da hayli ses getiren bir röportaja imza atmıştık.

Bu hafta ise Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali‘ye konuk olduk. Yine sorulmayanları sorduk ve ilk defa duyacağınız cevaplar aldık Başkan Edebali’den. 31 Mart 2019’da Yeniden, “Yıldırım’a varım” dedi Başkan İsmail Hakkı Edebali. 4,5 yıl önce nelerin hayaliyle başlayıp, neleri, ne kadar başardığını ve daha nelerin yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Seçim sürecine girilmesiyle birlikte, Özellikle sosyal medya üzerinden pervasız bir linç kampanyasıbaşlatılmak ve yıpratılmak istendiğini ifade etti ki; bunları kimlerin yaptığını ve amaçlarının ne olduğunu da bildiğini söyledi.

15 Temmuz gecesi nerede olduğundan, Hain FETÖ örgütüne karşı verdiği amansız mücadeleye kadar özel açıklamalarını dinledik…

Şimdi bütün bunların ve daha fazlasının ayrıntılarını kendi ağzından dinleyeceğiz fakat öncesinde ben sizi 4,5 yıl öncesine götürmek ve bir parantez açarak kısacık bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

4,5 yıl önce, Ak Parti İl Teşkilat Başkanı iken Yıldırım Belediye Başkan Adaylığı için İsmail Hakkı Edebali ismi açıklandığında yine aynı karaktersiz zihniyet o kadar çirkin iftiralar atmıştı ki; kırıntı nispetinde vicdanı olan her insan bu iftiracılara lanet okumuş ve sandıkta büyük bir teveccüh gösterip fite çıkaran, iftira atanları adeta dumura uğratmıştı. İşte tam o günlerde,“Hadi ordan! Sizi gidi yalan torbaları sizi”başlıklı bir yazı kaleme almış ve bu çirkinliğe, çirkefliğe dilimin döndüğünce tepkimi koymuştum.

Bugün, yapılanları görünce o günleri hatırladım. Değişmemişler, taktik aynı. O gün kazdıkları mevzilere tekrardan girip aynı bedbaht hülyalarının uğruna yalan ateşlemekten, iftira sallamaktan çekinmiyorlar. Ve fakat unuttukları bir gerçek var ki; Allah’ın da bir hesabı var…

Şimdi parantezi kapatalım ve geri kalanını, İsmail Hakkı Edebali‘nin kendisinden dinleyelim…

‘YILDIRIM’A VARIM’ 

—–Yerel seçimler geliyor. Yeniden aday olacak mısınız? Cevabınız “evet” ise Büyükşehir’e mi adaysınız, Yıldırım’a mı adaysınız?

Çok teşekkür ederim. Tabii Ak Parti millet iradesiyle kurulan bir parti. Ak Parti’de yönetici olmanın, değişik kademelerde görev almanın kriterleri var. 2002 yılından bugüne kadar bu kriterler işliyor. Bunlar ortak akıl, istişare ve belirli parametrelerle belirli makamlara görevler veriliyor. Belediye başkanlığı görevinin de belirli kriterleri var. 2014 yılında Ak Parti’miz bizi buraya aday gösterdiğinde partinin adayı olarak ortaya çıktık ve Yıldırım ilçemizde bugüne kadar alınmış en yüksek oy oranıyla seçildik. Bugün, geride bıraktığımız bir hizmet dönemi var. Bu hizmet dönemi değerlendirilecek. Birincisi, Yıldırımlı hemşerilerimiz memnunsa, bu önemli bir parametre… İkincisi partimiz burada yapmış olduğumuz hizmetleri, hizmet politikalarını benimsiyorsa, Yıldırım 750 bin nüfusuyla Türkiye’nin yüzde birini temsil ediyor. Türkiye’nin küçük bir modelidir. Eğer Cumhurbaşkanımız tensip ederler ise burada devam etmek isterim. Çünkü Yıldırım kadim bir şehir, Yıldırım’ı geleceğe hazırlamak için de sadece fiziki dönüşüm değil, geniş yelpazede Yıldırım’ı hayata hazırlamak lazım. Bu şartlar uygun olursa, vatandaşlarımızın memnuniyeti, partimizin teveccühü ile önümüzdeki dönem Yıldırım’da tekrar hemşerilerimize hizmet etmek isterim.

—-Yıldırım’a “varım” diyorsunuz!

Evet,

—— Peki, bu memnuniyet noktasında sizin bir araştırmanız var mı?

Yıldırım’da değişik zamanlarda hem partimiz yapıyor, hem biz yapıyoruz. Çünkü hizmet politikamızın vatandaş nezdinde nasıl karşılandığının yansımasını ölçmek önemlidir. Netice itibariyle siz çok büyük işler yaparsınız ama sahadaki yansıması yoksa burada bir eksiklik vardır. Biz de zaman zaman bunu yapıyoruz, çok şükür üst düzeyde bir memnuniyet var.

—- Sayısal bir veri var mı elinizde?

Yani, yüzde ellinin üzerinde…

HEDEFİNİZ NEYDİ, NE KADARINI BAŞARDINIZ?

—– 4,5 yıl önce işe başlarken neyi hayal ediyordunuz ve şu an bunların neresindesiniz?

Günümüz dünyasında yerel yönetim hizmetlerini çok geniş bir alanda değerlendirmek lazım. Şehrin fiziki dönüşümü bir taraftan, sosyal politikalar bir taraftan, kültürel belediyecilik alanı bir taraftan, şehrin üretimi, ticari kapasitesi, şehrin rekabet edebilirliği, şehrin güvenliği, şehirdeki suç oranlarının düşürülmesi, istihdam olanaklarının artırılması… Yıldırım’ın bir potansiyeli var, bu potansiyeli ayağa kaldıracak hedeflerle biz yola çıktık. ‘Yüz Proje’ sözümüz vardı, şimdi geriye dönüp baktığımızda, tüm bu yelpazelerde belli iyileştirmeler yaparak bu noktaya geldik. Şehrin fiziki dönüşümü ile ilgili, arazisinin üçte birini planlayan bir Yıldırım var. Bakın, planlama şehirlerin ilk basamağıdır, ilk noktasıdır. Belki kamuoyunda, vatandaşlar nezdinde çok iyi anlatılamıyor olabilir ama bir şehri esas geleceğe taşımanın birinci basamağı yeniden planlamaktır. Çünkü planlamanın olmadığı bir yerde bütün kuralsızlıklar, düzensizlikler devam eder. Biz Yıldırım’ın üçte birini yeniden planladık. Eğitim alanlarıyla, sağlık alanlarıyla, yollarıyla, ticari alanlarıyla planladık… Bu planlar onaylandı, şimdi Yıldırım planlama ayağı açısından geleceğe çok daha güvenle yürüyor. Değeri çok daha artacak. Yıldırım’daki gayrimenkullerin artmasının sebebi de bizim yaptığımız planlardan dolayıdır. Plan işin başlangıç noktasıdır. Öbür taraftan kentsel dönüşümle şehrin yeniden o yıpranmış, ömrünü tamamlamış yapı stokunun tekrar inşa edilmesi çok önemliydi ve 4,5 yılda muazzam bir örnek oluşturduk. Şu anda Mevlana Mahalle’mizde 815 konut ve 12 bin metrekare ticari alanı bitirmiş bulunmaktayız. Bir ilçe belediyesi kendi bütçesinden 815 konutu yapabilme kabiliyetini gösterdi. Bu çok büyük bir başarıdır. Önümüzdeki ay yaklaşık 210 vatandaşımıza, uzlaştığımız o mahallede oturan vatandaşlarımızı bu güvenli ve sağlıklı binalara taşıyacağız. Kalan diğer kısımlarını da satacağız. ‘Hani nerde kentsel dönüşüm’ denildiği zaman işte buyurun Mevlana’da Yıldırım Belediyesi’nin yaptığı sağlıklı, güvenli, nitelikli, parklarıyla, ticari alanlarıyla muazzam bir kentsel dönüşüm örneği… bununla mı sınırlı? Hayır! Fiziki olarak Yıldırım’ın her mahallesinde bir eserimiz var. Hizmeti de biz hep adil götürdük 69 mahallemize. Her mahallemizde 4,5 yıla dönüp baktığım zaman fiziki olarak bir eser var. Sular vadisi projemiz; yolun üst tarafında yaklaşık 40 küsur milyonluk bir proje. Babil Bahçeleri’yle, yapay göletiyle, kültür merkeziyle, camisiyle, ticari alanlarıyla üst taraftaki yaklaşık 7-8 mahallemize, yaklaşık 100 bin nüfusa hitap eden, Yıldırım’ın kültür parkı diyebileceğimiz muhteşem bir parkımız var. 19’a yakın mahalle konağı yaptık. 20’ye yakın aile sağlık merkezi yaptık. Çocuklarımıza gençlerimize semt sahaları yaptık. Belki merkezi hükümetimizin kaynağıyla ama Türkiye’nin en büyük spor kompleksini Yıldırım’da yaptık. Bunun arka planı, arsasının tahsisi, projenin fizibilitesi belediyenin bu konudaki kabiliyetleri ve bizim Ankara’da yapmış olduğumuz çalışmalarla Türkiye’nin en büyük spor kompleksi Yıldırım’da inşa edildi ve bitti. Bu söylediğim projelerin hepsi bitti 4,5 yılda. Türkiye’nin en büyük gençlik merkezini de Yıldırım’da yapıyoruz. Bunun yanında, asfalt tesisiyle, parke bordür tesisiyle, araç filosuyla  fiziki mekanlar ürettik. Peki, sadece bu yelpazede mi hizmet ürettik? Hayır! Kültürel anlamda da gençlere, çocuklara, kadınlara, engellilere, Yıldırım’ı bizim kadim medeniyetimizin bir başlangıcı olarak o köklerini anımsatan, hatırlatan yüzlerce binlerce kültürel faaliyetler yaptık. Sosyal dayanışma alanında da yine toplumun birçok kesimine temas ettiğimiz projeler geliştirdik. Çevreyle ilgili konularda ve aynı zamanda katılımcı belediyecilik, biz sadece ‘yöneten’ mantığıyla bakmadık Yıldırım’da, ‘yönetişim’ dediğimiz o karar alma mekanizmasında çemberini çok daha genişleten, bütün sivil toplum kuruluşları, Yıldırım’a aidiyet duyan birçok insanımı da projelerimize kattık ve Yıldırım kabuk değiştirdi.

—-Bu değişimin size dönüşü oluyor mu?

Elbette. Şu anda gerek fiziki ve gerekse diğer alanlarda yapmış olduğumuz hizmetlerde Yıldırım yeni bir seviyeye, yeni bir aşamaya geldi. Yani ölçümlemesini nasıl yapabilirsiniz? Biz 2014 yılında devraldığımız bütçe 119 milyon, bugün Yıldırım Belediyesi’nin bütçesi 452 milyon lira…

BELEDİYENİN NE KADAR BORCU VAR?

—- Bütçeyi açıklamışken sorayım, belediyenin borcunun çok olduğu söyleniyor. Gerçekten borcunuz çok mu?

Söylediğim gibi, şu anda bizim bütçemiz 452 milyon. Tabi yerel yönetimlerde bu hizmetleri yaparken, bu devasa projeleri yaparken, 815 konuttan bahsettim, Sular Vadisi’nden bahsettim, Yıldırım Belediyesi sadece 4,5 yılda 100 milyonun üzerinde kamulaştırma yaptı. Son 30 yılın kamulaştırma bedelinden çok daha yüksek kamulaştırma. Bu söylentilerin aslı atarı yok. Bir belediyenin borçlu olması neyle ölçülür? Eğer bir belediye vergisini ödemiyorsa, SGK’sını ödemiyorsa, zor duruma düşmüşse bu belediyenin mali, finans kapasitesi düşmüş demektir. Yıldırım Belediyesi’nin hiç vergi borcu yok. Yıldırım Belediyesi’nin hiçbir SGK borcu yok. Cari borcumuz var. O da yaklaşık 58 milyon. Yalnız, bu 4,5 yılda Yıldırım Belediyesi’ne kazandırdığımız gayrimenkuller  borcunun 2 katından daha fazladır. Aslında biz 4,5 yılda hem kaynak olarak çok büyük yatırımlar yaptık. Öbür taraftan da sürdürülebilirliği sağlamak için Yıldırım’ın önümüzdeki 5 yılını, 10 yılını da garantiye alacak bir finans gücüne kavuşturduk. Önümüzdeki 5 yıl sahip olduğu gayrimenkulleri değerlendirdiği zaman belediyemizin önü çok daha açıktır. Belediyenin sadece kasasının dolu olması da doğru bir şey değildir. Vatandaşımız hizmet bekliyor. Doğumundan ölümüne her alanda 750 bin insanın her kesimine dokunacak projeler ve hizmetler yapmanız lazım. Önemli olan bu imkanları, kaynakları aciliyet sırasına göre nerelere harcadığınızdır. Bunun ayrıntılarını da anlatabilirim ama sahip olduğumuz ve şehrimizin menfaati için değerlendirdiğimiz mülklerimiz, gayrimenkullerimiz borcumuzun iki katıdır.

SOSYAL MEDYADA NEDEN ELEŞTİRİLİYORSUNUZ? 

—- Sayın Başkan, bunlar tamam ama sosyal medyada üzerinden eleştiriler de alıyorsunuz. Mesela bunlardan bir tanesi, Milli Emlak’tan, bedelsiz kiralanan arazi üzerindeki asfalt plentini bedelinin altında sattığınız yönünde… Gerçekten sattınız mı?

Bizim Karapınar’daki tesisimiz, oradan bahsediyorsunuz. Belediyemiz, asfalt tesisine sahip tek belediye. Karapınar’daki tesisimiz ve asfalt plentimiz yıllardır hizmet ediyordu. Geldiğimiz noktada o plentimizi tamir edebileceğimiz, onarabileceğimiz imkan kalmadı. Adeta hurdaya çıkmış bir plenti yenir bir plentle değiştirmemiz lazımdı. Bu arada yeni açılan yerler, bozuk yollarla Yıldırım’da asfalt hizmetleri büyük ihtiyaç duyduğumuz bir alandır. Biz de başka bir bölgede 10 bin 500 metre karelik bir mülkü satın aldık ve asfalt şantiyemizi kurduk. Bunda bir önemli gerekçemiz de şu. Karapınar Dokuzgözler’deki tesisimiz, orası doğa harikası bir yer ve orada çevreyi korumaya yönetik de bir karardı. Orada asfalt plentinin çalışmasını benden şahsen uygun görmedim. Yeni yere de taşınırken dedik ki; buraya da artık yeni bir asfalt plenti alalım ve elimizdeki çağın gerisinde kalmış, onarma imkanı bile olmayan planti satalım. Çok araştırmalar yaptık ve son model bir asfalt plentini satın aldık, 3 milyon 700 bin liraya. Kapasitesi ve standartları çok yüksek bir asfalt plenti aldık. Elimizdekini de yasal prosedüre uyarak, encümen kararıyla ihaleye çıkardık. Taliplileri ihaleye giriyor en yük yüksek teklifi veren de alıyor.  Bizim öngördüğümüz değer yaklaşık olarak 400 bin lira idi ama ihaleye çıktığı zaman firmalar kendi aralarında rekabet ediyorlar. Biz ihaleye çıkardık, 4 firma girdi ihaleye ve 920 bin liraya satıldı.

Şimdi burayla ilgili sosyal medyada belirli kesimler özellikle seçim dönemlerinde çıkar grupları olmadık iftiralar atabiliyorlar. Sosyal medyadaki bu türden iftiralara cevap verme gereği bile duymuyoruz. Lakin cevap vermeme gerekçemiz, korktuğumuzdan, çekindiğimizden falan değil. Çirkinlikten uzak durmak için… Bir gün, imamın keçisi çalınmış, ‘imam keçi çaldı” diye yaygara kopmuş. Bakarsanız imam doğru, keçi doğru, çalma doğru ama yanlış olan hırsızın kim olduğu…

—-Burada bir algı operasyonu yapıldığını mı düşünüyorsunuz?

Evet, bir algı operasyonu yapılmak isteniyor. Oradaki arazi Milli Emlak’ın, Asfalt Plentini satın alan adamın ne burayı alıp işletmek gibi bir niyeti var ne de bizim böyle bir niyetimiz var. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Yani, iftira atmak için… Hiç bir eylem yapmadan, “sen şimdi gidip suç işleyeceksin’ suizanda bulunmaktır. Aslı astarı olmayan şey bu ve artık onları da Allah’a havale ediyoruz. Ama seçim öncesi bu tür şeyler oluyor mu? Oluyor! Kimlerin yaptığını, ne amaçla yaptıklarını da çok iyi biliyoruz. Ama gazetecilik adına üzülüyoruz. Gazetecilik mesleği çok kutsal bir meslek. Gazeteciler onurlarıyla görevlerini yapan insanlar. Elbette ki; gazeteci eleştirecek. Elbette ki; başarılı şeyleri gördüğünde övecek. Biz bunlara çok dikkat ediyoruz. Yerel medyamız güçlü,  gerçekten saydı duyduğumuz insanların eleştirisi de bizim için çok muteberdir. Gerçek gazetecilerin övgüsü de bizim için iftihardır. Ama gazetecilik mesleği adı altında çıkar amaçlı iftiraları da inşaAllah Bursa’mız görüyordur. Kamuoyu da bunları tanıyor. Böyle şantaj amaçlı sosyal medyadaki yayınları Artık Allah’a havale ediyoruz.

15 TEMMUZ GECESİ NEREDEYDİNİZ?

—- Bir başka eleştiri de 15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı gece sizin Bursa’da olmadığınız yönünde. Neredeydiniz?

15 Temmuz gecesi İspanya’daydım. İspanya’nın Alicante şehrinde, ‘Dünya Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’ vardı. 15 Temmuz’dan yaklaşık 8 veya 9 ay önce ‘Dünya Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’na bir bildiri gönderdik. Kentsel dönüşüm çalışmalarının ekonomik ve sosyal boyutuyla ilgili. 15 Temmuz’dan 9 ay önce… Uzun yazışmalar vesaire yaklaşık konferansa 4 ay kala bizim bildirimiz kabul gördü ve biz bu bildirimizi sunmak üzere oraya gittik. Perşembe günü Alicante şehrinde sunum yaptım. Hatta bizim basın müdürlüğümüz de Cuma günü bu haberleri geçti, 15 Temmuz gecesi olmuş Cumartesi sabah kalktığımızda gazetelerde “Edebali İspanya’da konferans verdi” diye haberler çıktı yani… O gün oradaydım. Tabi yine aynı şahıslar, aynı çıkar grupları, amaç yine aynı. Bizi bu konuyla ilgili yıpratmaya çalışmak. FETÖ ile ilgili konuyu kamuoyu çok iyi biliyor ki; FETÖ’nün en güçlü olduğu dönem, 2014 yılında ben göreve başladım ve ilçemizdeki FETÖ’ye bağlı Orhangazi Üniversitesi’ni mühürledik. Yüksek para cezası verdik. Tabi mevzuat gereği, hiçbir kanunsuz iş yapmadan, çünkü onlar kanunsuzluk yapmışlardı ve o kanunsuzluklar diz boyuydu. İmara aykırı imalatlarını mevzuat gereği değerlendirdik ve oraya kilit vurdum. 2014 yılında kilit vurduğumuzda maalesef tabi Bursa onların çok önemli bir merkeziydi. Ve doğrusunu söylemek gerekirse biraz da yalnız kaldım.

—– FETÖ ile mücadelede yalnız kaldığınızı söylüyorsunuz!

Kaldım. Yani, üzerimize çok geldiler, tehditler, iftiralar ama hiç geri adım atmadım. Çünkü Cumhurbaşkanımız 17/25 Aralık’ı yaşamıştı, ‘bunlar hain bir şebekedir’ demişti. Yasal mevzuat gereği üniversitenin birçok imara aykırı yerlerini mühürledik ve 2 milyon TL para cezası kestik. Bize 11 tane dava açtılar. Çünkü çok güçlüydüler. Taa  geldi 15 Temmuz’a kadar bunların mücadelesi bizimle sürdü.

O geceye dönersek, 15 Temmuz’dan sonra ben Barcelona’ya geçtim, uçak bulamadık ancak ‘Viyana’ya giderseniz uçak bulabilirsiniz’ dediler. Viyana’ya gittim, oradan da İstanbul’a geldim ve Pazar günü buradaki etkinliklere katıldım.

—- 15 Temmuz gecesi İspanya’dan partinizin yetkili kurullarıyla irtibata geçtiniz mi?

O gece ilk duyduğumuzda, herkesin anlattığı gibi saat 10 gibi acaba köprüde tatbikat mı var falan diye… Tam artık bunun bir darbe girişimi olduğu kanaati oluşmaya başlayınca sosyal medyadan da girerseniz bir tweet attım ben. ‘Şimdi dik durma zamanıdır’ diye, saat 23:30 civarında. Arkadaşlarımızla sürekli yazıştık, ne oluyor, ne bitiyor diye… Partimiz de zaten benim ‘Dünya Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’nda olduğumu biliyor. Yazışmalarımız falan da zaten hepsi mevcut.

15 TEMMUZ GECESİ BİR BAŞKAN YARDIMCISI BELEDİYEYE NEDEN GELDİ?

—- O gece başkan yardımcılarınızdan birisinin belediyeye geldiği ve bir süre kaldığı doğru mu?

Bu da yine sosyal medyada birkaç kişinin attığı iftira. O gece arkadaşlarla sürekli yazışıyoruz ne oluyor ne bitiyor diye. En son ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de bir saldırı var’ diye de konuşuldu. Başkan yardımcım Hakkı Togay ile yazışıyoruz. ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de saldırı var’ deyince bir an ben de ürktüm. Yani belediyelere saldırı var ise bizim belediyemize de gelebilirler dedim. Togay’a, ‘senin silahın var mı?’ dedim. ‘Var başkanım’ dedi. Peki bizim belediyede personellerimizden silahı olan var mı? ‘Tanıdıklarım var…’ Onların hepsine söyle, sen de silahını al ve belediyeye gidin dedim. Benim verdiğim talimattır.

—- Yani, ‘belediyeye gidin’ talimatını siz verdiniz!

Evet, ben verdim. Gidin belediyede durun dedim. Ve benim talimatımı yerine getirdiler, sabah namazına kadar yazıştık. Ondan sonra bir ara ben dalmışım. Sabah saat 9 olmuş. Gözlerimi açtığımda bizim arkadaşlar bana mesaj atıyor, ‘başkanım evlerimize gidebilir miyiz?’ diye…

Şimdi bu iftirayı atanlara şunu söylemek lazım. Allah muhafaza bu hain darbe girişimini bu hainler başarmış olsalardı. Bu insanlar şehit olacaktı bu belediyede… Böyle bir zanla, böyle bir iftirayla bu insanların nasıl günahına girersiniz diye düşünmek lazım. İftira atanlarda pek vicdan olmaz ama kamuoyunun bilmesi açısından da bunu ifade etmiş olayım.

— O gece belediyeye gelen şahıslardan birisinin daha sonra FETÖ’den tutuklandığı konusu doğru mu?

Hayır, hayır… Soruşturma kapsamında belediyede ne kadar personel var ise hepsiyle ilgili soruşturma başlatıldı. Birkaç belediye personeli görevden atıldı. FETÖ ile bir şekilde bağı olan insanlar bunlar. O gece gelen Gökhan diye bir arkadaşımız görevden uzaklaştırıldı ama mahkeme kararıyla geriye döndü şu anda tekrar görevinin başındadır.

HOCA EDEBALİ Mİ, BAŞKAN EDEBALİ MUTLU?

—– Uludağ Üniversitesi’nde ders vermeye başladınız. Başkan Edebali’ye değil de hoca Edebali’ye soralım, dersler nasıl gidiyor?

Eğitim, bizim ömür boyu ihtiyaç duyduğumuz bir alan, hele bir de göreviniz varsa, yöneticiyseniz akademik alandan da beslenmek bizi çok daha başarılı kılar. Ben daha önceki yıllarda 2012-2013’de yüksek lisans yapmıştım. O tarihten bugüne kadar da doktoramı tamamladım. Ve hem deneyimlerimizi hem alanımızla ilgili bilgilerimizi yeni yetişen genç kardeşlerimizle paylaşmayı ben de çok arzu ediyordum. Şu anda Uludağ Üniversitesi’nde ‘Mekan ve Kültür’ dersine giriyorum. Seçmeli bir ders bu. Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, İktisat öğrencilerinin tercih ettiği bir ders. Yani, benim için de çok mutluluk verici. Hem deneyimlerimi paylaşıyorum, hem interaktif, onların fikirlerini alıyoruz. Şehri, mekanlarımızı, kültürü konuşuyoruz. En önemlisi bunun etkileşimini, yani, toplumun kültürü, mekanlarına yansıyor, toplumun mekanları kültürüne yansıyor. Hem bizim kadim medeniyetimiz, bizim sahip olduğumuz değerler, hem dünyadaki mekan kültür anlayışlarını öğrencilerle paylaşıyoruz.

—- Gençlerin tepkisi nasıl?

Ben çok iyi görüyorum. Bir defa ilgilileri çok iyi, pürdikkat dinliyorlar, derse katılanlar var. Soru soruyorlar. Yani, eğitimde, arkadaşlara söylüyorum burada ana kaynak kitabımız, yardımcı kitaplarımız var. Vize yapacağız, final yapacağız. Birçok soru soracağım size, işte bunları çalışıp cevap vereceksiniz diyorum ama bunların bir kısmı unutulacak. Dersimizin ana kaynağı, unutmamamız gereken bir kadim medeniyetin mekan anlayışı, ya da bir toplumun kültürü… Sonuçta kültür ve mekan birbirini besliyor. Önemli olan siz bir yere, bir bölgeye, gittiğinizde mekanlara bakıp o toplumun kültürü hakkında analiz yapabilecek bir bilgiye sahip olabilirseniz  veya bir toplumun kültürüne baktığınızda  bunun mekanlara yansımasını, ‘mekanlar böyle olmalı’ şeklinde değerlendirme yapabilecek bir bilgiyi verebilirsek kendimi başarılı saymış olacağım. Dolayısıyla öğrencilerin tepkisi çok iyi. Ama ders vermek için de hazırlık yapmak gerekiyor. Ben de ders çalışarak gidiyorum.

—- Peki, hoca Edebali mi, Başkan Edebali mi daha mutlu?

Kalıcı olan hangisi? Hocalık daha kalıcı. Belediye başkanlığı bir görevdir. Zordur tabii, sorumluluklarımız fazla. O sorumluluğun vermiş olduğu bir heyecan, bir şevk var. Biz de gücümüzün yettiği kadar Yıldırım’ı geleceğe taşımak adına olağanüstü çalışıyoruz. Ama hocalık tabi, daha zevkli.

—– Yerel seçimle başladık onunla bitirelim. Yeni dönemde Yıldırım’a ne vaat ediyorsunuz?

Biz son 4,5 yılda şunu gördük. Doğru işler yaptığınız zaman vatandaşta karşılığını görüyorsunuz. Bir defa doğru işler yapmaya devam edeceğiz. Yine hakkaniyetli, yine adil… En önemlisi de Yıldırım’ın rekabet gücünü, Yıldırım’daki üretimi, Yıldırım’daki ticareti, Yıldırım’daki kültürel sosyal faaliyetleri ve Yıldırım’ın ihtiyaç duyduğu eğitim alanlarını, yeni yaptığımız planlı bölgelerde birçok eğitim alanları oluşturduk. Arsasını çıkardık, yeni dönemde okullar yapılmaya başlanacak. Eğitimde, sağlıkta, park alanları, sosyal tesislerle ilgili özellikle gençlere, çocuklara ve kadınlara yönelik  projelerle inşaAllah insanların yaşamaktan mutluluk duyduğu, herhangi bir gerekçeyle buradan göç edenlerin eski mahallelerine, çocukluk arkadaşlarına dönmek isteyeceği bir Yıldırım planlıyoruz.