Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Siverek ilçe teşkilatının 5. olağan kongresine katıldı.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve beraberindeki heyet, AK Parti Siverek ilçe teşkilatının 5. olağan kongresine katıldı. Kongre öncesi tarihi paşa konağında verilen yemeğe katılan Yılmaz, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bedelli askerlik sorusuna cevap vermeyen Yılmaz, Siverek ilçesinde bulunan 170. topçu alayının şehir dışına taşınması ile ilgili soruyu yanıtladı. Yılmaz, "Bugün buraya geldim, kongreye katıldıktan sonra Siverek Kaymakamı ve Siverek Belediye Başkanı bana taleplerini iletecekler, ondan sonra biz de Genelkurmay Başkanlığı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı’yla ortaklaşa bir çalışma yapacağız. Siverek için hangisi iyi olursa biz o sonucun, çözümün arkasında duracağız, yerine getireceğiz inşallah" dedi.
Siverek Kapalı Spor Salonu’nda yapılan kongreye katılan Yılmaz, önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz, "Her şeyi yaptık demiyoruz ama çok şeyi yaptık diyoruz. Daha yapacaklarımız var eğer dua ederseniz, eğer desteğinizi bizden eksik etmezseniz, eksik bıraktığımız, yapamadığımız, zamanımızın yetmediği işleri de yapacağız. Birlik ve beraberlik olacak, inşallah onları birer birer yapacağız. Ülkenin çözülmeyecek sorunu yok bir ve beraber olursak halledemeyeceğimiz sorun yok. Eğer bir yanlışlık yaparsak, bilin ki geçmişte o geçmişteki karanlık eller yeniden gelir. Bilin ki Türkiye’de bir Baas partisi vardı, tekçilik herkesi kendine benzeten bir zihniyeti batıda da var doğuda da var Allah bu Baas partisine fırsat vermesin. Bu coğrafyada kendi halkına zulmeden Baas partisi zihniyetidir. Irak’ta en büyük zararı Baas partisi verdi Saddam ile beraber, Suriye’de en büyük zararı Baas partisi verdi Beşşar Esad ile beraber. Türkiye de eğer bugün istediğimiz noktada değilse yine Türkiye’nin Baas partileri verdi. Bakın Baas partileri döneminde Türkiye’nin demokrasisi gerekince akla ne geliyor birkaç örnek vereyim. Bunlar 1940 yılında bir yasa çıkarttılar, Arapça ezan okuyana hapis cezası verdiler, Arapça ezan okuyana kamet getirene para cezası verdiler 1940’lı yıllarda. Bunların dine bakışı çarpıktır, bunlar dine olumlu bir şekilde bakamazlar, bunlar dine saygı gösteremezler bunların anladığı şey ’vicdanını kilitle Kuran-ı Kerim’i evine koy ama dışarıda böyle icra etme, dışarıda onun dediklerini yapma.’ Bunlar kendilerinden olmayanlara zulmetti" dedi.