Şok eden Ahmet Mete Işıkara telefonu
Türkiye, onu vahim bir olayın ardından tanıdı. Ama çok sevdi ve hiç unutmadı. 17 Ağustos felaketinin gülümseyerek hatırlanan ender yüzlerindendi. Cenaze namazını kıldıran imam bile onu, “Deprem gibi soğuk ve korkutucu bir olayı, dede gibi sıcak bir unsurla birleştirebilen tek insan” olarak tanımladı. Nam-ı diğer "Deprem Dede" geçtiğimiz günlerde ölümünün ikinci yıldönümünde anıldı. 21 Ocak 2013'te aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'yı oğlu Cengiz Işıkara, bilinmeyen yönleri ve ailece yaşadıkları ilginç anılar eşliğinde Hürriyet'e anlattı. 24 Ocak 2015 'Öldükten sonra bile canlı yayına alacaklardı'
İşte Ahmet Mete Işıkara'nın 17 Ağustos depremi sırasında verdiği tepkiden, en seksi erkek seçilmesine eşi Aysel Işıkara’nın yaptığı yoruma kadar Işıkara ailesinin başından geçen ilginç olaylar…
-Babanız bir deprem uzmanı olarak, diğer meslektaşlarına göre çok daha popülerdi. Size göre onu diğer uzmanlardan ayıran özellikleri nelerdi?
Babamın popülaritesi 17 Ağustos depreminden birkaç gün sonra yaptığı “Bu gece evlerinizde yatmayın” çıkışı ile patladı. Rasathane müdürü olması itibarıyla zaten ağzının içine bakılıyordu. Ama dürüst, açık ve net oluşu; hitap yeteneği ve kendini iyi ifade edebilmesi onu daha da öne çıkardı. Yürüyüşü, güler yüzü ve bembeyaz saçları ile sempati topladı. Hep bir mantığı vardı. O mantığı aşılamaya çalıştı. “Deprem olur mu” sorusundan ziyade, depreme hazırlıklı olma konusuna odaklandı. Emekli olunca da Türkiye’yi dolaşarak insanlara bunu anlatmaya çalıştı.
- 17 Ağustos depreminde neler yaşadınız? Babanızın ilk tepkisi ne oldu?
Topağacı'ndaki evimizdeydik. Bahçe katında oturuyorduk. Babam her gece saat 2 gibi uyanır. Gazete okur, TV seyreder. Ben eve geldiğimde de uyanıktı. Deprem olduğunda, uykuya yeni geçmiştim. Babamın anneme, "Aysel sakin ol. Deprem oluyor" dediğini duydum. Büyük bir sesle gerçekleşen sallantı sırasında babam kelime-i şahadet getiriyordu. Evde ne bir şey düştü, ne de bir şey kırıldı. Babam beş dakika içinde takım elbisesini giymiş ve şoförünü çağırmıştı. Çıkarken komşular etrafını sardı. "Muhtemelen Adapazarı-İzmit bölgesinde olmuştur" dedi. O gün çıktı. 1.5 ay dönmedi. Bu süre boyunca Kandilli Rasathanesi’nin lojmanında kaldı.
Yirmi seneyi aşkın süredir çok uluslu şirketlerde satış ve satış yöneticiliği yapan Cengiz Işıkara, 2002 yılından bu yana çalıştığı DHL Express Türkiye'de Anadolu Saha Satış Departman Müdürü görevini yürütüyor.
- Ahmet Mete Işıkara’nın, sizin de bahsettiğiniz “Evlerinizde yatmayın” uyarısı bazı çevrelerce çok eleştirilmişti. Bu açıklamanın perde arkası neydi?
Aslında Gemlik-Çınarcık bölgesi için uyarıda bulunmuştu. Ama bir gazeteci "İstanbul da çıksın mı" diye sorunca, o da "Çıksın" dedi. O gece biz de rasathane bahçesinde yattık. Babamın uyarısını çok eleştirenler oldu. Hem Japonya'da yaşadığı dönemlerdeki tecrübelerine güvenerek, hem de havanın güzel olmasını fırsat bilerek "Yatmayın" dedi. Yatsın dese ve on binlerce insan ölse, idama götürürlerdi. Sonraki günlerde ise aynı doğrultuda gelen sorulara, "Ben bu gece evimde yatacağım" diye yanıt vererek, spekülasyonları önlemeye çalıştı.
ÖLDÜKTEN SONRA CANLI YAYINA ALACAKLARDI
24 Mayıs 2014'teki Çanakkale depreminin ardından benim cebimden babamı aradılar. Babam zaten benim hattımı kullanıyordu. Vefat edince de geri almıştım. Telefonun ucundaki kız, bir haber kanalından aradığını ve babamı canlı yayına bağlamak istediğini söyledi. "Maalesef henüz böyle bir teknoloji icat edilmedi hanımefendi" cevabını alınca şaşırdı. Babamın bir yıl önce vefat ettiğini söyleyince de panikleyip, yanındakilere kısık sesle "Ölmüş, ölmüş" dedi. Ardından da benden özür dileyerek telefonu kapattı.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN