Cumhurbaşkanı Bursa'dan seslendi!

Cumhurbaşkanı Bursa'dan seslendi!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletin yeni Türkiye ve yeni Anayasa için 400 milletvekilini vermesi gerektiğini belirterek, “Yeni Anayasa, başkanlık sistemi ve çözüm süreci istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım ki gümbür gümbür iktidarda olan bir parti bunu gerçekleştirsin” dedi. İç güvenlik paketinin meclisten geçmesiyle bunu onaylayacağı işaretini de veren Erdoğan, “ Elinde molotof varsa, halkın dükkanına saldırıyorsa, bunlar teröristtir. Onun önünde yürüyeceğini söyleyen kişi de ondan nasibini almıştır.” sözleriyle CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu topa tuttu. Erdoğan, Newyork Times Gazetesi’nde Türkiye aleyhinde yazılar yazan Fethullah Gülen’e de “Hocamısın, banka patromunusun” diye tepki gösterdi.
Bursa’da toplu açılış yapıp halka hitap eden Erdoğan, geçtiğimiz hafta yaşanan lodos felaketi yaşayan Bursalılara geçmiş olsun dileklerinde bulunup yaraların sarılacağı sözünü verdi.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ İSTİYORSAK 400 MİLLETVEKİLİNİ VERMEMİZ LAZIM”


Bursa’nın, cumhurbaşkanı olarak 7. teşekkür ziyaretinde bulunduğu, açılışlar yaptığı şehir olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Çok enteresandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanının bu ziyaretlerinden rahatsız olanlar da var. Evet, geçenlerde bir milletvekilini görevlendirmişler, o da YSK’ya müracaat etmiş. Cumhurbaşkanı seçimlere kadar meydanlara çıkmasın. YSK da tabii böyle bir müracaatı reddetmiş. Kardeşlerim, bunların durumu bu. Diyor ki, cumhurbaşkanı siyaset yapıyor. Hayır, ben sadece istikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum. 7 Haziranda bu ülkede seçim var. 7 Haziran seçimlerinde biz yeni Türkiye’yi istiyorsak, 400 milletvekilini vereceğiz. Yeni anayasa istiyorsak, 400 milletvekilini vermek lazım. Bunlarla uğraşmaya gerek yok. Başkanlık sistemi istiyorsak, 400 milletvekilini vermek lazım ki bu gerçekleşsin. Çözüm sürecini istiyorsak 400 vekili vermemiz lazım ki, gümbür gümbür iktidarda olan bir parti bunu gerçekleştirsin. Türkiye artık çok daha güçlü geleceğe yürümelidir. Onun için bir ve beraber olacağız. İnşallah yarınlara yürüyeceğiz. Dünyada şu değişmiş ülkelere bakalım. Kasım ayında Türkiye’de G 20 toplantısı var. Bu toplantının ağırlıkta olan ülkeleri hepsi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bu 18 ülkeden 10 tanesi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. İşte Amerika bunlardan bir tanesi. Arjantin, Rusya, Meksika, Brezilya, hepsi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. En ileri demokrasi diyorsanız Amerika; en ileri ekonomi Amerika. Başkanlık sistemiyle ulaşmış. Biz az gelişmiş veya gelişmekte olanları mı, en ileri olanları mı örnek alacağız? Bütün bunları gelenek göreneklerimizle güçlendirdiğimiz zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacaktır. Bunu bilmemiz lazım. Önümüzdeki hafta Latin Amerika’ya gidiyoruz. Pazar akşamı yola çıkıyoruz. Bu seyahatimizden 10 gün önce Etiyopya, Cibuti, Somali’ye gitmiştik, şimdi Kolombiya, Meksika’ya gideceğiz. Ardından yine Afrika’ya gideceğiz. Pergelin bir ayağı Türkiye’de olacak, diğer ayağıyla dünyayı dolaşacağız” dedi.

“ASIL MESELE BENİM MEYDANLARA İNMEM DEĞİL, SİZİN MEYDANLARDA OLMAMANIZ”

Bundan birilerinin rahatsız olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstiyorlar ki Ankara’da cumhurbaşkanı otursun, önüne gelen evrakları imzalasın, başka hiçbir işe karışmasın. Bölgesel küresel güç olma iddiasındaki bir Türkiye’nin böyle bir lüksü olabilir mi? Biz sizin huzurunuza geldiğimizde ne dedik? Yatan oturan değil, koşan bir cumhurbaşkanı olacağız dedik. Siz de bize yüzde 52’yi bunun için verdiniz. Bizim de buna layık olmamız lazım. Bu taahhütle çıktık, desteği onun için istedik. Sizler de esirgemediniz. Şimdi verdiğiniz sözü yerine getiriyorum. Onların istediği gibi sadece evrak imzalayan cumhurbaşkanı olursam emanete hıyanet etmiş olurum. Cumhurbaşkanı meydanlara indi diyorlar, asıl mesele sizin meydanda olmamanız. Bunlar vesayet dönemlerinde lobiler üzerinden güç devşirmeye koalisyon ortaklığı devşirmeye alışmışlar. Artık o dönemler geride kaldı. Artık eski Türkiye yok. Yeni Türkiye’de gücünü milletten, milli iradeden almayan hiç kimsenin esamisi okunmuyor. Okunmayacak. Benim yerim tam burası, benim yerim milletimin yanı. Asıl sizin bulunduğunuz yere bakın. Yanlış yerde duran sizsiniz.Ülkesine ihanet içindeki çeteyle kol kola yürümek sizi iktidara götürmez, ancak felakete sürükler. Pensilvanya ile iş birliği tutan, kirli ilişkilere giren, bu kirli ilişkileri şu anda parlamentonun içinde de devam ettiren bu yanlış yapılanma onları er geç bir yere taşıyacak. Ya siz dünyanın her yerinde tüm imkanlarını, tüm gücünü Türkiye’ye zarar vermek, Türkiye’yi sıkıntıya sokmak, şikayet etmek için bir yapı ile nasıl yoldaşlık edersiniz? Yoldaşlık edecekseniz işte Bursa burada. Bursalılarla yoldaşlık edin, Erzurumlularla, Trabzonlularla, Antalyalılarla yoldaşlık edin. Velhasıl milletimizle yoldaşlık edin. Bu mesele parti meselesi, benim şahsi meselem değil. Bu mesele, düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışıyla hareket edilecek mesele değil. Milletin bekası, ülkenin geleceği meselesidir. Çete kurup, seçilmiş hükümete, başbakana, siyasete, milli iradeye karşı darbe yapma teşebbüsünde bulunanlara payandalık edenleri milletimiz affetmez. Milletin değil, çetelerin, darbecilerin yanında saf tutanlar, bu tercihlerinin hesabını millete verdiler. Bundan sonra da verecekler. Bunları ifade etmemden rahatsız olanlar, Cumhurbaşkanlığımı sorgulayanlar dönüp kendilerine baksınlar. Atalarımız bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, o da ayrandır demişler”.

“O TERÖRİSTLERİN ÖNÜNDE YÜRÜYECEĞİNİ SÖYLEYEN DE BUNDAN NASİBİNİ ALMIŞTIR”


Ülkenin huzur ve refaha ihtiyacı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Bizden bu ülkeye zarar gerecek bir şey sadır olmaz. Çünkü bizim murakıbımız bizatihi milletimiz ta kendisidir. Çıkıyor bir tane siyasi genel müdür, ben o teröristlerin önünde yürürüm diyor. Yani eli molotoflu, elinde her türlü taş sapan var; neymiş genç. Onların önünde yürürüm diyor. Elinde molotof varsa, bütün bunlarla beraber halkın dükkanına saldırıyorsa, bunlar teröristtir. Bunun başka izahı yoktur. Onun önünde yürüyeceğini söyleyen kişi de ondan nasibini almış demektir. Bu ülkenin huzura, refaha ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı olarak, şu anda iç güvenlik yasasıyla alakalı, bir an önce atılması gereken adımların ülkemizin aydınlık yarınları için önemli olduğuna inanıyorum. Elinde molotofla ülkenin her yerinde terör estiren insanlara sahip çıkamayız. Bunun bedelini ağır ödedik. Bunun bedelini ağır ödeyen bir başbakan olarak, cumhurbaşkanlığı makamında buna seyirci kalamayız. Yeter ki bir an önce bu meclis genel kurulundan geçsin, bizlere de gelsin” dedi.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ OLSAYDI TÜRKİYE ÇOK DAHA İLERİ NOKTADA OLURDU

Başkanlık sisteminde denetleme olduğunu savunan Erdoğan, “Türkiye gelişip büyüyecek. Bunu hazmedemeyenler içeride de, var dışarıda da var. Yeni ihtiyaçları karşılamak için, yeni yollar yöntemler bulmamız, hayata geçirmemiz gerekiyor. Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi, işte bu çerçevede Türkiye’nin gündemine geldi. Bugün gelişmiş ülkelerin hızına, icraatlarını ortaya koyma kabiliyetlerine bakın, çoğunun arkasında başkanlık sistemi olduğunu görürsünüz. 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi, ekonomisi haline getireceksek, bunları konuşmalı, tartışmalı hayata geçirmeliyiz. Türkiye çok başlılığın bedelini defalarca ödedi. Geçmişteki krizlerde mevcut sistemin zaaflarının önemli rolü var. Madem bu gömlek bu bedene dar geliyor, gelin daha iyisini, daha güzelini, daha faydalısını getirelim, o şekilde yolumuza devam edelim. Başkanlık sisteminde denetim mekanizması yok diyorlar. Bunlar dört dörtlük cahil gerçekten. Şu anda ABD’deki sistemde denetim yok mu? Bir sağlık reformunu sayın Obama yapamadı. Niye meclis, senato yol vermiyor? Ama biz sağlık reformunu ta ne zaman yaptık. Bizim derdimiz başka. Biz, bunların da önünü açacak bazı adımlarla, çift kamaralı bir parlamento olsun istemiyoruz. Tek kamaralı olsun. Niye? Daha seri olsun. Engellenmemesi lazım. Önünün açık olmaması lazım, parlamento denetim görevini yerine getirecektir. Ben belediye başkanlığım döneminden bu yana, ne zaman sorulduysa, başkanlık sistemini savundum. Türkiye başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin çok daha ilerisinde olurduk. Mevcut sistem hükümetlere çok ciddi patinaj yaptırıyor. Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında ciddi görüş ayrılığı varsa, bu patinaj daha fazla oluyor, geriye gidişe yol açıyor. Türkiye bunların hepsi, 60 ve 80 darbecileri tarafından kurulmuş, anayasaya dercedilmiş bir sistem. Bir yanda ülkede işlerin hızlı yürümesini isteyen sistem, diğer yanda ülkeye sürekli patinaj yaptıran bir sistem var. Gelin, biz, aklın, mantığın yolunu, günümüz dünyasında daha çabuk ve kabul gören yolu, kültürümüze, tarihimize daha uygun olan yolu seçelim diyoruz. Neymiş efendim, başkanlık padişahlık getirirmiş. ugün dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı pek çok ülke var. Hangisi padişahlık, krallık. imparatorluğa dönüşmüş de Türkiye de gitsin? Davulun seçilmişlerin boynunda, tokmağın başkalarının elinde olduğu, sürekli vesayet odaklarına kapı açan bu sistemde ısrar etmenin, direnmenin ülkeye, millete de bir faydası yoktur. Biz başkanlık sistemini keyfimize, kendimize paye çıkarmak için gündeme getirmek istemiyoruz. Milletimiz bizlere her türlü payeyi layık görmüştür. İstanbul gibi dünya şehrinin belediye başkanlığı payesini, başbakanlık vermiş, cumhurbaşkanlığı vermiş. Elhamdülillah. Daha ne olsun? Bu kardeşiniz, Türkiye ve milletimiz, geleceğimiz için başkanlık sistemi diyorum. Başkanlık sistemine geçildiğinde, o yetkileri cebimize alıp da öbür tarafa götürecek halimiz yok. Kefenin de cebi yok. Yaşarken bu dünyaya sığmayanlara ölünce iki metrelik kefen bile büyük geliyor. Bu meseleyi şahsıma indirgeyenler, benim üzerimden tartışanlar, kusura bakmasın, dünyaya at gözlüğü ile bakıyorlar demektir. Aslında bunlar milletten, milli iradeden korkuyor. Kendilerine güvenmiyorlar, inanmıyorlar. Mevcut sistemde iyi kötü bir konum elde etmişler, istiyorlar ki böyle sürüp gitsin. İyi de bu gidiş milletin faydasına değil, memleketin yararına değil. Bir kez daha söylüyorum. Ben milletime bedel ödetecek, onun aleyhine olan bir işin içinde bugüne kadar olmadım. Bizim geçmişimiz geleceğimizin teminatıdır. Önümüzdeki seçimlerin bu konuda bir dönüm noktası teşkil edeceğini düşünüyorum. Yeni anayasanın, yeni Türkiye’nin kapısını açacak şekilde seçimlerin sonuçlanmasını özellikle temenni ediyorum” diye başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerini dile getirdi.

“MİLLETİN EVLATLARI EN DOĞRU KARARI VERECEK”

Milletin en doğru kararı vereceğini kaydeden Erdoğan, “Milletimiz geçmişte olduğu gibi meseleye el koyacak. Kendisi ve evlatlarının geleceği için en doğru kararı verecektir. Bursa, gelişmenin, kalkınmanın büyümenin manasını çok iyi bilen bir şehrimiz. Sizler huzurun, barışın, kardeşliğin, istikrarın kıymetini gayet iyi biliyorsunuz. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması, arkasından 2053 ve 71 vizyonları için tüm bunları kalıcı hale getirip güçlendirmemiz gerekiyor. Önümüzde aşmamız gereken engeller var. Her şeyden önce çözüm sürecini kararlılıkla sürdürüp, bunu ilelebet geride bırakmak mecburiyetindeyiz. Ben ailece hayatımızı ortaya koyduk. Bunun zorlu, sabır isteyen, inanç isteyen, dirayet isteyen bir iş olduğunu biliyoruz. İçeride ve dışarıda tüm provokasyonlara, sabotajlara rağmen, hamdolsun süreci buraya kadar getirdik” dedi.

“HOCA MISIN? BANKA PATRONU MUSUN?”


Pararel yapıya yüklenen Erdoğan, “Amerika’nın bir gazetesinde, Pensilvanya’daki zat makale yazıyor. Niçin yazıyor? Türkiye’deki bir katılım bankasıyla alakalı. Sen hoca mısın, yoksa banka patronu musun? Nesin? Sırtını o malum New York Times gazetesine dayamış. Bunun patronajı nerede, onu da siz araştıracaksınız. Acaba bu gazetenin patronları kim, nasıl yazdırıyorlar? Kardeşlerim, hesap başka. Bilesiniz ki, içeride ve dışarıda güçlü Türkiye istenmiyor. Bunun için her taraf ayağa kalkmış durumda. Bir yandan çözüm sürecini devam ettirirken, diğer yandan kamu düzenini, halkın güvenini korumak zorundayız. Bu meseleyi sonuca kavuşturmak zorundayız”.

"KÖRFEZ KÖPRÜSÜ 2016’DA AÇILIYOR"

Körfez otoyolunun bütün hızıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, “İstanbul İzmir oto yolu Bursa-İstanbul Körfez köprüsü 2016 mart ayında inşallah trafiğe açılıyor. Bursa İstanbul 45 dakikaya inecek. Körfez köprüsü 5 dakika olacak. Bu hale geliyor. Sadece İzmit geçişindeki bu kule ve yapımı, ayrıca kuleler arası açıklık 1550 metre. Dünyanın dördüncü en büyük açıklığı olan köprü. Böyle bir noktadayız. Şu anda kılavuz halatları çekildi. Adına kedi yolu dedikleri imalat şu anda yapılıyor. İnşallah martta tamamlanacak ve taşıyıcı kablolar da çekilmeye başlanacak. Köprü tabliyeleri mayısta başlıyor ve 2015 Aralık ayı inşallah köprü açılıyor. Milletimizin desteği ve teşvikiyle yola devam ediyoruz” dedi.

“SURİYE VE IRAK’TAKİ OLAYLAR ÇÖZÜM SÜRECİNİ ZORLAŞTIRIYOR”


Çözüm sürecini başarıyla bitireceklerinin altını çizen Erdoğan, “Suriye ve Irak’ta bütün yaşanan hadiseler, maalesef çözüm sürecini zorlaştıran, süreci sabote etmek isteyenlere fırsat veren mahiyet aldı. Bizim Suriye ve Irak’taki olaylar konusunda yaptıklarımız ortada. Ülkemize kaçarak gelen, Suriye’den Bursa’ya gelen insan sayısı 51 bin. Bu 51 bin Suriyeliye gösterdiğiniz ev sahipliğinden dolayı sizlere şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Sizler bir Ensar görevi gördünüz muhacire, bunu gösterdiniz. Şimdi de başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, hükümetimiz süratle, burada kayıt dışı emek, çalışma çalıştırma olmasın diye çalışıyor. Süratle bitirelim ki, bunun da önünü alalım. Bu insanlar sömürülmesin. Tarih boyunca sergilediğimiz alicenaplığımız var. Milletimiz bunu bir kez daha gösterdi. Evinden koparak topraklarımıza sığınan kardeşlerimize sahip çıktı. Devlet ve millet olarak hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak, tüm imkanlarımızı seferber ederek mazlumları ortada bırakmadık. Kardeşlerimize sırtımızı dönmedik. Ama bu ülkelerdeki kaos ortamından faydalanan kimi çevreler, meseleyi Türkiye’ye taşımaya, Türkiye’yi karıştırmaya çalıştılar. Deiş’den en büyük zararı biz gördüğümüz halde, bu örgütü bahane ederek farklı cephelerden, farklı ithamlarla Türkiye’yi sıkıntıya sokmak istiyorlar. Bir yandan bölücü örgüt, bir yandan paralel ihanet şebekesi, içeride ve dışarıda Türkiye’yi ateş çemberine sokmak için çalışıyor. Biz mazlumun, mağdurun, garibin yanında olmaya devam edeceğiz. Biz kardeşliği güçlendirmek, huzuru kalıcı kılmak için çalışmaya devam edeceğiz. Allah’ın izni, milletin desteğiyle çözüm sürecini başarıyla sonuçlandıracağız. Suriye, Irak, Filistin, Libya’da, hangi isim altında olursa olsun, o masum insanları katleden, zulmeden zalimlerin yıkılıp gittiği günleri de göreceğiz. Mısır’da masum insanları idama mahkum edenlerin de yıkılıp gittiğini göreceğiz. Sabırla ekşi koruk helva olur. Böyle bir atasözümüz var. Biz bugüne kadar sabır ve azimle çalışarak ne sorunların üstünden geldik. Ne sıkıntıları geride bıraktık. İnşallah bunları da aşacağız. O gün, tüm bu coğrafyada, milletimiz, ülkemiz, mazlumun, mağdurun yanındaki bu kararlı ve fedakar tavrı ile çok farklı bir yer, farklı bir konuma gelecek. 12 yıl önce mazlumlara yaptığımız yardım 45 milyon dolardı. Şimdi 4,5 milyar dolar. Bakınız nereden nereye bu ne demek, bire yüz. Veren el alan elden hayırlıdır. Üstündür. Çalışacağız. Çok çalışacağız. Tevekkül edeceğiz. Allah’ın inayetiyle elbette başaracağız. Ben bu düşüncelerle açılışını yaptığımız tüm eserlerin milletimize hayırlı olmasını diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı