Prof. Dr. M. Nadir SENER

Prof. Dr. M. Nadir SENER

Hekim, Hakim ve Hakem

Hekim, hakim ve hakem….Üçü de Arapça aynı kökten (h,k,m) doğurulmuş sözcükler. Üçü de muhakeme ile hüküm veren meslekler. Yani mevcut bilgi ve kuralları, akıl ve deneyim süzgecinden geçirerek sonuca ulaşan meslekler. Üçünün de verdiği kararlar yaşam oyunun akışını değiştiriyor. Oyuncuları doğrudan etkiliyor. Peki ya hata yaparlarsa… hükümleri yanlışsa… Akibetleri de aynı mıdır acaba?
 
İzlemişsinizdir televole programlarını… Top kaleye girmiş ama oyuncunun eli değdi mi değmedi mi? Ofsayt mıydı değil miydi? Hakem o anda görebildiği kadarıyla eldeki bilgileri değerlendiriyor ve kendince doğru bir karar veriyor. Bu karar belki maçtan sonra eleştirilip saatlerce tartışılıyor, belki hakemin yanıldığı yavaş çekim farklı açıdan kameralarla ispatlanıyor ama ne gol iptal ediliyor, ne de maç. Ne de hakeme para cezası veya meslekten men cezası.. Yeter ki hakem şike yapmış olmasın, kötü niyetle o kararı vermiş olmasın. Çünkü hakem “o anın koşulları ile” ve “mevcut bilgi, tecrübesi ile” bir karar vermiştir.
 
Hakimlik için de aynı değil mi? Hakimler de eldeki delilleri ve ipuçlarını değerlendirerek bir sonuca varırlar. Zaman zaman şöyle haberleri okumuşsunuzdur; Suçsuzluğu 20 yıl sonra anlaşıldı ve hapisten çıktı diye... Ne kadar tecrübeli olursa olsun bir hakimin de yanlış muhakemede bulunma şanssızlığı vardır. Peki bunun bir yaptırımı var mı? Eğer hakim kararını mesleğini suistimal ederek vermemişse yok. Ne para cezası ne de meslekten men cezası…
 
Hakemin de hakimin de yanlış hükümlerinin cezasının, yaptırımının olmaması yanlış mıdır? Kesinlikle değil. Yeter ki bu kararları kötü niyetle, başka amaç ve çıkarlar için vermiş olmasınlar. Bu mesleklerin doğasında muhakeme olduğu için, yanılma payı hep var ve var olacak. Bu insanlar mesleki etiğe uydukları sürece de hükümlerinin cezası olmamalı. 
 
Peki hekimin suçu ne ??? Hastasını değerlendiriyor, tetkik sonuçları ile muhakeme ediyor ve bir hükme vararak tedavi ediyor. Ama her hastasında bu hüküm doğru olacak diye bir kural yok. Olması mümkün de değil zaten. Ancak ne yazık ki bir hekim muhakemesi ile verdiği tedavi kararı yanlışsa altından kalkılamayacak cezalar yiyebiliyor, hapis yatabiliyor… Hakemlikte de hakimlikte de olmayan komplikasyon tanımı ortaya çıkıyor karşısına. Komplikasyonun sınırları da yasalarda net çizilmemiş olduğundan iş daha da çetrefilleşiyor. Sonuçta da hakimin muhakemesine boyun eğmek kalıyor geriye.
 
Hepsi bu kadarla kalsa yine iyi. Önemli bir sorunu daha var hekimin. Tedavi kararına yani hükmüne de müdahale ediliyor. Hem de hekimin sorumluluk yükü paylaşılmadan. Örneğin hekim olarak muhakemem sonucunda ben bu hastada şu özellikte bir protez kullanmaya karar verdim diyorsunuz ama kullanamıyorsunuz. Bu konuda hüküm veren ise hükümetler. Hükümetlerin görevi de bu zaten. Bütçeyi denklemek için hüküm vermek. Ama kantarın topuzu kaçıyor ve hekimin muhakemesine müdahale ediliyor. Hem de sorumluluğu paylaşılamadan, ellerini taşın altına koymadan.
 
Niye böyle oldu. Yok mu bunda bizim hiç suçumuz? Tabii ki var… Hem de çok. Biz hekimler geçmişte muhakememizin saflığını koruyamadık. Hükümlerimize çıkar bulaştırdık ve bugün hakimiyetimizi kaybettik. Ama yine de insanla uğraşan bu meslek muhakemesine bu kadar karışılmayı ve böylesine sınırlandırılarak cezalandırılmayı hak etmiyor. Böyle giderse hekimler artık muhakemeye cesaret edemeyip robot hekimler olarak karar verecekler. Bu da tıbbın ve insan sağlığının gelişimini köreltecek. Umarım hekimler dahil bütün hüküm sahipleri bu gidişatın farkına varır ve bu gidişe dur denir. Böylelikle hekim muhakemesine bu kadar karışılması önlenir.
 
Sonuçta muhakemesi ile mahkeme ve hükümet cenderesine giren mahkum bir meslek var bugün. Adı hekimlik. Nedir şu h,k,m harflerinden çektiğimiz… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. M. Nadir SENER Arşivi