Marmara kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya

Marmara kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Marmara Bölgesi'nin son 40 yılda en az yağış aldığı sonbaharını yaşadığını bellirtirken, "İklim değişikliği ve kuraklığı dikkate aldığımızda, daha az etkilenebilmek için çok zorunlu alanlar dışında su tüketiminde bir kısıntıya gitmemiz gerekli olabilir" dedi.

Türkeş, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, 2022'de sonbaharın hem sıcak hem de uzun süreli ortalamalara göre kurak geçtiğini, kışın başlamasının ardından aralık ayının ilk yarısında yağış alındığını ve sıcaklıkların düştüğünü söyledi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün raporlarına göre, Türkiye geneli sonbahar mevsimi yağış normali 1991-2020 ortalaması 132,7 milimetreyken, 2021'de 105,6 milimetre, 2022'de ise 96,3 milimetre olarak gerçekleştiğini belirten Türkeş, sonbahar yağışlarının normale kıyasla yüzde 27, 2021'in aynı mevsimine kıyasla da yüzde 9 azaldığını vurguladı.

"Altı aydan daha uzun bir süredir şiddetli kuraklık yaşıyoruz"

Türkeş, 2022'de normaline göre en fazla azalmanın yüzde 54 ile yaşandığı Marmara Bölgesi'nde sonbahar yağışlarının son 40 yıllık süreçte en düşük seviyede gerçekleştiğini kaydetti.

Aralık ayının ikinci yarısından itibaren hava sıcaklıklarının yeniden uzun süreli ortalamaların üzerine çıktığını, kuraklığın da sürdüğünü vurgulayan Türkeş, "Yaz kuraklığını da eklerseniz 6 aydan daha uzun bir süredir Türkiye'nin özellikle kuzeybatısında, Batı Anadolu ve Marmara, Batı Karadeniz, Kuzey Ege dahil olmak üzere İç Ege ve İç Anadolu'nun kuzey ve batısında kuvvetli ve şiddetli kuraklık yaşıyoruz" diye konuştu.

"Yaşadığımız kuraklığı hafifletecek bir yağış görünmüyor"

Marmara Bölgesi'nin Çanakkale'nin de bulunduğu büyük bölümünde aşırı kuraklığın hakim olduğunu kaydeden Türkeş, 3 aylık ve 6 aylık kuraklık zaman dilimlerine bakıldığında ise önceki kurak dönem de sayıldığında son 3 yılda nemli periyotlar yaşandığını ancak yeni bir kurak devreye girildiğinin anlaşıldığını belirtti. Türkeş, bundan sonraki sürece ilişkin yağış beklentileri için ise şu şekilde konuştu:

"Uzun süreli mevsimlik hava tahminleri açısından büyük bir olasılıkla ocak, şubat ve mart aylarında Türkiye'nin önemli bir bölümünde; Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu dışında yine Çanakkale'nin de içinde yer aldığı bir bütün halinde, Batı Anadolu, Marmara, Kuzey Ege, belki İç Anadolu ve İç Anadolu'nun yine batısı ve Akdeniz'in bir bölümü ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yağışlar yüzde 50 ila 65 olasılıkla uzun süreli ortalamaların altında bekleniyor. Önümüzdeki 3 ayda da yağış olmayacak demiyorum ama yaşadığımız kuraklığı hafifletecek bir yağış, mevsimlik tahminlerde gözükmüyor. Batı Anadolu'dan İç Anadolu'ya doğru yağmur, iç bölgelerde yükseklerde kar, bazı kentlerde kuşkusuz yağmur ve karla karışık yağmur şeklinde yeni bir yağışlı ve görece soğuk bir hava kitlesi birkaç gün etkili olacak ama çok etkili bir yağış ne yazık ki gözükmüyor."

"Sıcaklı artışı, buharlaşma ve terlemeyle su kaybını da artırıyor"

Uzun süreli ortalamalardan daha sıcak koşulların yaşandığına dikkat çeken Türkeş, "Bu ağırlıklı olarak Kuzey Afrika kökenli, bu mevsimde olmaması gereken tropikal hava sistemlerinin kuzeye doğru sokulmasıyla bağlantılı. Hava sıcaklıklarının ortalamalardan daha yüksek olması, kışın 15, 16 hatta 19 derece gibi günlük en yüksek sıcaklıkların yaşanması, buharlaşma ve terlemeyle su kaybını da artırıyor. O yüzden buharlaşma, sıcaklık ve yağışı içeren indislerde aslında kuraklık şiddeti Marmara Bölgesi'nde ve Çanakkale yöresinde çok daha kuvvetli " ifadelerini kullandı.

"Suyu etkili, yeterli ve verimli kullanmayı şimdiden başlatmamız gerekiyor"

Türkeş, ortalamalara göre gelecek aylarda yağışlardaki azalmanın özellikle tarım ve su kaynakları, kentsel içme ve kullanma suyu konusunda olumsuzluklara yol açabileceğini dile getirdi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Çok şiddetli alarm uyarısı vermiyoruz ama mevcut kuraklıkla hem yaşadığımız kuraklığı hem de önümüzdeki aylarda yine kuraklığın sürebileceği olasılığını dikkate alarak suyu etkili, yeterli ve verimli kullanmayı şimdiden başlatmamız gerekiyor. Hep öyle yaşamamız gerekiyor ama iklim değişikliği ve kuraklığı dikkate aldığımızda daha az etkilenebilmek için çok zorunlu alanlar dışında su tüketiminde bir kısıntıya gitmemiz gerekli olabilir. Bu uzun süreli insan kaynağı, iklim değişikliğinin etkisiyle bir küresel ısınma yaşıyoruz. Bir yandan da yağış rejimi değişiyor. Özellikle Türkiye bölgesinde Akdeniz iklim bölgesinin egemen olduğu bölgelerde kış kuraklıklarının sıklığının, şiddetinin arttığına ilişkin gözlemler de söz konusu."