Oruç tutmak organların çalışma kapasitesini artırıyor

Oruç tutmak organların çalışma kapasitesini artırıyor

Sağlığı taçlandırmanın yolunun oruç tutmaktan geçtiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, sağlıklı bir ramazan ayı geçirmek için yapılması gerekenleri anlattı. "Ramazan ayların sultanı, vücudun kahramanıdır" diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, "Milyonlarca Müslümanı ilgilendiren ramazan, bu yıl bahar ayının sonuna denk gelmekte ve ülkemizde 16-17 saat aralığında oruç tutulacak. Hiç durmadan çalışan metabolizmamız için en mükemmel tatil oruçtur. Vücut bu tatilde dinlenir, temizlenir, kendini yeniler. Hücre ve dokularımız onarılır. Organlarımız çalışma kapasitesini artırır. Bir nevi yeniden doğuştur" diye konuştu.

'DAHA GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GELİŞECEK'

Oruç sürecinde mide, bağırsak, böbrek, karaciğer ve kalbin daha az görevde bulunduğundan dinlenip yenileceğini ifade eden Yıldız Melek Aksoylu, "Mide daha az çalışacak, kalp midedeki görevini azaltarak daha fazla kan taşıyacaktır. Böbreklere giden atık maddeler azalacaktır. Bağırsakların sindirim kapasitesi artacaktır. Karaciğer yağlanması azalacaktır. Bu sayede vücut savunmasında rol alan bağışıklık hücreleri daha çok salgılanacak ve daha güçlü bir bağışıklık sistemi gelişecektir. Vücudumuz tüketilen besinleri tamamen sindirdikten sonra enerji kaynağı olarak karaciğer ve kaslardaki glikozu kullanır. Glikozun tükendiği noktadaysa vücudumuzdaki yağlar devreye girer. Yani ortalama 8-10 saat açlıktan sonra enerji kaynağımız vücudumuzdaki depo yağlardır. Depo yağlar enerji kaynağı olarak kullanıldığında kilo vermemizi sağlıyor. Kolesterol seviyelerimiz düşüyor. Karaciğer yağlanması azalıyor. Şeker seviyeleri dengelenerek diyabet riski azalıyor" ifadelerini kullandı.

ORUÇ TUTARKEN YAĞ KAYBETMEK MÜMKÜN

Ramazan ayında kilo vermek isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Aksoylu, "Oruç dönemi oldukça avantajlı ve doğru beslenmeyle uzun vadede devam edecek yağ kayıpları mümkündür. Buradaki püf nokta; yeterli miktarda su ve elektrolit içeren sıvıların tüketimi, uygun miktarda karbonhidrat-protein-yağ tüketmektir. Vücut enerji olarak yağları kullandığında ortaya çıkan zararlı atık maddeleri uzaklaştırmak için suya ihtiyaç duyar. Sahur ve iftar vakitlerinde belirli düzeyde karbonhidrat ve yağ alınmalı, dengeli bir beslenmeyle yeterli protein tüketilmelidir. İki vakit arası su, ayran, soda, şekersiz komposto gibi sıvılara yer verilmelidir" dedi.

EĞER SAHUR YAPMAZSANIZ...

Ramazan döneminde tek tip proteinle beslenmenin zararlı olabileceğini ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, beslenme ve sahur hakkında şu tavsiyelerde bulundu:

"Vücuttaki yağlar tükendiğinde metabolizma enerji üretmek adına kaslara saldıracaktır. Bu nedenle oruç döneminde yalnızca proteinli beslenerek kas kayıplarına neden olabilirsiniz. Bu yüzden beslenmede denge çok önemli. Sahur yapılmadığında iki olumsuz durumla karşılaşabiliriz. Vücut artan enerji ihtiyacını karşılamak adına kendini korumaya alarak daha fazla yağ depolamak isteyebilir ya da kas erimeleri başlayabilir. Halsizlik ve yorgunluk hissiniz artar. Konsantrasyon bozukluğu yaşarsınız. Sahurda çay, kahve tüketimi gün içinde susuzluk hissinizi arttırır. Kızartma, hamur işleri, şerbetli tatlıların tüketimi, yüksek oranda pilav ve makarna tüketilmesi aşırı meyve tüketimi veya tuzlu besinlerin tüketilmesi daha fazla acıkmanıza ve su ihtiyacının artmasına neden olurken kilo almanıza sebep olacaktır. Sahurda aşırı miktarda su tüketiminin sindirim üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Aşırı miktarda su tüketmek susuzluk ihtiyacınızı gidermez, bunun yerine diğer sıvı besinleri tercih etmelisiniz. Sıvı olarak süt, kefir, ayran, cacık, şekersiz komposto gibi sıvılar tercih edilmelidir. Örneğin 1 bardak sütün 4-5 saat tok tutma özelliği bulunmaktadır. Sahurda tok tutan besinler arasında, süt, yoğurt, kefir, ayran, yumurta, kavrulmamış, tuzsuz, çiğ kuruyemişler, zeytinyağı, çörek otu, çavdar veya tam buğday ekmeği, yulaf ezmesi veya kepeği, çiğ ve yüksek posalı meyve ve sebzeler yer almaktadır."

İFTARDA DÜŞÜK ŞEKER, YETERLİ PROTEİN VE LİF TÜKETİMİ ÖNEMLİ

İftarda tüketilecek glisemik indeksi yüksek, beyaz ekmek, pirinç pilavı, makarna, hamur işleri ve şerbetli tatlıların kilo aldırıp sağlığı tehdit edeceğini belirten Yıldız Melek Aksoylu, "Bunların yerine bulgur, kepekli makarna, esmer ekmek ürünleri, tercih etmelisiniz. İftar menünüz muhakkak hayvansal ya da bitkisel protein içermelidir. Sebze yemeklerini zeytinyağlı veya etli olarak tercih edebilirsiniz. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmeli" tavsiyesinde bulundu.