İki kaosun ortasında 7 ay

İki kaosun ortasında 7 ay

Pandemi sürerken orantısız şiddetle ABD polisinin öldürdüğü siyahi George Floyd’un ardından kitlesel eylemlerin ortasında kalan Prof. Dr. Kumbaroğlu, iki kaosun gölgesinde geçirdiği yedi ayı Milliyet’e anlattı. Kumbaroğlu’nun “Pandemide Amerika ve George Floyd” isimli kitabı Kozmostar yayınlarından çıktı. Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Başkanı ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, ABD devlet bursu ile misafir öğretim üyesi olarak Ocak ayında gittiği Washington kentinde koronavirüs pandemisi nedeniyle mahsur kaldı. Dünyanın en zengin ülkesi ABD, Mart başında tanıştığı virüsten en çok etkilenen ülke konumuna erişerek 14 Mart’tan itibaren Ulusal Acil Durum ilan etmişti. 27 Mart’tan itibaren tüm uçuşların kaldırılmasıyla Washington’un kent dışında Dünya Bankası uzmanlarından Şebnem Şahin’in evinde tek başına yaşamaya devam eden Prof. Dr. Kumbaroğlu, günde 6-7 bin insanın hayatını kaybettiğini gördü. 350 milyonluk nüfusuyla salgınında kargaşa ve can kayıpları önlenemeyen ülkede sağlıklı kalmaya çabalayan Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Market siparişini bir hafta önceden vermemiz gerekiyordu. Tüm ambalajları hatta muzları bile alkollü bezlerle siliyor, sebze ve meyveleri tek tek yıkıyordum. Cep telefonumun bozulması beni çok etkiledi ve tamir ettirmekte güçlük çektim. Türkiye’nin gönderdiği yardım uçağıyla gurur duydum” dedi.

BEYAZ SARAY’A ULAŞTI

Kumbaroğlu, “ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, virüsün Çin’de laboratuvarda üretildiğini iddia ettiğinde küresel gerilim arttı. Missouri eyaleti Çin hükümetinden tazminat istedi. Almanya, Hindistan ve Nijerya’dan tazminat talepleri duyulurken Çin’de hayat normale dönüyordu ama ABD’de her gün binlerce insan ölüyordu. Hatta virüs Beyaz Saray’a ulaşmıştı. Pandemi kaosu artarken Afrika kökenli Amerikalıların kutladığı 25 Mayıs Anma Günü’nde Afrika kökenli bir kişi trajik şekilde öldürülünce ülke başka bir kaosa sürüklendi” diye konuştu. Gittikleri markette siyahi bir kadının bağırmasına rağmen kimsenin müdahale etmediğini söyleyen Kumbaroğlu, “Irkçılık üzerine sloganlar atıyordu, hırsızlık sandım. Minneapolis’te polisin öldürdüğü George Floyd’un sahte 20 dolar verdiği için gözaltına alındığını öğrendim. Floyd’un ‘Nefes alamıyorum’ çığlığı pandemide adeta iç savaşın çıkacağının işaretiydi. Siyah isyan ateşi kısa sürede ülkeyi sardı. Trump’ın Twitter’ı kapatma tehdidi ve yağmalanan dükkanlarla gerilim çok hızlı bir şekilde yayıldı. ABD, koronavirüste en çok insanın öldüğü ülkede protestolar pandemi kadar hızlıydı. ABD’de yaşayan Türk komşum Halis Bozdemir ile eylemlerin odak noktası Beyaz Saray’a gittik. Yollar kapatılmıştı, her yerde protestocular görülüyordu ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi” dedi.

‘TARİHİ BİR BELGE’

Olayların şiddetlenmesiyle ev sahibi Şebnem Şahin’in kendisine bir düdük verdiğini belirten Kumbaroğlu, şöyle devam etti:

“Kendimi korumak için silah almayı hiç düşünmedim. Yağma veya saldırıda düdüğü çalmam için yatağımın ucuna koydum. İlaveten başucumda biber gazı ve telefonum vardı. Neyse ki hiç kullanmadım. ABD’de, koronavirüs salgınıyla mücadelede bilgi akışı ve tedbir alınmasında gecikmeler yaşandı. İki büyük krizle mücadele etmek zorunda kaldım. Evden çalışırken sürekli spor yaptım. Çalışmalarım verimli ilerledi ve başarılarım takdir edildi. Salgında ABD sağlık sistemi çöktü ama Türkiye hastaneleri ve sağlık çalışanlarıyla örnek oldu. İki olayla ilgili tarihi bir belge oluşturmak, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı ses olmak istedim. İnsanların entrika, korku ve savaş olmadan barış ve sağlık içinde yaşayacakları bir dünya hayalim var. Genç okuyucularımın alacakları mesajların da yardımıyla bu vizyona katkı sağlayacaklarına inanıyorum.”