Dr. Emel ADAMIS

Dr. Emel ADAMIS

Turizm sektöründe dil üzerine bir kaç kısa not

7/24 insanın insana emek, zaman, para ve çaba harcadığı, temel amacı tanımak ve tanıtmak üzerine kurulu bir sektör desem. Evet, beklentilerin tavan yaptığı ve mükemmeli hedefleyenlerin kazandığı Turizm sektöründen bahsediyorum.

Turizm sektöründe çalışmak ve hedeflediğiniz basamakları çıkmak için pek çok özelliğe sahip olmanız gerekiyor. İnsanlarla iyi iletişim kurmak, takım ruhu taşımak, liderlik yapabilmek, analitik düşünmek, yaratıcı olmak ve çözüm üretmek, kriz yönetebilmek, yardım sever olmak, sabırlı olmak, her daim gülümseyebilmek bunlardan sadece bazıları. Görünüşe göre mükemmel insanı arıyoruz yani. Mükemmel insanı bulmuşken bir de dil meselesi ortaya çıkıyor. Tam oldu derken, iş görüşmesinde ‘İngilizceyi anlıyorum ama konuşamıyorum’ cevabı otomatik olarak elenmeye sebep oluyor değil mi?  

Aslında bu konu ülkemizin derin kayıplar verdiği bir eksik. Nasıl ki bir araç fabrikada ince ince, her parçası özenle kontrolden geçiyor ve eksikler düzeltilip, montajı yapılıp, kalite kontrol sonrası son onaydan sonra ancak satışa sunulabiliyorsa, eğitim hayatı boyunca da kişinin eğitimini aldığı alanda minimum eksikle mezun olması, hatta bu çıktı kaliteye ulaşamamışsa buna izin verilmemesi gerekiyor. Esas farkı yaratacak diğer ilaveler de bireyin kendi kişisel gelişim çabasının zaferi diyelim. Eğitim kalitesindeki eksikler (özellikle pratik/uygulama eksikliği) ve kişinin de ilgi ya da çaba eksikliği bir araya gelince ortada o arzulanan kalifiye ve donanımlı eleman olamıyor elbette. Sayfalarca yazılmış, özenle hazırlanmış özgeçmişler, yıllarca harcanan üniversite yılları, stajlarda çekilen çileler ve daha birçok emek sonrası iş hayatına bir şekilde atılan birey özellikle dil ile ilgili eksik donanımları yüzünden turizm sektöründe ilerlemede sıkıntı çekiyor. Eğitim hayatında bir vesile ile çok ta üzerinde durmadığı dil konusunu, hem iş hayatı hem dil kursu hem de özel hayat üçgeninde yürütmeye karar veriyor… Sonuç, çoğunlukla hüsran oluyor. Turizmde kariyer yapmak isteyenlerin, okurken mutlaka yabancı dil sorununu çözmesi gerekiyor. Eğer ‘çalışırken öğrenirim’ düşüncesiyle hareket ederseniz böylece kariyer planlarınızı da ertelemiş olursunuz. Çünkü size sorulan ilk soru günümüz dünyasında artık hangi dili bildiğiniz değil, kaç dil bildiğinizdir.

Yabancı dil ve turizm aslında birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçaları. Turizm sektöründe bir kariyer hedefleniyorsa, bu uzun soluklu koşunun önemli donanımlarından biri yabancı dildir. Yabancı dilin personel alımında belirleyici etkenlerden biri olduğunu ve sizi diğerlerinden bir adım öne geçiren bir nitelik olduğunu bilmeyen kalmadı herhalde. Konaklama işletmelerinde çalışan yabancı personel de düşünüldüğünde, çalışanların aralarında anlaşabilmesi için de yabancı dil sorununu çözmek şart. Öte yandan, olumlu olarak, sektörde istihdam edilen yabancı personel oranı önceleri yüzde 15-20 civarındayken, bugün yüzde 3 civarına düştüğü belirtiliyor. Demek ki, bu konuda önem kavranmış ve bir taraftan çaba sarf ediliyor.

Mesleki İngilizce (Turizm) derslerim esnasında öğrencilerimin, “Hocam ben kestirmeden şöyle diyorum, böyle diyorum adam anlıyor, bu cümleye ne gerek var, iletişim kuruyoruz yani” dediklerine çok sık şahit oluyorum. Evet, kişi sizi anlar anlamasına da, unutulan şey aynı zamanda bu iletişim esnasında sizin sadece Ahmet ya da Ayşe olarak bunu yapmadığınız, kurumu temsil ettiğinizdir. Size nezaketli bir dil ile konuşan kişiye sokak ağzı ile cevap verirseniz bu hoş olmaz, netice de kişi sizin arkadaşınız değil, hizmet sunduğunuz ve memnun ayrılması için çalıştığınız bir konuktur.

Bunun dışında, eğitimi alınacak yabancı dili ya da dilleri (özellikle İngilizce ’ye ilaveten 3. yabancı dili) seçmek kariyerinizdeki kritik bir karardır aynı zamanda. Dünyada her ülkede seyahat eden insanların sayısı arttığı gibi, seyahat edecek ülkeler ve mekânlar da çeşitlenmiştir. Bu nedenle, sektörde hedeflenen kurum ya da bölge de kariyerinizde gideceğiniz yolu değiştirir. Almanların bol olduğu bir bölgede, Fransızca bilmenin;  İngilizlerin bol olduğu bölgede de Rusça bilmenin pek de bir değeri olmaz.  Yani, becerileriniz ile hedef kitle de uyuşmak zorunda. En yaygın dil olarak İngilizce görülse de örneğin, son yıllarda Arap ülkelerinden yoğun olarak gelen tatilciler nedeniyle Arapça bilmek de ciddi önem kazandı. Arapların yoğun geldiği bölgelerde de mükemmel İngilizce sizi kurtaramayabilir her daim.

Başka bir sıkıntıdan daha bahsetmek istiyorum. Bana göre Türkiye’de birçok kişi yazışma tekniklerinden habersiz. İş dünyasında nasıl yazı yazılması gerektiğini hatta nasıl hitap edilmesi gerektiğini bile gerekli düzeyde bilmiyor. Bu sadece turizm sektörü için değil, diğer sektörler için de geçerli bir durum. Bir konuk/kurum ile ilk kez yazışma yapılıyorsa ya da önceki yazışmaların devamı ise, kullanılacak ifadelere pek dikkat edilmiyor genelde. Başarılı geçen bir toplantı sonrasında yollanan e-postalar karşıdaki kişinin iş yaptığınız kişi değil de samimi olduğunuz biriymiş gibi kaleme alınabiliyor. Uluslararası yazışmalarda ise karşınızdaki kişinin size kıs kıs gülmesine veya işi bağlayamamaya kadar uzanabiliyor.  Özellikle kongre ve fuar organizasyonlarında yer alan ya da büyük kitlelerle/gruplarla çalışan otel işletmeleri, profesyonel imajlarını tek bir yazışmada bir çırpıda bilmeden harcayabiliyorlar. 

Yukarıda bahsettiğim, Mesleki İngilizce derslerine ilaveten “yazı teknikleri” ve “iletişim” gibi ek eğitimlerin alınmasını tavsiye ederim. Eğitim sürecinde okul tarafından bunlar sunuluyor ise (ki lise dâhil sunulmaya çalışılıyor ancak kişisel çaba ile geliştirilebiliyor) bunu ciddiye almak gerek. İş dünyasında yazılı iletişimi kuvvetli olan kişilerin sayısı oldukça az. Sözlü iletişimde başarılı olmak tek başına yetmiyor. Özellikle ileride yönetim kademelerinde yer almayı istiyorsanız, bu konuda güçlü olmalısınız. Size küçük bir detay gibi görünse de, bir üst kademeye çıkmanızda çok önemli bir faktör olduğunu göreceksiniz.   

Kısacası, “her işi yaparım” demek yerine, dinamik bir yapıya sahip olan bu sektörde yükselebilmek için mesleki niteliğin yanında, iletişimin ve turizmin olmazsa olmazı olan dil niteliğinizi de doğru zamanda, doğru içerikle geliştirmiş olmanız gerekiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Emel ADAMIS Arşivi