Dr. Emel ADAMIS

Dr. Emel ADAMIS

O GÜN GELDİ: ÜNİVERSİTELİ OLMAK

Uludağ Üniversitesi’nin mensubu bir akademisyen olarak öncelikle üniversitemizde yükseköğrenim hayatına başlayacak tüm yeni öğrencilerimize hoş geldiniz diyorum. Devam etmekte olan öğrencilerimize de yeni akademik yılda başarılar diliyorum. Ülkemizde heyecanla bu hayata farklı üniversitelerde ilk adımlarını atan tüm gençler, hepinizin yolu açık olsun. Bilimin merak ve cesaret gerektiren koridorlarında sonuna kadar ilerleyebilmenizi diliyorum. Artık zamanın göreceli bir kavram olduğunu öğreneceğiniz ortama girmiş ve hayatınızı değiştirebilecek değerde kararlar verebilme düzeyine atlamış bulunmaktasınız. Tebrikler  Sayenizde kampüsler cıvıl cıvıl rengârenk olacak ve binalar yeniden o soğuk hallerinden arınıp meraklı gözlerle bakan heyecanlı gençlerle dolacak…

İçinde bulunduğumuz zaman itibari ile yurdumuzun çeşitli bölgelerine dağılmış üniversite sayısı 200 sınırına ulaştı. 90 yılı aşkın bir sürede ortaya çıkan yükseköğretim kurumu sayısındaki artışın niteliğe oranını tartışmayacağım. Malumunuz bu çok uzun ve tatsız bir konu. Asıl amacım, yeni bir eğitim öğretim yılının başladığı bugünlerde, kısaca üniversitenin anlamının ne olduğundan ve üniversite öğrencisi olmaktan bahsetmek. 

Türkiye’nin ilk üniversitesi 14 Ocak 1863 günü öğretime başlayan Osmanlı Darülfünunu’ dur.  1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak son şeklini almıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde kurulan ilk üniversite ise Ankara Üniversitesi’dir (Ankara Üniversitesinin temelini bizzat Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk atmıştır. İlk kurulan mektep 1925’te açılan ‘Hukuk Mektebi’ olmuştur. Daha sonraları 1933’te, Türk çiftçisine yol göstermek için Yüksek Ziraat Enstitüsü, 1935’te ise Türk Tarihini araştırmak ve Türkiye’nin dünya ile dil-kültür bağını kurmak için Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulmuştur).

İngiliz OXFORD sözlüğüne göre "üniversite" sözünün kökeni Latince "universitas” = lonca, birlik, vb. uzun hali ile de “universitas magistrorum et scholarium”dan gelir. Öğrenci ve âlim topluluğu anlamı taşımaktadır. Ayrıca başka bir görüşe göre de evrensel şehir anlamı içeren Evrenkent / Evrenselkent olarak ta ifade edilir. Yani bildiğimiz üniversitenin kökeni, "bilgeliklerini paylaşmak ve aktarmak için bir araya gelen evrensel bilgeler topluluğudur (Akyüz, 2003). Sözlük anlamı ise, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırmalar ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri birim ve bölümlerden oluşan, bilimsel özerkliği ve kamu tüzelkişiliği bulunan öğretim kurumudur. 

Üniversiteler felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilmelerini sağlamaya çalışan ortamlardır.  Üniversitelerin meslek eğitimi veren ve öğrencilerini iş hayatına hazırlayan kurumları yüksekokullardır(önlisans). Üniversite eğitimi alanların daha çok eğitim aldıkları disipline bir artı getirmeye çalışmaları ve bu süreçte özellikle kişisel gelişime ağırlık vermeleri beklenir. Üniversitenin ideal olan hali özgür düşünce üretebilen bir yer olmasıdır. 

Sevgili Üniversiteli Gençler, daha bilinçli olarak hayatınızın belki de en güzel öğrencilik yıllarını geçireceğiniz bu süreçle ilgili biraz önerilerde bulunmak istiyorum: 

-Üniversite, fakülte ya da yüksekokul çevrenizi fiziki olarak iyi tanımaya çalışın. Civarda ihtiyacınız olabilecek şeyleri temin edebileceğiniz noktaları belirleyin. Hem yeni bir şehre gelmiş olmanın hem de yeni arkadaş, öğretim elemanları ve çalışanlarla tanışarak iletişim çevrenizi de genişletmeye özen gösterin. Soru sormaktan ve öğrenmekten çekinmeyin. 

-Üniversitenizin öğrenci kılavuzunu üşenmeden dikkatlice okuyun. Not sistemi, ders seçme, akademik danışmanlıklar, sınav yönetmeliği, bağıl değerlendirme sistemi gibi birçok konuya hâkim olmanız gerekiyor. Üniversitenizin Öğrenci İşleri web sayfasını ve okulunuzun duyurularını güncel olarak takip edin. Kötü haber: velinizin olmadığı sorumlu öğrencilik hayatınız başlamış bulunmaktadır. 

-Üniversitenizin (fakülte-yüksekokul) size sunduğu imkânlar hakkında bilgi sahibi olun.  Öğrenci değişim programları, çift anadal-yandal, ulusal-uluslararası burslar vs. 

-Üniversiteli olmak farklı bir sistem ve kültürün içine girmek demektir. Farklı derslerde sizlere eğitim ve hizmet verecek olan çalışanlar, öğretim elemanları, kariyerleri ve ünvanları hakkında da bilgi edinin. Zira “öğretmenim” ifadesinin ötesinde kimliklerle tanışacaksınız. Yüksekokul ya da fakültenizdeki sistemin işleyişini ve içyapısını öğrenin. Bu, sizin ilgili kişilerden doğru bilgileri edinmenizde yararlı olacaktır. 

- Sorgulamak birincil konulardan biridir. Üniversite öğrencisinin bilimsel şüpheciliği onu farklı noktalara taşıyacak olan niteliğidir. Sunulanı tabağınıza konduğu gibi yemeye başlamayın. Daha fazlasını öğrenmeye irdelemeye çalışın. Ayrıca kütüphaneyi lokasyonu dışında da bilmek iyi olur 

- Üniversite ya da fakültelerin sosyal, sanatsal ya da bilimsel öğrenci toplulukları/kulüpleri hakkında bilgiler edinip, ilginizi çeken bir topluluğa üye olun. Kişisel gelişiminize katkıda bulunacak öğrenmeye açık faaliyetleri takip edin. Ülkemiz, sosyal sorumluluk bilinci gelişmiş bir toplum olma konusunda oldukça kısır biliyorsunuz. Geleceği şekillendirecek olan sizlersiniz. 

-Çalışma yöntem, tempo ve araçlarınızı kendiniz belirlemelisiniz. Zaman yönetiminin ne kadar önemli olduğunu ara sınav ve finallerde talihsiz şekilde öğrenmek zorunda kalmayın 

-Yabancı dil eğitiminizi öğrencilik sürecinizde tamamlayın. Birden fazla dil öğrenmeye çalışın. Hazırlık okumak durumunda kalırsanız dünyanın sonuymuş gibi davranmayın. 

-Üniversite hayatına başlamak eğitim hayatının sonu değil tam tersine aslında başlangıcıdır. Bilgiyi edinmenin yollarını öğrendikçe daha fazlası için uzun soluklu bir yolculuğa çıkacaksınız. Çünkü elde ettiğiniz şey sadece üniversitede okuma hakkı değildir. Daha bilinçli bireyler olarak gözlemde bulunmak, sormak, sorgulamak, fikrinizi ifade edecek platformlara ulaşmak,  dünyaya açılmak kısacası kendi ayaklarınızın üzerinde durmaktır. 

-Son olarak,  ne olursa olsun kampüste geçireceğiniz her anın tadını çıkarın ve kıymetini bilin. Eğlenmeyi, gezmeyi, gülmeyi ihmal etmeyin fakat her şeyin tadında güzel olduğu da kulağınıza küpe olsun  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Emel ADAMIS Arşivi